En  Fr  Nl  De  Tr  

TransAnatolie Welcomes You  to Turkey

 

 

 

 

TransAnatolie Tours

En  Fr  Nl  De  Tr  

 

 

 

Kazılar

 

 

Home ] Up ] TransAnatolie Turlari ] TransAnatolie ile Türkiye ] Şehirler ] Müzeler ] Biz Kimiz ] İçerik ] Ara ]

 

Anadolu Tarihi ] Osmanlılar ] Selcuklu ] Kommagene ] Bizans ] Romalılar‎ ] Helenler ] Persler ] Lidyalilar ] Frigler ] Medler ] Urartular ] Mittaniler ] Asurlular ] Hititler ] Hattiler ] Luviler ] Hurriler ] Mısır ] Babil ] Akadlar ] Sümerler ] Yumuktepe ] Hacilar ] Aşıklıhöyük ] Çatalhöyük ] Gobeklitepe ] Karahantepe ] [ Kazılar ]

 

 

Up
Politikalar
Degerlendirme
TAY
A- Sehirleri
Agri
Amasya
Balikesir
Bursa
Canakkale
Dogu
Erzurum
Eskisehir
Izmir
Malatya
Samsun
Isparta
Kutahya
Konya
Aksaray
Antalya
Yozgat
Hatay
Mersin
Urfa
Aydin
Nigde
Nevsehir
Kayseri
Burdur
Kars

Türkiye’deki Anadolu'daki Arkeolojik Kazılar

 

   
   

Uygarlıkların beşiği olarak nitelendirilen Anadolu’da yaklaşık 150 yıl önce başlayan arkeolojik kazılar, tüm hızıyla sürüyor.

1800’lü yıllarda casus arkeologlar aracılığıyla birçok tarihi kalıntısı yurt dışına kaçırılan ve kimi kaynaklara göre ilk arkeolojik kazıları Troia’da 1854’te Frank Calvert tarafından, kimilerine göre de 1871’de Henrich Schliemann tarafından gerçekleştirilen Anadolu’da, bugün 200’ü aşkın noktada kazı çalışması yapılıyor.

   
   

 

 

Türkiye: 'Dünyanın merkezi...'

 

   
   

 

   
   

Türkiye’deki Arkeolojik Arastirmalar Uzerine Degerlendirmeler

   
   


Harmankaya, S., "Türkiye Paleolitik Araştırmaları Üzerine Bir Değerlendirme", Harmankaya, S. - O. Tanındı, TAY - Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri-1: Paleolitik/Epipaleolitik, Ege Yayınları, Takım ISBN 975-807-003-7, Cilt ISBN 975-807-004-5, İstanbul, 1996

   
   

Balkan-Atlı, N., "Neolitik: Bir Araştırma Sürecinin Sorunları", Harmankaya, S. - O. Tanındı - M. Özbaşaran, TAY - Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri-2: Neolitik, Ege Yayınları, Takım ISBN 975-807-003-7, Cilt ISBN 975-807-010-X, İstanbul, 1997

   
   

Harmankaya, S., "Türkiye Neolitik Araştırmaları Üzerine Bir Değerlendirme", Harmankaya, S. - O. Tanındı - M. Özbaşaran, TAY - Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri-2: Neolitik, Ege Yayınları, Takım ISBN 975-807-003-7, Cilt ISBN 975-807-010-X, İstanbul, 1997

   
   

Harmankaya, S., "Türkiye Kalkolitik Araştırmaları Üzerine Bir Değerlendirme", Harmankaya, S. - O. Tanındı - M. Özbaşaran, TAY - Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri-3: Kalkolitik, Ege Yayınları, Takım ISBN 975-807-003-7, Cilt ISBN 975-807-019-3, İstanbul, 1998

   
   

Harmankaya, S., "Türkiye İlk Tunç Çağı Araştırmaları Üzerine Bir Değerlendirme", Harmankaya, S. - B. Erdoğu, TAY - Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri-4a/4b: İlk Tunç Çağı, TASK Vakfı Yayınları, Takım ISBN 975-6637-08-0, Cilt ISBN 975-6637-09-9, İstanbul, 2002

   
   

Özbakan, M., "Radyokarbon Tarihleme Yöntemi", Erdoğu, B. – O. Tanındı – D. Uygun, Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri 14C Veri Tabanı, Ege Yayınları, ISBN 975-6637-13-7, İstanbul, 2004

   
   

Erdoğu, B., "Karşılaştırmalı Tablolara Göre Anadolu Kronolojisi", Erdoğu, B. – O. Tanındı – D. Uygun, Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri 14C Veri Tabanı, Ege Yayınları, ISBN 975-6637-13-7, İstanbul, 2004  Yukarı

   
   
   

Muğla

 

   
   

Türkiye’de halen an çok arkeolojik kazıların yapıldığı illerin başında Muğla geliyor. Muğla’daki, Karia ve Likya gibi uygarlıklara başkentlik yapmış ve bu uygarlıkların izlerini taşıyan tarihi antik kentlerde ve ören yerlerinde, kültürel değerlerin gün ışığına çıkarılması için 2006 yılında 11 yerde bilimsel, 7 yerde kurtarma kazısı, 6 yerde ise yüzey araştırması yapıldı.

 

Farklı uygarlıkların izlerini taşıyan 195 tarihi antik kentin bulunduğu Muğla’da, 2007 yılı içinde bir bölümü başlayan, bir bölümü de önümüzdeki günlerde başlayacak arkeolojik kazı yerleri şöyle sıralanıyor: Yukarı

 

   
   

Arkeolojik Bilimsel Kazıları

 

   
   

Köyceğiz-Kaunos Kazısı, Fethiye-Tlos Kazısı, Fethiye-Letoon Kazısı, Datça-Knidos Kazısı, Datça-Knidos Antik Kenti Kazısı, Yatağan-Lagina Kutsal Alan Kazısı, Milas-Beçin Kazısı, Milas-İassos Kazısı, Milas-Labranda Kazısı, Bodrum-Gümüşlük Myndos Kazısı.Yukarı

 

   
   

Arkeolojik Kurtarma Kazıları

 

   
   

Muğla-Özlüce Fosil Yatakları Kazısı, Kavaklıdere-Hylarima Kazısı, Yatağan-Alaşar Çatlıbası Kazısı, Bodrum Omurça Mah Kazısı, Milas-Gümüşkesen İlköğretim Okulu Bahçesi Kazısı, Marmaris-Yalancıboğaz Kazısı, Datça-Emecik Köyü Apollon Kutsal Alanı Kazısı.Yukarı

 

   
   

Arkeolojik Yüzey Araştırmaları

 

   
   

Muğla-Kentsel Sit Alanı, Milas-İassos Ören Yeri, Milas-Heraklia, Marmaris-Kıran Gölü, Fethiye-Likya Pamfilya, Aydın ve Muğla İlleri Yüzey Araştırması. Yukarı

 

   
   

İzmir

 

   
   

İzmir’de her yıl haziran ayı civarında başlayan ve eylül ayına kadar süren arkeolojik kazılar devam ediyor. İzmir’de kazıların ağırlık noktalarını, dünyanın başta gelen kültür merkezleri arasında yer alan Bergama, Selçuk ilçesindeki Efes Harabeleri ve Aliağa ilçesindeki Kyme Antik Kenti kazıları oluşturuyor.

