- Transanatolie 06M10
- Üç İnci:Safranbolu Bartin Amasra
- 2
Günlük Karadeniz Kültür Gezisi
€
TransAnatolie Turlari Fiyat Listesi
Safranbolu, Bartin ve Amasra Gezi Programı
1.Gün
Saat 07.00’de Safranbolu’ya hareket. Neşeli, güzel
bir yolculuğun ardından Safranbolu’ya varış ve Yörük
Köyü’ne geçiş,Yörük Köyü’nde Dipsiz Göl, Mencilis Mağarası,
Çamaşırhane ve Sipahiler Konağını ziyaret.
Öğle yemeği ve alışveriş için
serbest zaman.
Öğleden sonra UNESCO’nun "Dünya Mirası
Listesi"nde yer alan Safranbolu ziyareti: Hıdırlık
Tepesi, Kaymakamlar Evi, Köprülü Mehmet Paşa Camisi, Ulu Cami,
Yemeniciler Arastası, Manifaturacılar Çarşısı,
Semerciler, Demirciler Çarşısı, Eski Hükümet Konağı
ve Bartın Evleri görülerek Amasra’ya yolculuk.
Amasra’ya varısta Romalılardan kalma -Kuskaya-
yol anıtı ve Fatih Sultan Mehmet’in Amasra’yı ilk gordugu
yer olan, lalasi Aksemseddin’e "Lala, lala Cesm-i Cihan bura mı ola ?" dedigi – Bakacak Tepe-yi’
gördükten sonra Amasrada otele yerleşme.
Akşam yemeği ve geceleme otelimizde.
2. Gun
Otelde alınacak sabah kahvaltısının
ardından Amasra’da Büyük ve Küçük Limanlar, Amasra Kalesi,
Bedesten, ahşap hediyelik eşyaların
yapıldığı Çekiciler Çarşısını
ziyaret. Öğle yemeği, sahilde yürüyüş ve
alışveriş için serbest zaman.
Saat 17.00’de İnkum’dan hareket ederek dönüste
bastonları ile ünlü Devrek üzerinden bastoncuları da görerek
Ankara’ya dönüş.
Ankara’da bir başka Transanatolie Tour seçeneğinde
buluşmak üzere ayrılıyoruz.
Fiyat
Fiyata Dahil olan hizmetler:
- Bir gece yarım pansiyon konaklama (akşam
yemeği-sabah kahvaltısı)
- Konforlu turizm otobüsü ile ukaşım
- Profesyonel Turist Rehber hizmetleri
- Seyahat sigortası
- Otobüs içi ikramlar.
Fiyata dahil olmayanlar:
- Öğle yemekleri.
- Oteldeki içecekler ve kişisel harcamalar.
- İsteğe bağlı Şoför ve Rehber
zarfları.
- KDV
TransAnatolie Tour
Kültür, İnanç, Sağlık Gezileri Sağlayıcısı ve Operatorü
info@transanatolie.com
Tüm yasal
haklar Transanatolie Tur’a aittir, seyahat acenta hakkı saklıdır.
Sayfa Basi|
Bilgi|
€
TransAnatolie Turlari Fiyat Listesi
Rezervasyon
Çevreyi biraz tanıyalım:
Safranbolu Cinci Hanı, Safranbolu
eşrafından Cinci Hoca olarak bilinen Karabaşzade Hüseyin Efendi
tarafından 1645 yılında yaptırılmıştır.
O dönemde İpekyolu güzergahında bulunmaktadır.
Mimarının kim olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte, dönemin
baş mimarlarından Mimar Kasım tarafından
yapıldığı sanılmaktadır. İnşaatı
ile ilgili projeye rastlanmayan Hanın, devşirme olarak yetişen
ustaların tecrübesi ve el becerileriyle yapıldığı
sanılmaktadır.
