Amasra
Adını,
Kraliçe Amastris'den alır. Bartın'ın kuzeyinde dik yamaçları
Karadeniz'le buluşturan bir yarımada ve iki ada üzerine kurulmuştur.
Yüzölçümü 120 km2 .'dir.
M.Ö.
14.Yy.da Gaskalar ve 13.Yy.da Hititlerden sora 12. Yy. sonlarında
Bithynie Bölgesindeki Bartın'a Frigler, Paphlagonie Bölgesindeki
Amasra'ya Fenikeliler yerleşti. Fenikeliler; Amasra (Sesemos),
Ereğli (Heraklia), Sinop (Sinope) ve Tekkeönü'nde (Kromna) ilk Sayda
Kolonilerini oluşturdular.
9. yy.da
Akdeniz'deki güç dengelerinin bozulmasıyla Fenikeliler ve ortakları
Karyalılar Amasra ve Kromna'yı terk etti. Karanlık geçen yüzyıllık
bir dönemden sonra, 7.yy. başlarında bölgeye bu kez İonların
soyundan gelme Megaralı göçmenler yerleşti. Amasra ve Kromna da
diğer Karadeniz siteleri ile birlikte İon (Millet) Kolonisine
katıldılar. Bölge, 7.yy. sonlarında Kimmerlerin, 6.yy'da
Lidyalıların, 547 yılında da Perslerin hakimiyetine girmesine
karşın; Karadeniz kolonileri uzun süre bu statülerini korudular.
334
yılında Perslerin hakimiyetine son veren Makedonya Kralı İskender,
Bartın ve Ulus'un yönetimini General Eumenes'e, Amasra ve
Tekkeönü'nün yönetimini de Frigya Satrabına bıraktı.
M.Ö. 12.
Yy.'dan beri Sesamos adıyla anılan kent, 302-286 yılları arasında
Kraliçe Amastris tarafından yönetildi ve kraliçenin adını
aldı.
Pers
Kralı 3.Dareios'un yeğeni ve Makedonya kralı İskender'in baldızı
olan Kraliçe Amastris, İskender'in komutanlarından General
Krateros'la evlenerek Makedonya'ya gelin gelmişti. M.Ö.322 yılında
Ereğli Tiran'ı Dionysios'la, 302 yılında da Trakya kralı
Lysimachos'la evlenmiş; evlilikleri uzun sürmeyince de Amasra'ya
yerleşerek oğulları adına Amasra'nın yönetimini üstlenmiş, 286
yılında oğulları tarafından bindiği gemi batırılmak suretiyle
öldürülünceye kadar burada yaşamıştı.
Kraliçe
Amastris; 16 yıllık iktidarında (302-286), Amasra'da Tium
(Filyos-Hisarönü), Kromna (Tekkeönü-Hisar) ve Kytoros (Gideros)
sitelerinden oluşan bir şehir devleti (Symoikismos Siteler Birliği)
kurmuş, 295 yılında bağımsızlığını duyurarak adına paralar
bastırmış, kenti sanatsal ağırlıklı yapılarla donatmıştı.
Amasra
ve Bartın çevresi; yöredeki savaşlar sonrasında 279 yılında Pontus
krallığının, M.Ö. 70- M.S. 395 yılları arasında Roma, Roma-Bizans
bölünmesi üzerine de Bizans İmparatorluğunun egemenliğine girdi ve
uzun yıllar Bizans'ın hakimiyetinde kaldı. Roma Döneminde, Bitinya
ile Pontus'un Paflagonya'daki bölümü Bitinya-Pontus Eyaleti olarak
Satraplıkla yönetilmeye başladı. Amasra da bu Eyaletin Pontus bölümü
Başkenti oldu.
1084
yılında, Selçuklu himayesinde yörede kurulan Türk Emirliği; 1086
yılında Süleyman Beyin ölümü ve 1096 yılında başlayan 1. Haçlı
Seferleri sonrasında ciddi sıkıntılar yaşadı. Haçlı müttefiklerle
Bizans arasında yapılan anlaşma ile başta Amasra, Sinop ve Ereğli
olmak üzere İstanbul'dan Samsun'a kadar tüm Karadeniz sahili yeniden
Bizans'ın hakimiyetine girdi.
Bizans
İmparatoru M. Paleologos, 1261 yılında, karşılaştığı güçlükleri
göğüslemek için Cenovalılardan yardım istedi. Buna karşılık,
Galata'da bir ticaret üssü kurmalarına izin verilmesi ve 1261
yılında yapılan Nymphaion Anlaşması'yla da Karadeniz'deki birkaç
limanla birlikte Amasra'nın da kullanımını da Cenovalılara bırakması
Amasra'nın kaderini değiştirdi. Amasra, gittikçe gelişen bir Ceneviz
Kolonisi oldu. Cenovalılar, çevre yönetimlerle kurdukları dostluklar
sayesinde uzun süre bu statülerini koruyup 1460 yılına kadar 200 yıl
Amasra'ya hakim oldular.
Amasra;
M.Ö. 12.yy'da Fenike ve 7.yy'da Miletos (İon) kolonisi, Amastris
döneminde Symoikismos Siteler Birliğinin, Roma döneminde
(M.S.70-395) Paflagonya Eyaletinin, sonraları bu eyaletin
Bitinya-Pontus bölümünün merkezi, Bizans döneminde (M.S.1261-1460)
Ceneviz kolonisi, tarih boyunca hem askeri bakımdan önemli bir üs
hem de esir ticareti yapılan, kereste, şimşir, ton balığı ve kürk
ihraç eden ticari bir liman kentidir.
Fatih
Sultan Mehmed'in, "Lala, lala Çeşm-i Cihan bu m'ola" dediği Amasra,
keşfedilmeyi bekleyen tarihi ve doğal sırlarıyla "Uyuyan Prenses"e
benzetilir.
Amasra,
1940'lı yıllarda Ev pansiyonculuğu ve çadır kampçılığına öncülük
eden ve "Ülkemizde Turizmin başladığı yer" olarak bilinir.t