Kentteki en eski kazı çalışması Efes Antik Kenti’nde yapılıyor ve yaklaşık 100 yıldır bu çalışmalar devam ediyor. Burada çıkarılan eserler Selçuk Müzesi’nde sergileniyor.

İzmir’in Aliağa ilçesinde Anadolu’nun Ege sahillerindeki en eski şehirlerinden biri olan Kyme Antik Kenti kazı çalışmaları sürüyor. Burada bulunan eserler İzmir Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. Bergama ilçesindeki Pergamon Antik Kenti, Urla ilçesindeki Limantepe ve Klazomenai ve Torbalı ilçesindeki Metropolis Antik Kenti kazıları ise devam eden çalışmalar arasında yer alıyor.Yukarı

 

   
   

Manisa

   
   

Manisa genelinde halen Salihli ilçesine bağlı Sart beldesinde Sart Antik Kazısı ve Aigai Antik Kentinde kazı çalışmaları sürdürülüyor. 1958 yılında kazı çalışmalarına başlanılan Sart Antik Kenti kazıları ABD’li bir profesör başkanlığındaki kurul tarafından sürdürülüyor. Aigai Antik Kenti’ndeki kazı çalışması ise 2005 yılından bu yana sürdürülüyor. Yukarı

 

   
   

Çanakkale’de Antik Çağların Bilinmeyenleri

   
   

Eski çağlarda Hellespontos ve Dardanel olarak anılan ve MÖ 3000 yılından beri yerleşim alanı niteliğini koruyan, birçok medeniyete ev sahipliği yapan Çanakkale’de, bugün yüzlerce bilim adamı tarafından yürütülen 6 farklı yöredeki arkeolojik kazılarda, antik çağların bilinmeyenleri gün yüzüne çıkarılmaya çalışılıyor.

Erken Bronz Dönemi’nden bu yana önemli bir yerleşim merkezi olan Çanakkale’de Troia, Aleksandreia Troas, Assos, Apollon Smintheus, Yenibademli ve Parion’da her yıl yerli ve yabancı çok sayıda bilim adamı tarafından bilimsel çalışmalar yürütülüyor. Yukarı

 

   
   

Troia Antik Kenti

 

   
   

Ticaret, zenginlik ve savaş kenti olarak anılan Troia Antik Kenti, dünya arkeolojisi ve kent turizmi açısından büyük önem taşıyor.

Zengin bir tüccar olan ve okuduğu kitaplardan Troia’dan etkilenen Henrich Schliemann Çanakkale’ye gelerek, 1871-1878 yılları arasında kazı çalışması yaptı. Arkeoloji bilginden yoksun ve Priamos’un hazinelerinin peşinde olan Schliemann, yaptığı bir kazıda bakır leğenler, tencereler, altın, gümüş, elektron ve tunç kupalar, bakır mızrak uçları, altın yüzükler, bilezikler, küpeler ve baş süsleri buldu. Bulduklarını yasal olmayan yollarla Atina’ya kaçırdı.

Arkeolog Prof.Dr. Manfred Osman Korfmann tarafından 1988 yılında başlanan bilimsel kazılar, iki yıldır arkeolog Prof.Dr. Ernest Pernicka ve yardımcısı Yard. Doç. Dr. Rüstem Aslan tarafından yürütülüyor.

Pernicka, Prof. Dr. Manfred Osman Korfmann’ın, Troia Antik Kenti’nde 1988’de başlattığı kazı çalışmalarını içeren 8-10 ciltlik son yayınını 2010 yılına kadar tamamlayarak, bilim dünyasına sunmayı hedeflediklerini belirtti. Yukarı

 

   
   

Parion Antik Kenti

   
   

Troas bölgesinin MÖ 4. yüzyılda en önemli ticaret merkezi ve Bizans, Roma, Helenistik, Klasik ve Arkaik dönemlere doğru uzanan bir yerleşim birimi olan Parion, özellikle Helenistik döneme ait zenginliğiyle göze çarpıyor.

Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cevat Başaran’ın kazı heyeti başkanlığı yürüttüğü antik kentte, 2005 yılından itibaren kazı çalışmaları sürdürülüyor.Yukarı

 

   
   

Aleksandreia Troas

   
   

Çanakkale’nin Ezine ilçesine bağlı Dalyan köyü yakınlarında bulunan Aleksandreia Troas (İskender’in Yurdu), MÖ 4. yüzyılın sonlarına doğru Büyük İskender’in komutanlarından ve sonra da Kral olan Antigonas tarafından kuruldu.

En görkemli yıllarını Roma döneminde yaşayan Aleksandreia Troas, bir ara İstanbul’a alternatif olarak Doğu Roma’nın başkenti olması için gündeme geldi.

Bugün yalnızca MS 2. yüzyılda Hadrianus’un yaptırmış olduğu hamam ve su kemerlerinin kalıntılarının yanı sıra stadion, tiyatro, sur duvarları ile dor üslubunda olduğu sanılan bir mabedin izleri görülmektedir. Buradaki kazı çalışmaları 4 yıldır, Alman arkeolog Prof.Dr. Elmar Schwertheim tarafından yürütülüyor. Yukarı

   
   

Assos

   
   

Antik çağların önemli liman kentlerinden olan Assos, Aristoteles’in ilk felsefe okulunu kurduğu bir yerleşim birimi olarak dünya tarihine geçti.

Sur duvarlarıyla korunan, yuvarlak ve kare kulelerle desteklenen antik kentte kazı çalışmaları 1980’de Prof.Dr. Ümit Serdaroğlu tarafından başlatıldı.

Tiyatro, agora, meclis binası, liman, nekropol ve gymnasiondan oluşan antik kentte kazılar, Prof.Dr. Serdaroğlu’nun vefatının ardından, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Klasik Arkeoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Doç.Dr. Nurettin Aslan ve ekibi tarafından yürütülüyor. Yukarı

   
   

Apollon Smintheus

   
   

O günkü inanışa göre, Tanrı Apollon’un fareler üzerindeki gücüne adanan ve Çanakkale’nin Gülpınar köyünde bulunan tapınak, kent turizminin önemli parçaları arasında yer alıyor.

Helenistik dönemdeki enflasyon nedeniyle tamamlanamayan tapınakta, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Coşkun Özgünel başkanlığında kazı çalışmaları 27 yıldır sürdürülüyor.

Gökçeada’nın kültür tarihinin aydınlatılmasında önemli bir rol oynayan Yenibademli Höyük’te 12 yıldır Prof.Dr. Halime Hüryılmaz başkanlığında kazı çalışması yürütülüyor. Yukarı

   
   

Eskişehir

   
   

Eskişehir’in 2 ilçesinde devam eden kazılar geçmişe ışık tutuyor.

Seyitgazi ilçesine bağlı Yenikent köyünde 1994’te Prof. Dr. Turan Efe başkanlığında başlatılan Küllüoba Höyük kazısında ilk tunç çağına ait eserler bulundu. Küllüoba Höyüğü MÖ 5 bin yılına kadar uzanan geçmişe sahip.

Kazıda, saray niteliğinde anıtsal bir yapı ile çanak, çömlek ve mimari yapılar ortaya çıkarıldı.