Yapı malzemesi olarak moloz ve kesme taş,
birleşimlerinde ise Horasan harcı kullanılan Cinci Hanı,
kubbelerinde 28x28x3 santimetre ölçülerinde tuğla kullanılarak
inşa edilmiş iki katlı bir yapıdır. Tamamen insan gücüne
dayalı yapılan Han, Osmanlı mimarisinin en gelişmiş
örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir
Eski Hükümet Konağı
Mağaralar
Bartın Evleri
Orduyeri Köprüsü
Amasra Müzesi
Kuşkayası Anıtı
Fatih Cami
Aya Nikolas Kilisesi
Gürcüoluk Mağarası
Aksuçayı Şelalesi
İçmeler ve Kaplıcalar
Eski Hükümet Konağı
1904 yılında yaptırılmış, iki
katlı görkemli bir taş binadır.1976 yılında
yanmıştır. Kültür Bakanlığınca Kültür Merkezi
ve Müze olarak kullanılmak üzere restoresi başlatılmıştır. Bulunduğu
yer Safranbolu’da "Kale" olarak bilinmektedir.
Hıdırlık TepesiTürklerin Safranbolu’ya
geldikleri vakit konuşlandığı yerdir ve açık namazgah
şeklindedir.Yağmur duası ile hıdırellez
kutlamaları burada yapılır. Üzerinde Köstendi Kaymakamı
Hasan Paşa’nın Türbesi (1845), iki namazgah, Hızır (Hıdır)
Paşa’nın makamı /mezarı ile Kurtuluş Savaşı
kahramanlarından Dr. Ali Yaver Ataman’ın (1955) anıt
mezarı bulunmaktadır. Tepeye iki noktadan giriş ve çıkış
vardır.
Demirciler Çarşısı İzzet Mehmet Paşa
Camisi altından geçen Akçasu deresinin iki yakasına kurulan çarşı
sıcak ve soğuk demircilik el sanatlarının üretildiği
yaşayan tek Lonca çarşısıdır. Bakırcı ve
kalaycı esnaf da bu çarşı içersinde çalışmaktadır.Köprülü
Mehmet Paşa Camisine bitişik 48 ahşap dükkandan oluşan ve
"yemeni" denilen ayakkabının yapıldığı
eski Lonca Çarşısıdır. Restore edilen çarşı
turistik amaçlı kullanılmaktadır. Çarşıdaki Ahmet
Demirezen Yemenicilik Müzesi hafta sonlarında geziye açıktır.
İncekaya Su Kemeri Sadrazam İzzet Mehmet Paşa
tarafından yaptırılan eser,ilçe merkezine 7,5 km uzaklıktadır.
İncekaya Köyü’ndeki su kemeri 116 metre uzunluğunda,6
kemerli görkemli bir yapıdır.
Su kaynağından İlçeye su getirilmesine yarayan
kemer110-220 cm genişliktedir. Altındaki Tokatlı Deresi de kanyon gezisi
için ideal bir parkurdur. Restore edilen İncekaya Su Kemeri’nin alt
tarafına çeşitli etkinlikler için sahne ve oturma yerleri yapılmıştır.
Saat Kulesi Padişah III. Selim’in Safranbolu’lu
Sadrazamı İzzet Mehmet Paşa tarafından 1797
yılında yaptırılmıştır. Kare
planlıdır, saat zembereksizdir. Yapı restore edilmiş
olup, cuma, cumartesi, pazar günleri geziye açıktır.Yörük
Köyü Safranbolu’ya 11 km uzaklıktaki bu "Müze Köy"e
Safranbolu-Araç karayolu üzerinden gidilmektedir Gerçek bir Türkmen Köyü
oluşu ve tarihi yapılarının görkemi nedeniyle koruma altına
alınmıştır. Safranbolu’nun küçük bir maketidir. 93
eserin tescilli olduğu köyün camileri, çamaşırhanesi ve
gezilen konakları Safranbolu turizmine önemli bir hareket getirmektedir.
Güneş Saati Avludaki bu saat basit tip yatay güneş
saatleri sınıfına girer. Sabah 06.40 akşam 17.20
arasındaki zamanı metal plakanın gölgesine göre gösterir.19.yy
ortalarında yapıldığı sanılmaktadır geçmiş
zaman tanığıdır.
Kazdağlıoğlu Camisi Tarihi çarşının
girişinde, çok köşeli ve kiremit örtülü kubbesi ile dikkate
çeker.Yapım tarihi 1779’dur.