Eskişehir Müze Müdürlüğü başkanlığında, Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Alp’in önderliğinde Han ilçesinde yürütülen Han yer altı şehir kazılarında ise mezar taşları ve 30-40 santimetrelik adak heykelcikler bulundu.

Kurtarma kazısı şeklinde süren kazılar 2004’te İl Özel İdaresinin desteğiyle başladı. Kazılar, 2008’de Kültür ve Turizm Bakanlığı başkanlığında sürdürülecek. Yukarı

 

   
   

Amasya’daki Arkeolojik Kazılar

 

   
   

Kültür ve Turizm Bakanlığı ile çeşitli üniversitelerin iş birliğinde Amasya’da bu yıl çeşitli bölgelerde kazı çalışması gerçekleştirilecek.

Bu kapsamda, 3 Temmuzda başlayan Amasya Kalesi (Harşena Dağı) sistemli arkeolojik kazılarına devam ediliyor. Yaklaşık 3 ay sürmesi planlanan kazılarda şu ana kadar Osmanlı ve Selçuklu dönemi su sarnıçları ile çeşitli toprak ve metal kaplar elde edildi.

Merkez Doğantepe beldesinde ise eylül ayında başlanacak ve yaklaşık 40 gün sürecek kurtarma kazısında Hitit dönemiyle ilgili araştırma yapılacak.

Merkez Tolucak köyü (Oluz) hudutları içinde yer alan Yassıhöyük yöresinde de arkeolojik kazı çalışması başlatılacak. Söz konusu kazıların her yıl yaklaşık 40’ar günlük sürelerle 10 yılda tamamlanması planlanıyor.

Göynücek ilçesi Şerefter köyü yakınlarında bulunan ve Asur ticaret kolonilerine ait buluntuların (MÖ 2 bin) araştırılacağı höyük kazılarına ise Amerikan The Chicago Üniversity Oriental İnstitute ve Danimarka Arkeologie Enstitute Müdürlüğünden bilim adamlarının katılımı ile bu ay içinde başlanacak.

Yetkililer, bu bölgede periyodik aralıklarla yapılacak kazı çalışmalarının yaklaşık 25 yıl sürmesinin beklendiğini ve toplam bütçesinin yaklaşık 1 milyon doları bulacağını söylediler.Yukarı

 

   
   

Samsun İkiztepe Kazıları

   
   

Samsun’un Bafra ilçesinde 1974’ten bu yana sürdürülen İkiztepe kazılarının bu yılki bölümüne başlandı.

Samsun yakınlarındaki Dündartepe’de 1940 yılında kazı yapan arkeologlar tarafından keşfedilen İkiztepe’de, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Önder Bilgi başkanlığında gerçekleştirilen kazıların bu yılki bölümü Tepe 1’de devam ediyor.

Prof. Dr. Önder Bilgi, bu yılki çalışmaların 8 hafta olarak planlandığını söyledi.

Çalışmalarda MÖ 3000-2400 yılları arasındaki dönemin araştırılacağını belirten Prof. Dr. Bilgi, kazıları 15’i kazı ekibi olmak üzere 45 kişilik ekiple sürdürdüklerini kaydetti.

Çalışmalara geçen yıl kazılan Tepe 1’deki alanın yanında devam edildiğini anlatan Prof. Dr. Bilgi, “İlk Tunç Çağı tabakalarına inene kadar kazıları sürdüreceğiz. O dönemin mimari ve kültürel yapısını ortaya çıkaracağız” dedi.

İkiztepe ören yerinde bugüne kadar yapılan kazılarda, bölgede Kalkolitik döneme (MÖ 5000-4000) ait yerleşmelerin izine rastlandı, MÖ 4000 ile MÖ 1700 yıllarına kadar sürekli yerleşim yapıldığı anlaşıldı.

Kazılarda Eski Tunç Çağı (MÖ 3000-2000) ve Erken Hitit (MÖ 1900-1800) dönemine ait çok sayıda eser ve kalıntı bulundu. Ayrıca Helenistik döneme (MÖ 330-30) ait anıt mezar ortaya çıkarıldı.

İkiztepe’deki kazılarda elde edilen arkeolojik parçalar arasındaki en ilginç buluntuları ise ameliyatlı kafatasları oluşturuyor.

Ayrıca bu eserlerin incelenmesi sonucunda, burada yaşayan insanların, Akdeniz ırkının özelliklerini taşımadıkları ve Alacahöyük’te yaşayan Orta Anadolu ırkından farklı, Güney Rusya ile Bulgaristan’da yaşamış insanlardan geldikleri anlaşıldı.

Kazılarda bugüne kadar yaklaşık 10 bin dolayında buluntu elde edildi. Bunların önemli bölümü, Samsun Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’nde sergileniyor. Yukarı

   
   

Yozgat

   
   

Yozgat’ta Alman, ABD, İtalyan, İngiliz, Avusturyalı arkeologlar, değişik bölgelerde araştırma ve kazı çalışması gerçekleştiriyor.

 

Yozgat’ın Sorgun ilçesinde İngiliz Arkeologlar, kayıp şehir “Pteria” kentinin gizemini çözmeye, Alman ve İtalyan Arkeologlar Büyük Nefes köyünde bulunan Galatların Başkenti “Tavium”da atalarının izlerini bulmaya çalışırken, ABD’li arkeologlar da Sorgun’da 5 ayrı medeniyetin izlerinin bulunduğu bölgede yüzey araştırması ve kazı çalışmaları yapıyor. Yukarı

   
   

“Kayip Şehir Pteria”

   
   

İngiliz Arkeolog Geoffrey Summers ve karısı Françoise Summers başkanlığında 1993 yılında Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı Şahmuratlı köyü yakınlarında bulunan Kerkenes Dağı’nda yaptıkları araştırma ve kazılarda önemli bulgular elde ettiler. Bu yılki çalışmalarına yeniden başlayan İngiliz Arkeologlar, bugüne kadar yaptıkları araştırma ve kazılarda, tarihte kayıp şehir olarak bilinen antik “Pteria” şehrinin izlerine rastladılar. Yukarı

   
   

“Galatların Başşehri”

   
   

Yozgat’ın Büyük Nefes köyü ve çevresindeki köylerde, 8 yıldır Avusturya Klegenfurt Üniversitesinden Prof. Dr. Karl Strobel, Almanya Heidelberg Üniversitesinden Dr. Christoph Gerber, İtalya Studi Di Udine Üniversitesi’nden Prof. Dr. Frederıck Marıo Fales, araştırmalarını sürdürüyor. Galatların Başşehri Tavium antik kentinde yürütülen çalışmalar, geçen yıldan itibaren genişletildi. Yapılan ön araştırmada Yozgat’ın 15 ayrı bölgesinde Roma, Tunç Çağı, Bizans, Hitit, İlk Tunç, Galat, Kalkolitik, Genç Kalkolitik, Orta ve Genç Demir Çağı, Osmanlı, Helenistik, Genç Roma, Erken Bizans dönemlerine ait antik eserler ve yerleşim yerlerine rastlanıldı. Ekip, çalışmalarına önümüzdeki günlerde yeniden başlayacak.Yukarı

   
   

“Çadırhöyük Kazıları”

   
   

Yozgat’ın Sorgun İlçesi Peyniryemez köyü yakınlarındaki Çadırhöyük’te bugüne kadar sürdürülen kazı çalışmalarında da önemli eserlere rastlanıldı.

MÖ 5 bin yıllarından başlayarak 5 ayrı medeniyetin yaşadığı belirtilen bölgede sürdürülen kazılara ABD’nin Chicago Üniversitesinden Prof. Ronald Gorny başkanlık ediyor. Bu yılki çalışmalarına önümüzdeki günlerde başlayacak olan ekip, bugüne kadar yaptığı araştırma ve kazılarda Kalkolitik, Tunç, Hitit, Helenistik ve Üst Bizans olmak üzere 5 ayrı döneme ait tarihi kalıntı ve eserler buldu. Yukarı

   
   

Malatya Aslantepe Kazıları

   
   

Malatya Kültür ve Turizm Müdürü Derviş Özbay, dünyanın en eski yerleşim yerlerinden Aslantepe Höyüğü’nün açık hava müzesi olacağını bildirdi. Höyükteki kazıların 1938 yılına dayandığını belirten Özbay, şunları söyledi:

“Höyüğün tarihi MÖ 5 bin 500 yıllarına dayanıyor. Kazılarda yalnız milattan önce 3 bin 500 yıllarına kadar inilebildi. Aslantepe’deki kazıların 3’te biri dahi tamamlanmadı, kazılar 20 yıl daha sürer. Höyükte kalkolitik döneme ait bir saray var. Kazılar bu saray etrafında şekilleniyor. Bu saray dünyanın en eski saraylarından biri.”Yukarı

   
   

Aslantepe Höyüğü

   
   

Malatya’nın Orduzu beldesinde bulunan Aslantepe Höyüğü’nde ilk kazı çalışmaları, 1938’de Fransızlar tarafından başlatıldı. 1961’den itibaren ise İtalyanlar devam ettirdi.

 

Prof. Dr. Frangipane’nin başkanlığını yaptığı kazılarda, aralarında saray ve kral mezarının da bulunduğu çok sayıda tarihi eser ortaya çıkarıldı. Kral mezarı Malatya Müzesi’nde sergileniyor.

 

Aslantepe Höyüğü’nde gün yüzüne çıkarılan sarayda, yazının olmadığı dönemde mühür kullanıldığı belirtiliyor.Yukarı

   
   

Doğu Anadolu Bölgesi

   
   

Doğu Anadolu Bölgesi’nde bu yıl Erzurum, ve Kars’ta arkeolojik kazı çalışması yapılacak. Erzincan’ın Altıntepe bölgesindeki kazı çalışmaları ise ağustos ayı başında sona erdi. Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Karaosmanoğlu’nun sorumluluğunda yürütülen kazı çalışmalarında Urartu dönemine ait iç kaledeki kabul salonu yapıları ortaya çıkarıldı. Kazıda ayrıca yaklaşık 2 bin 700 yıllık kanalizasyon yapısı ile bu döneme ait ilk ve tek örnek mimari buluntu olarak lavabo, alaturka tuvalet, banyo ve çağ taşı bulundu. Beş yıl önce başlanan kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan Bizans dönemine ait yapılar da koruma altına alındı.Yukarı

   
   

Erzurum Kalesi

   
   

Erzurum Kalesi’nde 2005 yılında başlanan kazı çalışmalarına bu yıl da devam edilecek. Önümüzdeki günlerde başlaması planlanan kazı çalışmalarında geçen yıl ortaya çıkarılan düzgün kesme taşlarla yapılan ve yüzeyden birkaç metre derinde bulunan tarihi mekanların tamamen açığa çıkarılması planlanıyor.Yukarı

   
   

Kars

   
   

Anı Ören Yeri

   
   

Kars’a bağlı Ocaklı köyü sınırları içerisinde yer alan ve Türkiye-Ermenistan sınırını çizen Arpaçay Nehri üzerindeki tepede kurulu Anı Ören Yeri’nde de bu yıl kazı çalışması yapılacak.

 

Doğu Anadolu Bölgesi’nin en önemli tarihi mekanlarında olan ve içinde 10 kilise, 1 köprü ile çok sayıda bina kalıntısı temellerinin bulunduğu ören yerinde yapılacak kazıda yeni tarihi bulgular ortaya çıkarılması planlanıyor. Yukarı

   
   

Van

   
   

Uyarlıkların beşiği Anadolu’daki en önemli kazı merkezlerinden birisi de Van. Van’da Urartu döneminde yapılan Ayanis ve Anzaf kaleleri, yıllardır süren kazı çalışmalarıyla tarihe ışık tutuyor.

 

Van’a 50 kilometre uzaklıkta bulunan Ayanis köyündeki kalede 1989 yılından bu yana kazı çalışması yürüten Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Altan Çilingiroğlu, bu yılki çalışmalara 6’sı Amerika ve Almanya’dan gelen 25 kişilik ekiple başladıklarını belirtti.

 

18 yıllık dönemde kalenin yüzde 20’lik bölümünün kazıldığını bildiren Çilingiroğlu, 2 yıl öncesine kadar çalışma yürüttükleri tapınak alanında tanrılara sunulan adak eşyalarına rastladıklarını söyledi. Bu yılki kazılarda bulunan 7 damga mühürün Urartu Krallığı’nın yapısına ilişkin bilgi verdiğini de ifade eden Çilingiroğlu, “Biz şimdiye kadar Urartu Krallığı’nın mutlak egemen olduğunu, bütün arazilere sahip olduğunu, halkın kendine ait özel mülkünün bulunmadığını düşünürdük, ancak bu mühürlerin varlığı, Urartu halkının da kendilerine ait özel mülkiyetinin bulunduğuna işaret ediyor” dedi.

 

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eski Çağ Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oktay Belli, Yukarı Anzaf Kalesi’nde üç hafta önce başlayan çalışmalarda, Tanrı Haldi’ye ait tapınağın kuzeyindeki saray yapısını ortaya çıkardıklarını belirtti. Şu andaki saray yapısının Urartu Krallığı’nda en erken döneme ait yapılar olduğunu ifade eden Belli, ortaya çıkan çivi yazısı sütun kaidelerinde, “Tanrı Haldi’nin gücü sayesinde İşpuni oğlu Menua çok güçlü bir saray yaptırdı” ifadesinin yer aldığını bildirdi.

 

17 yıldır devam eden çalışmalarda Anzaf kalesinin sadece yüzde 35’lik bölümünün kazıldığını anlatan Belli, şöyle konuştu:

“Bu yapı, Doğu Anadolu’da Kafkasya’da ve Kuzey Batı İran’da yer alan Urartu kalelerinin en büyüğünü oluşturuyor. Bu bölgenin en büyük ekonomik yönetim merkezi Yukarı Anzaf Kalesi, 60 bin metrekarelik bir alana yayılmıştır. Bu kaledeki kazılar, Urartu Krallığı’nın erken dönem mimarisini aydınlatıyor.” Yukarı

   
   

Ağrı

   
   

İshakpaşa Mezarliğında Kurtarma Kazısı

   
   

Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesindeki İshakpaşa Sarayı’nın güneyinde bulunan ve sarayda yaşayanlara ait mezarlık bölümünde kurtarma kazılarına başlandı.

 

Ağrı Dağı Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Yusuf Çetin, çalışmanın Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Erzurum Müzesi ve Ağrı Kültür Müdürlüğü işbirliğiyle başlatıldığını söyledi.