Seyir Terasları
Hıdırlık
Tepesi - Mezarlık - Kale ,Hasandede Kayası - Şahbalı Tepesi
Gümüş Tepesi - Hastane Altı ve Şelale , Küpçü Tepesi.
Uluyayla ve Sarıçiçek Yaylası İlçenin
turizmini çeşitlendiren doğal güzelliklerdir. Ulu yayla ilçe
merkezine 50 km, Sarıçiçek Yaylası 8 km’dir. Öte yandan Kirkille Çamlığı,Gürleyik
Orman İçi Dinlenme Alanı İlçenin önemli piknik
yerlerindendir.
Tokatlı, Düzce, Sırçalı ve Sakaralan
Kanyonları Safranbolu’ya 13 km uzaklıktaki Düzce Köyü’nin biri
girişinde, diğeri Kozcağız Mahallesi’ndeki kanyonlar foto
safari ve yaban hayatı koruma alanı olarak düzenlenmiş, bakir
bir turizm seçeneğidir.
Kaçak (Lütfiye) Camisi Çarşının Akçasu
Mahallesi Kaçak semtindedir. Akçasu Deresi üzerinde kemerler kurularak yapılmıştır.
Caminin yapım yılı 1880’dir.
Eski TabakhaneÇarşının alt ucunda Akçasu ve
Gümüş deresinin birleştiği alandaki eski tabakhane bugün
sadece ismiyle mevcuttur.Tabakhane mescidi ile yıkık durumdaki
tabakhane binası, korunmuş bir iki atölye tabakhanenin son tanıklarındandır.
Ulu Cami (Ayastefenos Kilisesi)Rumlardan kalan ve 1872
yılında yapılmış eski kilisedir. Çevresindeki Skalion
binası (Rum Mektebi) (1863) ile Papazı Konağı ilginç bir
külliye oluşturur.
- Safranbolu’da bulunan Mencilis (Bulak)
mağarası ile Hızar Mağarası Dünya Mağaracılık
literatürüne girmiş ve yabancı mağara uzmanlarının
sıklıkla ziyaret ettikleri jeolojik oluşumlardır.
Bulak(Mencilis) MağarasıBulak
(Mencilis) Mağarası, Karabük’e bağlı Bulak Köyü’nün
Safranbolu ile sınır teşkil ettiği mağara tabir edilen
yerindedir. İlçe merkezine (Çarşı’dan 8,5), Bağlar
Değirmenbaşı’ndan 5 km uzaklıktadır.
Mağaranın iki girişi bulunmaktadır. İlk giriş, su
çıkışının olduğu bir ağızdan
yapılmaktadır. Ancak 30 m sonra bu çıkış bir sifonla
sonlanmaktadır. İkinci giriş ise aktif çıkış
ağzının arkasında yer alan tepenin solunda fosil bir
ağızdan yapılmaktadır. Mencilis Mağarası’nın
toplam uzunluğu 2.725 m’dir. Mağarada 3, 5, 11 ve 15 m’lik dört
iniş yer almaktadır Mağaranın 350 metrelik kısmı
ışıklandırılarak turizme açılmıştır.
Hızar
Mağarası İlçenin Danaköy hudutları içersindedir.
Bağlar Değirmenbaşı semtine uzaklığı 5 km.’dir.
Mağara yatay gelişmiş ve fosildir. Büyük bir ağızdan
girilen mağara bir ana galeri ve iki yan pasajdan oluşmaktadır.
Bu mağaraların dışında Uluyayla’da henüz yeterince
keşfedilmemiş büyük bir mağara girişi ile ormanın iç
kesimlerinde derin çukurluk biçiminde ilginç jeolojik oluşumlar
mevcuttur.
Ağzıkara Mağarası
Harmancık Köyünde bulunan Ağzı
Kara Mağarası’da sarkıt, dikit ve diğer jeolojik
oluşumlar bakımından farklı bir güzellik ve zenginlik
içermekte olup henüz turizme açılmamıştır.
Yürüyüş Yolları Düzce Köyü Kanyonu , Tokatlı-Gümüş
Deresi Boyu, Bağlar Sülükgölü, Bulak Deresi, Karadirlik, Çarşı
Aşağı Tabakhane, Dereköy Değirmeni, Çarşı
Yukarı Tabakhane-Akpınar Sokak Çarşı Dere
Sokağı-Akçasu Kaçak Camisi Uzunkır, Bağlar Çamlıca
Bulak Mağarası, Çarşı Dışkale Altı,
İbanoz-Gümüş-Misaki Milli-Kanlıkaya, Çarşı Topçu
Köprüsü-Akseki.