 

İshakpaşa Sarayı’na ait mezarlıkta kurtarma kazısına ihtiyaç duyulduğunu belirten Çetin, “Mezarlık çok kötü durumdaydı. Bu çalışmayla mezarlığın genel dokusunu ortaya çıkarmayı amaçlıyoruz” dedi.

 

Çalışmalar sırasında, mezarlığın çevre duvarı ile mezarların baş ve ayak uçlarının ortaya çıkarılacağını anlatan Çetin, “Bu bölümleri toprak altından çıkararak görünür bir duruma getireceğiz. Daha sonra restorasyon çalışması başlatılacak. Kazı ve restorasyon çalışmalarının ardından bu bölüm, sarayın bir parçası olarak turizme kazandırılacak” diye konuştu.

 

Çetin, 37 kişilik bir ekiple yürütülen çalışmaların 1 ay süreceğini bildirdi. Yukarı

 

   
   

Bursa

   
   

Antik Roma Tiyatrosu

   
   

Bursa’nın İznik ilçesinde, 20 bin kişilik kapasitesiyle Marmara Bölgesi’nin en görkemli arkeolojik kalıntılarından biri olan “Antik Roma Tiyatrosu”nda kazı çalışmalarına başlanması için Kültür ve Turizm Bakanlığından izin beklendiği bildirildi.

 

Kazı çalışmalarına başkanlık eden Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bedri Yalman, “Nikaia Antik Kenti” sınırları içinde yer alan tiyatronun, Roma İmparatoru Trajanus tarafından MS 2. yüzyılda inşa edildiğini söyledi.

 

Tiyatroda, bu yıl kazı çalışmalarına başlamak için her şeyin programlandığını belirten Yalman, ancak Kültür ve Turizm Bakanlığından kazı için gerekli izinin henüz çıkmadığını kaydetti.

 

MS 8. yüzyılda İstanbul’u fethetmek için gelen Arap ordularının, Bizans ordusunun önemli bölümünün bulunduğu İznik’i almak için de kente saldırdığını ifade eden Yalman, “Bu saldırı sırasında Bizans ordusu, tiyatronun taşlarını yerlerinden sökerek kent surlarını güçlendirmek için kullanmış. Tiyatronun birçok parçası günümüzde surlarda gözüküyor. Temeller üzerindeki mimari parçaları teker teker surlarda tespit ediyoruz” diye konuştu.Yukarı

   
   

Balıkesir

   
   

“Daskyleion Antik Kenti”

   
   

Balıkesir’in Bandırma ilçesine bağlı Ergili köyü yakınlarındaki Hisartepe’de bulunan “Daskyleion Antik Kenti”ndeki kazılar sürüyor.

 

Kazı ekibi başkanı Prof. Dr. Tomris Bakır, bu yıl 25 Temmuzda başladıkları kazıların eylül ayı sonunda tamamlanmasını beklediklerini söyledi.

 

Son beş yıldır kazıları yürüttükleri, “Pers Sarayı” temellerinin bulunduğu bölgede çalışmalara devam edeceklerini belirten Bakır, yine bu sarayın dinsel merkezi yöresindeki kazı çalışmalarını da sürdürmeyi planladıklarını kaydetti.

 

Bu yıl ilk kez Persler’in yönetim merkezi olan Hisartepe’nin kuzeydoğusu ile alt bölümünde yer alan ana kent bölgesinde de kazı gerçekleştireceklerini dile getiren Bakır, bu bölgede, görkemli bir kent kapısı bulmayı umut ettiklerini anlattı.

 

Bu yılki kazı ekibinde, Ege, Muğla, Çukurova ve Mersin üniversitelerinden arkeolog, öğretim üyesi ve öğrenci olmak üzere 15 kişinin bulunduğunu belirten Bakır, kazılarda görevli işçilerle birlikte 56 kişilik bir grup oluşturduklarını bildirdi.

 

Bir ören yerinin, arkeolojik turizme açılmasının çok büyük zaman ve harcama gerektirdiğini ifade eden Bakır, Daskyleion kazılarının da en az 100-150 yıl süreceğini kaydetti.

 

Türkiye’de şu anda 270 yerde arkeolojik kazı yapıldığını belirten Bakır, “Bu kazılarda, ören yerlerinin arkeolojik turizme açılması için yalnız işçi paraları yetmiyor. Bu kazıların, mutlaka sponsorlarca desteklenmesi gerekiyor. Yoksa bu ödenek ve paralarla, ören yerlerinin arkeolojik turizme açılması uzun süre alır” dedi. Yukarı

   
   

‘‘Kyzikos Antik Kenti’’ Kazıları

   
   

Balıkesir’in Erdek ilçesi yakınlarında bulunan “Kyzikos Antik Kenti”nde yer alan ve “Dünyanın 8. harikası” olarak nitelendirilen “Hadrianus Tapınağı”nda kazı çalışmalarına devam ediliyor. Antik kentteki arkeolojik kazıları yürüten ekibin başkanı Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nurettin Koçhan, 6 Temmuzda başladıkları bu yılki kazı çalışmaların, ağustos ayının ilk haftasında sona erdiğini belirtti. Yukarı

   
   

Kütahya

   
   

 “Seyitömer Höyüğü

   
   

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Arkeoloji Bölümünce, Seyitömer Termik Santrali’ne ait kömür havzasındaki höyükte yürütülen kazı çalışmalarına devam ediliyor.

 

DPÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Ahmet Nejat Bilgen, höyükte geçen yıl başlatılan kazı çalışmalarının bu yıl 100 kişilik ekiple sürdürüldüğünü bildirdi. Kazılarda seramik kalıplar bulunduğunu ifade eden Bilgen, bunun yanı sıra Hitit uygarlığına ait demir atölyeleri ve demir cüruflara rastladıklarını kaydetti.Yukarı

 

   
   

Konya

   
   

Çatalhöyük kazısı

   
   

Konya’nın Çumra ilçesi yakınlarındaki Çatalhöyük kazısı, ilk olarak 1960 yılında James Mellaart tarafından yapıldı.

 

Uzun bir süre ara verilen kazılara, 1993 yılında yeniden başlandı. Türkiye ve dünyanın önemli arkeolojik sitelerinden biri haline gelen Çatalhöyük’te bugüne kadar gerçekleştirilen kazılarda uygarlık tarihinin ilklerine ulaşıldı.

 

İlk kumaş, ilk ayna, ilk tahta kaseler, ilk tarım ve hayvancılık, ilk binaların bulunduğu kazılar halen sürüyor ve yaklaşık 150 kişilik bir ekip çalışıyor.

 

Çatalhöyük, 9 bin yıllık geçmişi insanlık tarihiyle ilgili çok sayıda gizemi de barındırıyor. Dünyanın en eski yerleşim birimleri arasında gösterilen Çatalhöyük, ilk ev mimarisi ve ilk kutsal yapılara ait özgün buluntular ile yazının bulunmasından önceki insanlık tarihine ışık tutan merkezlerin başında geliyor. Yukarı

   
   

Çatalhöyük duvar resimleri gün yüzüne çıkıyor

   
   

Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin deposundaki 96 Çatalhöyük duvar resmi, nükleer tekniklerle analiz edilerek teşhirdeki yerini alacak.

Çalışmanın ilk aşamasında, resimler üzerinde iki çeşit kırmızı boya olduğu ortaya çıktı. Analizle, o dönemin teknolojisi ve sosyal yaşamının da daha fazla aydınlanabileceği bildirildi...

Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, insanoğlunun ilk toplu yerleşime geçtiği, hayvanları evcilleştirilip tarım yaptığı Çatalhöyük’ün en ilginç buluntularından olan ve dönem hakkında önemli bilgiler sunan duvar resimlerinden 14’ü Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde teşhir ediliyor.

 

Ancak, malzeme analizi yapılmadığı ve bu nedenle restorasyon ve konservasyonu tamamlanamadığı için depolarda korunan 96 eşşiz resim, Anadolu Medeniyetleri Müzesi ile Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Sarayköy Nükleer Enerji Araştırma ve Eğitim Merkezi uzmanlarının ortak çalışması ile müze salonlarında yerini alacak.

 

Üç yıl sürecek çalışma kapsamında, nükleer tekniklerle, 96 duvar resminin malzeme analizi yapılacak. Analiz sonuçlarına göre, eserlerin restorasyon ve konservasyon işlemleri gerçekleştirilecek.

 

Anadolu Medeniyetleri Müzesi Müdürü Hikmet Denizli de nükleer analizler sonucunda, resimler yapılırken hangi boya ile aletlerin kullanıldığının ortaya çıkarılacağını ve eserlerin buna uygun olarak restore edilebileceğini söyledi.

 

TAEK Sarayköy Nükleer Enerji Araştırma ve Eğitim Merkezi’nden Dr. Abdullah Zararsız ise nükleer tekniklerle, malzemeye hasar vermeden tarihi eser üzerinde inceleme yapabildiklerini, analizlerle, bir çömleğin hangi yöreden çıktığı, oradaki toplumun kimlerle ticaret yaptığı gibi bilgiler elde edilebildiğini anlattı.

 

Bakanlık ile protokol imzaladıklarını belirten Zararsız, Türkiye’deki tüm müzelere katkı verebileceklerini dile getirdi.

 

TAEK’in davetlisi olarak çalışmayla ilgili Türkiye’ye gelen Yunanistan Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi görevlisi Nükleer Fizikçi Dr. Andreas Karydas da eserler üzerinde incelemeler yaptı. Çatalhöyük duvar resimlerini daha önce görmediğini belirten Karydas, o zamanki tekniklerden çok etkilendiğini bildirdi.

 

Karydas, konuyla ilgili Yunanistan’da benzer çalışmalar yaptığını belirterek, “Türkiye ve Yunanistan’da zengin kültürel varlıklar olduğu için konservasyon ve malzeme analizinde, nükleer tekniklerin kullanılması gerekiyor. Nükleer teknik, tarihi miras için en uygun teknik, karakteri iyi analiz etme konusunda optimum düzeyde uyum sağlıyor ve malzemenin tahrip olmasını engelliyor” dedi.

 

Bu tekniğin kültür varlıklarının incelenmesinde kullanılmasının giderek arttığına dikkat çeken Karydas, projede de kısa zamanda önemli sonuçlar elde ettiklerini, TAEK ile bakanlık arasında güçlü bir iş birliği olduğunu gördüğünü söyledi.

 

Müze Uzmanı Latif Özen ise 1960-63 yılları arasında yapılan kazılarda ortaya çıkan resimlerin çok önemli olduğunu, çünkü daha sonraki kazılarda bu kadar özel resimlere rastlanmadığını anlattı.

 

Çalışmanın daha başlangıcında olunmasına rağmen, duvar resimleri üzerindeki kırmızı boyanın, “demir bazlı” ve “civa bazlı” olmak üzere iki çeşit olduğu ortaya çıktı. Daha önce sadece kırmızı boyanın “demir bazlı” olanı biliniyordu.

 

Dr. Karydas konu ile ilgili olarak, çalışmayı yaparken Yunanistan’daki arkadaşının kendisini aradığını, tesadüfen aynı anda oradaki duvar resimlerinde de civa bazlı kırmızı boya bulunduğunu haber aldığını söyledi. Karydas, çalışmayla uzun dönemde yeni bulgular ortaya çıkacağını belirtti.

 

Bazı boyaların her yerde, bazılarının ise sadece bir bölgede yapılabileceğini ifade eden müze uzmanları da duvar resimleri çözümlendikçe, kültürler arasında ticaretin yaygın olup olmadığı, o dönem ki teknoloji, insanların sosyal yaşamı, iletişimi ve etkileşimi gibi bulgulara da rastlanabileceğini anlattılar.

 

Başkanlığını Müze Müdürü Hikmet Denizli’nin yaptığı projede, Dr. Zararsız ve Dr. Erdal Tan, Dr. Karydas, müze personeli ve Çatalhöyük Kazısı Konservatörü Duygu Çamurcuoğlu Cleere yer alıyor.

 

Çatalhöyük Duvar Resimleri

Çatalhöyük’te, 1961-1965 yılları arasındaki kazılarda, 13 yapı katı açığa çıkarıldı. En erken yerleşim katının Milattan Önce 5 bin 500 yıllarına ait olduğu höyükte, ilk yerleşme, ilk ev mimarisi ve ilk kutsal yapılara ait özgün buluntular yer alıyor. Çatalhöyük, insanlık tarihine ışık tutan bir merkez olarak görülüyor.

 

İlk Çağ insanının mağara duvarlarına yaptığı resimlerin devamı niteliğinde olan Çatalhöyük’te duvar resimlerinde av ve evle ilgili sahneler ile kuş motifleri ve geometrik desenler bulunuyor. Ayrıca, duvarlara, ölü gömme adetlerinin de resmedildiği gözleniyor.Yukarı

   
   

Aksaray’daki Kazılar

   
   

Acemhöyük Kazıları

   
   

Aksaray’da 1962’de başlayan Acemhöyük’teki kazı, Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Aliye Öztan tarafından yürütülüyor.

 

Akkad ve Hitit yazıtlarında adı geçen Hatti kenti Puruşanda’yı ortaya çıkarmak amacıyla sürdürülen kazılarda Asur ticaret kolonilerine ilişkin 4 yapı saptandı.

 

Bu katlarda Sarıkaya Sarayı, Hatipler Sarayı, evler, damga ve silindir mühürler, çeşitli bezeme ve biçimlerde çanak çömlek, kumaş izleri ve boncuklar, altın süs eşyası, fildişi yapıtlar ve oyun tahtası gibi buluntular ortaya çıkarıldı.

Yukarı

   
   

Aşıklıhöyük Kazıları

   
   

1989 yılında başlayan ve İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ufuk Esin başkanlığındaki ilk etabı 2002 yılına kadar süren Aşıklıhöyük kazılarında, neolotik köy yerleşmesi ortaya çıkarıldı. Yukarı

 

   
   

İlk Beyin Ameliyatı

   
   

İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mihriban Özbaşaran başkanlığında 2006 yılında yeniden başlayan kazılarda 10 bin yıl öncesine dayanan ilk beyin ameliyatı izlerinin rastlandığı bir kadın kafatası saptandı.

 

Orta Kalkolitik Çağ’a (MÖ 5200 - 4750) tarihlenen Güvercin Kayası’ndaki kazılarda da tahıl siloları, depolama ünitelerinde tahıl peteklerine rastlandı.