Diğer İlgi Odakları Konarı Gölü (Dipsiz
Göl) Konarı, Taşköprü-Su Değirmeni İskalion binası
(Rum Mektebi), Rum Hamamı (Kıranköy), TTOK Havuzlu Asmazlar Konağı,
Bağlar Emirhocazade Ahmetbeyler Evi, Bağlar Kavaklar
Kahvesi,Yazıköy Hamamı, Yazıköy Eski Kilise, Yazıköy
Papazın Konağı Üçbölük Köyü Kültür Merkezi, Yörük
Köyü, Yörük Çamaşırhane. (Kastamonu Valiliği kaynakları).
AMASRA Ünlü coğrafyacı Strabon'a göre Amasra’yı
Sesamos'u İskitler'in bir kolu olan Amazonlar kurmuşlar ve kent
Amazonlar Kraliçesi Amasra-Sesamos’u almıştı. İlk dönem
kaynaklarında Sesamos'un ne anlama geldiğine rastlanmaz.
Amasralılar bu adın her bahar Boztepe yamaçlarını örten
yabani susam çiçeklerinden doğmuş olabileceğini anlatırlar.
Kent 300 yıl kadar Fenike egemenliğinde kalmıştır.
Sesamos o devirlerde, canlı bir pazar yeri ve işlek bir iskeleydi. MÖ
9. yüzyılda Fenike Karadeniz kolonilerini terk edince kent
İyonlar'ın egemenliğine girdi. Bugünkü Amasra'yı
İskender'in baldızı İranlı Kraliçe Amastris kurdu. Başından
bir kaç evlilik geçen Amastris, son kocası Denys tembellik
hastalığına tutulup, şişmanlıktan
kımıldayamaz hale gelince yönetime el koydu. Sesamos'a çekilip buranın
imarını başlıca amaç edindi. Amastris'in ölümünden sonra
kent Pontus yönetimine geçti. Bu dönem Amasra'nın refah çağı
olmuştur. Pontus'un Roma'ya yenilmesinden sonra Sesamos (Amastris veya
Amasra), Marmaralı korsanlar tarafından yağma edildi. Daha sonra
Romalılar kapsamlı bir imara giriştiler. Roma egemenliği 500
yıl kadar sürdü. Kent Roma'dan sonra Bizans yönetimine geçti. Ekim 1460
tarihinde Fatih kenti Osmanlı topraklarına kattı.
(Necdet Sakaoğlu'nun 'Çeşm-i Cihan Amasra'
adlı kitabından)
-
Bartın
Evleri
- Bartın da koruma altındaki ev sayısı 260
civarındadır. Bu evlere Kültür Bakanlığı Ankara Kültür
ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulundan izin almadan hiçbir
fiziksel müdahale yapılamamaktadır. Tescilli evlerin önemli bir kısmı
çok iyi korunmuş ve halen içinde oturulmaktadır. Evler genellikle
bahçelerin ortasında yapılmıştır. Evlerin etrafı
ağaç kapaklarından ya-pılmış yöre ağzıyla
''daraba'' denilen bahçe çitleriyle çevrilidir.Halk bahçeden çeşitli
şekillerde yararlanır. Her bahçede bir su kuyusu bulunur. Bu kuyular
taştan yapılmış olup bazılarında kitabe
vardır. Bahçelerdeki yürüme alanları kayrak taşlarıyla
kaplanmıştır.
-
-
Orduyeri Köprüsü
- Bartın
Çayı üzerinde 1891’de İsmail Kamil Bey tarafından
yaptırılmıştır. Beş sağlam ayak üzerine
basar. Birinci ve ikinci ayaklar batı tarafındadır ve
aralarında yol geçer. Üçünce ve dördüncü ayaklar suyun içinde, beşinci
ayak ise Orduyeri Mahallesi tarafındadır. Köprünün boyu 98, genişliği
7.3 m’dir.