 

Stilize ya da natüralistik üslupta hayvan yüzü betimlemelerinin, evcil ve yabani hayvanların günlük ve tinsel yaşamdaki önemini vurguladığı belirtiliyor. Ayrıca, kilden üretilmiş insan ve hayvan heykelcikleri de dinsel yaşamla ilgili diğer önemli bulgular olarak öne çıkıyor.

 

İstanbul Üniversitesinden Prof. Dr. Sevil Gülçur başkanlığında yürütülen kazılar sürüyor.Yukarı

   
   

Antalya’daki Arkeolojik Kazılar

   
   

Antalya’da bu yıl Xanthos, Patara, Rhodiapolis, Perge, Karain, Olympos’ta kazı çalışmaları yapıldı. Bu kazılardan Xanthos tamamlanırken, diğer alanlardaki kazıların ise Eylül ayı sonuna doğru tamamlanacağı bildirildi. Yukarı

   
   

Xanthos

   
   

Kaş ilçesine bağlı Kınık beldesindeki Xanthos Antik Kenti’nde Fransa’daki Bordeaux Üniversitesi’nden gelen 25 kişilik ekip ve Türk öğrencilerin katılımıyla 26 Haziranda başlayan kazıların bu yılki bölümü tamamlandı.

 

Bordeaux Üniversitesi’nden Prof. Dr. Jacgues Des Courtils başkanlığında yürütülen kazılarda bu yıl şehir içindeki sondaj kazılarının yapıldığı bildirildi.

 

Kazı Başkanı Courtils, bu yılki kazılarda 5. yüzyıla ait mozaiklerin ortaya çıkarıldığını, mozaikleri korumak için üzerini kumla kapattıklarını anlattı. Yukarı

   
   

Patara

   
   

Likya Uygarlığı’nın başkenti olan Patara kentinde, Akdeniz Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Fahri Işık başkanlığında yürütülen kazılar 20’nci yılını doldurdu. 70 kişilik bilim ekibi ve 29 işçinin çalıştığı kazılara bu yıl, Akdeniz Üniversitesi’nin yanı sıra, Anadolu Üniversitesi, Almanya’nın Hannover Teknik Üniversitesi ve Magdeburg Teknik Yüksekokulundan bilim adamları katıldı.

 

Antik kentte, tepe düzlüğü, liman hamamı, meclis binası, tiyatro, Doğu Roma hamamı ve çömlek işçiliği bölümlerinde kazı çalışmalarının yürütüldüğü bildirildi.

 

Akdeniz Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gül Işın, bu yılki kazıların çok geniş bir alanda devam ettiğini ifade etti.

 

Patara’nın büyük bir uygarlığa başkentlik yaptığını, dünyanın ilk anayasasının burada yazıldığını, dünyada Noel Baba olarak tanınan Aziz Nicolaus’un da burada doğduğunu belirten Işın, “Kazılar her yönüyle memnuniyet verici. Kazılarda yeni ortaya çıkarılan buluntular, bilime ve tarihe ışık tutuyor” dedi.

 

Kazıların bu yılki bölümünün 19 Eylülde sona ereceği bildirildi.Yukarı

   
   

Rhodiapolis Antik Kenti

   
   

Kumluca ilçesindeki Rhodiapolis Antik Kenti’nde yürütülen kazı çalışmalarının önümüzdeki birkaç gün içinde tamamlanacağı bildirildi.

 

Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nevzat Çevik, bu yıl ağırlıklı olarak kentte yaşayan ve tarihin ilk hayırseveri olduğu belirtilen Opramoas’a ait mezarın günışığına çıkarıldığını söyledi.

 

Çevik, “Bu antik kentin önemini artıran Rhodiapolis Antik Kenti’nin kurucusu Opramoas, dünyada bilinen en büyük hayırsever insandır. Bu nedenle buranın tarihi ve kültürel önemi bir kat daha artmaktadır” dedi.

 

Rhodiapolis’teki kazıların Antalya’nın en yeni kazısı olduğunu vurgulayan Çevik, burada günışığına çıkacak her eserin ülkeye büyük katkı sağlayacağına dikkati çekti.Yukarı

   
   

Perge

   
   

Antalya’nın 18 kilometre doğusunda, Aksu beldesi yakınlarındaki Perge Antik Kenti’ndeki kazıların bu yılki bölümü 1 Ağustosta başladı.

 

Kazı çalışmalarına başkanlık eden Prof. Dr. Haluk Abbasoğlu, 32 kişilik bilim ekibinin görev yaptığı kazılarda bu sezon sütunlu cadde, antik mezarlık, güney hamamı ve mozaikler üzerinde çalışılacağını bildirdi.

 

Çalışmaların 20-25 Eylülde tamamlanmasını hedeflediklerini belirten Abbasoğlu, “Perge Antik Kenti’ndeki kazı çalışmaları 1946 yılında başladı. Perge, klasik arkeoloji alanında Türkiye’nin en uzun soluklu kazısıdır” dedi.

 

Kilikya - Pisidia ticaret yolunun üstünde yer aldığı için önemli bir Pamphylia şehri olan Perge’nin kuruluşu milattan önce 7. yüzyıla dayanıyor. Hristiyanlar için önemli bir kent olan Perge’de tiyatro, stadyum, sütunlu cadde, agoradan oluşan şehir kalıntıları bulunuyor.Yukarı

   
   

Karain

   
   

Antalya’nın 27 kilometre kuzeybatısındaki Karain Mağarasındaki kazılar ise Prof. Dr. Işın Yalçınkaya başkanlığında yürütülüyor.

 

Temmuz ayının son haftasında başlanan kazı çalışmalarının bu ayın sonuna kadar devam edeceği bildirildi.

 

Antalya’nın Kumluca ilçesi sınırları içinde bulunan Olympos Antik Kenti’ndeki kazılar ise 13 Temmuzda başladı.

 

Kazı Başkanı Doç. Dr. Yelda Olcay Uçkan, 2000 yılında başlanan kazıların bu yılki bölümünde belgeleme, röleve ve sondaj çalışmalarının yapıldığını bildirdi.

 

Kazı çalışmalarının 24 Ağustosa kadar devam edeceğini belirten Uçkan, 25 kişilik ekibin, kazı alanındaki güvenlik sorunu nedeniyle sistematik kazıya geçemediğini vurguladı.

 

Olympos Antik Kenti’nin içinde bulunduğu Yazır köyünde tatil yapan kişilerin denize ulaşmak için antik kentten geçtiğine dikkati çeken Uçkan, antik kentin denetimsiz durumda olduğunu vurguladı.Yukarı

   
   

Isparta’daki kazı çalışmaları

 

   
   

Isparta’daki kazı çalışmaları Yalvaç ilçesindeki Pisidia Antiocheia Antik Kenti’nde yürütülüyor. Isparta Kültür ve Turizm Müdürü Abdullah Kılıç, antik kentteki kazıların Roma Hamamı olarak bilinen bölgede sürdüğünü, bakanlık tarafından gönderilen 600 bin YTL ödenekle ortaya çıkan eserin restorasyon çalışmasının yapılacağını bildirdi.

 

Yalvaç ilçe merkezine bir kilometre mesafede bulunan Pisidia Antiocheia Antik Kentinde bulunan kilise, Hristiyanlarca önemli sayılıyor.