-
-
Amasra Müzesi
- 1982 yılından
ben bugünkü tarihi binasında hizmet vermektedir. Antik bir yerleşim
merkezi olan Amasra ve çevresinde sık sık taşınabilir eski
eserlerin ortaya çıkması, bu ada müze kurulması fikrini
oluşturmuş, 1955 yılından itibaren derlenen arkeolojik ve
etnografik eserler Belediye binasında küçük bir salonda sergilenmeye başlanmıştır.
-
-
Amasra
Kalesi
- Küçük
bir yarımadanın üzerindeki kale Bizanslılar tarafından
yaptırılmıştır. Bizans Dönemine ait olan Amasra Kalesi,
özelikle Ceneviz Dönemlerinde değişikliklere uğramış
ve 14-15 yy.larda Ceneviz ve Osmanlı Dönemlerinde de ciddi onarımlar
görmüştür. Yıkık durumdaki kale, her kenarı 500-600 m
uzunlukta olan bir dikdörtgen biçimindedir. Dört kat halinde yükselir. 15-20
m yüksekliğindeki 24 burç ve kulesi büyük kesme taştan
yaptırılmıştır. Kalede kraliçe Amastris’in sarayı,
su kemeri ve freskli iki küçük kilise kalıntısı vardır.
-
-
Kuşkayası Anıtı
- Bartın-Amasra yolu üzerindeki Askersuyu mevkiinin 100 m güneyindedir.
Burası bir kayanın oyulmasıyla oluşturulmuştur. M.S. I.
Yüzyılda Roma imparatorlarından Tiberius zamanında Gaius Iulius
Aguilla tarafından yaptırılan anıt, kemerli bir niş içinde
yer alan 180 cm boyunda bir insanla yanındaki yarım sütun üzerinde
duran bir kartal kabartması biçimindedir. Yanda kitabe görülür.
-
-
Fatih Cami
- 9. Yüzyılda
Amasra kalesi içinde yapılmış eski bir Bizans kilisesidir.
Amasra2nın Fatih Sultan Mehmet tarafından fethi sırasonda camiye
çevrilmiştir. Dönemin tüm yapı özelliklerini taşıyan
yapının Nartheks (ilk cemaat) bölümü ve Ambon (lapsis) çıkıntısı
sonradan mekana katılmıştır. 19x11 metre boyutlarında
olan cami 1887 yılında büyük bir onarımdan geçirilmiştir.
-
-
Aya Nikolas
Kilisesi
- 1319
yılında Bartın'daki Rum Cemaati tarafından
yaptırılmıştır. 1936 yılından itibaren bir süre
Elektrik Santrali olarak kullanılan bu tarihi yapı, 1994
yılında restore edilmiş olup, KüItür Evi olarak hizmete açılmıştır.
-
-
Gürcüoluk Mağarası
- Bartın'a 32 Km. uzaklıkta ve Amasra ilçesi, Karakaçak köyünün
Kuyupınar mahallesindedir. Mağaraya ulaşmak için; mahalleden
güney yönünde bazen orman içi, bazen patika yollarla yaklaşık 3 Km
yürümek gerekir. Üçgen biçimli ve 3-4 metrelik oda çevresinde toplanan 15
odadan oluşur. Birbirleriyle bağlantılı odalardan birinden
üst kattaki odalara geçilebildiği gibi, bir diğerinden ancak bir
kişinin sığabileceği büyüklükteki dehlizden de
yeryüzüne çıkmak mümkündür.
-
-
Aksuçayı Şelalesi
- Ulus - Kumluca bucağı KızılIar Köyü'nün Umar tepesi
mevkisindedir. Umar tepesini 10 metre genişliğinde ikiye bölen Aksu
çayı, üç aşamalı olarak 35 metrelik bir yükseklikten aşağıya
düşmektedir.Umar tepesindeki kayalarda bulunan izlerin Hz. AIi'nin
atının ayak izleri olduğu söylenir. Burada, kurak geçen yaz
aylarında yağmur duasına çıkılır. Bu özellikleri
Umar tepesini ve Aksu Çayı ŞelaIesini çekici kılmaktadır
-
-
İçmeler ve kaplıcalar
- Dereköy
Madensuyu: Bartın ilimizin şifalı su kaynakları yok denecek
kadar azdır. En önemlisi olan "Dereköy Madensuyu"dur. Bağırsak
, safrakesesi ve bağırsak rahatsızlıklarında
faydalıdır.
"PARTHENIA"dan Bartın'a dönüşen
adın kaynağı "PARTHENIOS"dur. Bartın
ırmağının antik çağdaki adı olan Parthenios;
Yunan mitolojisinde, OKENAUS'un çocuklarından birisi ve "Sular
Tanrısı"dır. "Sular ilahı veya Muhteşem akan
su" anlamlarına gelir. Bir başka anlamı da "Genç
Bakire veya Genç Kızlar için koro türküleri"... "Genç Bakire"
ise, tanrıça Athena'nın bir sıfatı...Antik çağda
Parthenios adı verilen Bartın ırmağının
kenarında kurulan Bartın kentinin PARTHENIA adıyla
anıldığı ve zamanla Bartın'a dönüştüğü
yazılı kaynaklardan anlaşılmaktadır.
Ünlü ozan HOMEROS, İLYADA destanında; Truva
kentini korumak için Anadolu'dan gelen cengaverlere Parthenios Irmağı'nın
suladığı ülkeden de yiğitlerin
katıldığını anlatır. Amasyalı Strabon da bir
eserinde yine Parthenios'tan söz eder.
M.Ö. 70 yılında Anadolu'ya giren Romalılar,
Pontus Krallığının egemenliğine son vererek yöreye
sahip oldular. Roma Döneminde, Bitinya ve Pontus'un Paflagonya'daki bölümü
Bitinya -Pontus Eyaleti olarak Satraplıkla yönetilmeye başlandı.
Amasra da bu Eyaletin Pontus bölümü başkenti oldu. M.S. 395
yılına kadar Roma İmparatorluğu'nun, Roma-Bizans bölünmesi
üzerine de Bizans'ın payına düşen Bartın ve çevresi uzun
yıllar Bizans'ın hakimiyetinde kaldı. Bartın ve çevresi
M.Ö. 390 yıllarında Hazar Hükümdarı Sahip Han
komutasındaki Peçenek ve Kumanların, M.S. 798 yıllarında
Abdülmelik komutasındaki Müslüman Arapların, 800
yıllarında Selçukluların ve 865 yıllarında da
Rusların yoğun akınlarına hedef oldu.
Türklerin yöreye ilgisi 1084 yıllarında
başladı. Kutalmışoğlu Süleyman Beyin Komutanlarından
Emir Karatigin 1084 yılında Sinop, Çankırı, Kastamonu ve
Zonguldak'ı alarak yörede Bartın, Ulus, Eflani, Safranbolu ve
Devrek'i de kapsayan bir Türk Emirliği kurdu. Ancak, 1086
yılında Süleyman Beyin ölümü ve 1096 yılında
başlayan 1. Haçlı Seferleri, Kuzeybatı Anadolu'ya yerleşen
Türkler açısından ciddi sıkıntılar yarattı. Haçlı
müttefiklerle Bizans arasında yapılan anlaşma sonrasında
başta Amasra, Sinop ve Ereğli olmak üzere İstanbul'dan Samsun'a
kadar tüm Karadeniz sahili yeniden Bizans'ın hakimiyetine girdi. Kastamonu,
Sinop ve Bolu tarihleri ile birlikte incelenen Bartın tarihinin IV. Haçlı
Seferleri ile 1460 yılları arasındaki dönemine bakıldığında
Amasra, M.Ö. 70 - M.S. 1261 tarihleri arasında Roma ve Bizans'ın daha
sonra Bizans hakimiyetinde Ceneviz Kolonisi olarak kalırken
Kurucaşile'nin bazen Amasra bazen de Bartın ile aynı kaderi
paylaştığı, Bartın ve Ulus'un ise Anadolu'da
yoğunlaşan nüfus kavgaları nedeniyle sık sık el ve
sınır değiştiren imparatorluklar ve Beylikler dönemini yaşadıkları
görülür.1261 yılında, Bizans İmparatoru M. Paleologosun
karşılaştığı güçlükleri göğüslemek için
Cenovalılardan istediği yardıma karşılık Galata'da
bir ticaret üssü kurmalarına izin verilmesi ve 1261 yılında
yapılan Nymphaion Anlaşması'yla da Karadeniz'deki birkaç limanla
birlikte Amasra'nın da kullanımını Cenovalılara
bırakması Amasra'nın kaderini değiştirmiş, Amasra
gittikçe gelişen bir Ceneviz Kolonisi olmuştu. Cenovalılar,
çevre yönetimlerle kurdukları dostluklar sayesinde uzun süre bu
statülerini koruyup 1460 yılına kadar 200 yıl Amasra'ya hakim
oldular. Bartın ve çevresi ise Bizans'tan sonra 11. yy sonlarında
Anadolu Selçuklularının eline geçti. 200 yıllık Selçuklu
Döneminden sonra 1326'da Kastamonu yöresine hakim olan Çandaroğulları
Beyliği ve 1392'den itibaren de Osmanlı İmparatorluğu
sınırları içinde yer aldı. 1460 yılına
gelindiğinde, Bartın ve çevresi; Osmanlı İmparatorluğu
sınırları içinde, Amasra ise Ceneviz Kolonisi idi. Anadolu'da
Türk birliğini sağlamak Cenevizlilerin elinde bulunan Karadeniz
ticaretini ve denizyolunu ülkesine kazandırmak amacıyla Kuzey Anadolu
Seferine hazırlanan Fatih Sultan Mehmet Han, ilk hedef olarak Amasra,
Kastamonu ve Sinop'u seçti. 1460 yılında, Fatih Sultan Mehmet
Üsküdar'dan avlanmak bahanesiyle yola çıkarken, Mahmut Paşa
komutasındaki Osmanlı Donanması da denizden hareket etti. Fatih
Bolu'ya geldiğinde Kastamonu ve Sinop yörelerine hakim olan ve Çandaroğulları
Beyliği'nin devamı sayılan
İsfendiyaroğulları'nın Beyi İsmail Bey, padişaha
kıymetli hediyeler göndererek bağlılığını
bildirdi. Yoluna devam eden Fatih Ekim ayında Bartın'a gelip
ordugahını bugünkü Orduyeri'ne kurdu. Donanmayla haberleşmeyi
sağlayan haberciler, Donanmanın Amasra açıklarında göründüğünü
bildirdiklerinde, Amasra üzerine yürüyen Fatih, Ceneviz Senyoru'ndan kan
dökülmeden Amasra'yı teslim aldı. Kastamonu, Sinop ve Amasra'yı
bir daha el değiştirmemek üzere Osmanlı topraklarına katan
büyük hükümdar Fatih Kuzey Anadolu Seferini zaferle bitirerek emeline ulaştı.
Bartın, Osmanlı Döneminin 1460 - 1692 yılları arasında
Anadolu Beylerbeyliğine bağlı Bolu Sancaği
sınırları içinde yer aldı. Bolu Sancağının
kaldırılmasıyla 1692 - 1811 yılları arasında
Voyvodalikla yönetilen Bartın, 1811 yılında da Kastamonu
Vilayetine bağlı olarak yeniden kurulan Bolu Sancağı'na
bağlandı. Bu dönemde ticari potansiyeliyle bölgenin pazar yeri olan
ve On iki Divan adını alan Bartın, 1867 yılında ilçe
oldu. 1876 yılında da Belediye Teşkilatı' kuruldu.
Bartın, 1920 yılında Mutasarrıflık ve
1924 yılında da il olan Zonguldak'a bağlanmış, 07 Eylül
1991 tarihinde de 28.08.1991 tarih ve 3760 sayılı yasayla il statüsüne
kavuşmuştur.Bartın İli'ne bağlı ilçelerden Osmanlı
Döneminde ilçe iken Cumhuriyetle birlikte bucak statüsüne dönüştürülen
Amasra; 1987 yılında yeniden il olmuştur.
Bartın'ın halen Merkez, Amasra, Ulus ve
Kurucaşile olmak üzere 4 ilçesi, Arıt, Kozcağız, Kumluca
ve Abdipaşa beldeleriyle birlikte 268 köyü vardır (www.attor.org).
Sayfa Basi
|