 

MS 46 yılında Aziz Paul ve Barnabas’ın bu kilisenin yerinde bulunan Sinagog’da Hristiyanlığı yaymak için ilk vaazlarını verdikleri, daha sonra aynı yere Aziz Paul adına bir kilise yapıldığı belirtiliyor.

 

Pisidia Antiocheia Antik Kenti’nde bugün sadece temelleri bulunan kilisenin, Hristiyanlar’ın yaptığı ilk kilise olduğu bildiriliyor.Yukarı

   
   

Burdur

   
   

Tarihten günümüze birçok medeniyete ev sahipliği yapan Burdur’da yürütülen kazılar, 10 milyon yıl öncesine ışık tutuyor.

 

Dünyanın en büyük kazı merkezlerinden sayılan ve 17 yıldır Belçikalı Prof. Dr. Marc Waelkens başkanlığında yürütülen Sagalassos Antik Kenti kazıları, Burdur Müzesi’nin tarihi eser kaynağı... Kazı İkinci Başkanı Belçika Leuven Katolik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Jeroen Poblome, Sagalassos Antik Kenti’nin milattan sonra 13’üncü yüzyıla kadar bölgenin en önemli yerleşim birimlerinden olduğunu, kentin yaşanan büyük bir afetle üzerinin toprak ve çamurla kapandığını söyledi.

 

Antik kentteki kazıları bir okula dönüştürerek Avrupa’nın her yerinden arkeologların staj gördükleri bir bölge haline getirdiklerini belirten Poblome, kazı çalışmalarının 17’nci yılına girildiğine dikkati çekti.

 

Sagalassos Antik Kenti’nde yürütülen kazılarda günümüze ışık tutacak birçok delile ulaştıklarını anlatan Poblome, “Sagalassos’tan Mısır’a kiremit ürünleri ihraç ettiklerini, yiyecek olarak başta üzüm olmak üzere zeytin, buğday, çetimek, ceviz gibi ürünleri tükettiklerini belirledik” dedi.

 

İlk Sagalassos olarak anılan Düzentepe mevkisindeki kazılara da başlandığını belirten Poblome, MÖ 8. yüzyılda kurulduğu sanılan kentin Sagalassos’tan daha büyük olduğunun tahmin edildiğini vurguladı.

 

Poblome, bu yılki kazılarda 80’i yabancı uyruklu öğrenci olmak üzere 156 kişinin görev yaptığını, kazı çalışmalarının Roma hamamı, konser salonu, et ve balık pazarı, yamaç evleri, Antoninler Ceşmesi, onursal anıt, aşağı ve yukarı agora ile Apollo Klarios Tapınağı’nda sürdüğünü ifade etti. Yukarı

   
   

Filin Atası Mastadon

   
   

Burdur’da yapılan diğer kazı çalışması ise Kemer ilçesine bağlı Elmacık köyünde yürütülüyor. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Burdur Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Nurfettin Yıldırım ve öğrencilerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün katkılarıyla yaptıkları kazılarda, 10 milyon yıl önce yaşamış ve filin atası olarak bilinen mastadona ait kemikler bulundu.

 

Kazı çalışmalarını yürüten Nurfettin Yıldırım, bölgede çok sayıda hayvana ait fosile rastlandığını ifade etti.

 

Mastadon türüne ait kemiklerin geçen yıl yürütülen kazılarda bulunduğunu anlatan Yıldırım, şöyle konuştu:

“Kuzey Amerika’da, Çin’de 450 bin yıl öncesine ait mastadon fosilleri bulunmuş. Bizimkisi verilen ölçülere göre onlardan büyük. Bunların yanında bilimsel acıdan büyük önem taşıyan parçalar da bulduk. Bunlar özellikle kuş türlerine ait. Bu yılki 4 haftalık kazı dönemimizin büyük bölümünü bu çalışmalarla geçirdik. Ayrıca atların atası olan hipparionlar çok fazla. Onlara ait çok sayıda diş örnekleri, kemik parçaları buluyoruz. Bunun yanında yırtıcıların atalarına da rastlıyoruz.” Yukarı

   
   

Kayseri-Sivas

   
   

Kültepe’de Kazılar 59 Yıldır Sürüyor

   
   

Anadolu’da yaklaşık 150 yıl önce başlayan kazılar tüm hızıyla sürerken, bazı bölgelerdeki kazılar da bölgeye damgasını vurdu.

 

Kayseri-Sivas kara yolunun 20. kilometresinde bulunan Kültepe Ören Yeri’nde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yürütülen kazı çalışmaları 59 yıldan beri devam ediyor.

 

Ankara Üniversitesinden Prof. Dr. Kutlu Emre ve Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu başkanlığındaki ekip tarafından yürütülen kazıların bu yılki bölümünün eylül ayı sonuna kadar sürmesi planlanıyor. Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, bu yılki kazılara yurt içi ve dışından çok sayıda bilim adamının katılacağını söyledi.

 

Kültepe’nin, Kayseri’nin 21 kilometre kuzey doğusunda bulunduğunu ifade eden Kulakoğlu, “Kültepe, Kaniş Krallığı’nın merkezi ve Anadolu’daki Asur Ticaret Kolonileri sisteminin baş şehridir. Şimdiye kadar Kültepe kazı merkezindeki Kaniş ve Karum alanlarında 25 bin yazılı tablet ve 50 bine yakın arkeolojik eser gün yüzüne çıkarıldı” dedi.

 

Çıkarılan eserlerin Kayseri’de sergileneceği müzenin bulunmadığını belirten Kulakoğlu, “Yeni bir müze yapılması konusunda Kayseri Büyükşehir Belediyesi ciddi bir arkeoloji müzesi projesi üzerinde duruyor. Umuyorum ki kısa bir gelecekte, Kültepe’de çıkartılan eserler artık Kayseri’de rahatlıkla sergilenebilecek” dedi.Yukarı

   
   

Nevşehir

   
   

Sobesos’ta 100’den Fazla Mezar Bulundu

   
   

Nevşehir’in Ürgüp ilçesine bağlı Şahinefendi köyündeki Sobesos Antik Kenti’nde yazın başlayan kazıların eylül ayında sona ereceği, kazıların 20 kişilik bir ekiple yürütüldüğü bildirildi.

 

4. yüzyıl Roma dönemine ait Sobesos Antik Kenti’nde bugüne dek yapılan kazılarda çeşitli kalıntılar ortaya çıkarıldığı, ancak son dönemlerde herhangi bir kalıntıya rastlanmadığı belirtildi.

 

Sobesos Antik Kenti’nde bugüne kadar yapılan kazılarda geç Roma dönemine ait mozaikli bir toplantı salonu, bir hamam, iki adet erken Bizans dönemine ait şapel ve 100’ü aşkın mezar bulunduğu kaydedildi. Yukarı

   
   

Niğde’de 6 Merkezde Kazı Çalışmaları Devam Ediyor

   
   

Tarihi ve turistik değerler açısından Türkiye’nin en zengin illerinden birisi olan Niğde’nin 6 yerleşim biriminde, 2’si Bakanlar Kurulu kararı ile olmak üzere toplam 6 merkezde arkeolojik kazı çalışması yürütülüyor.

 

Niğde’de sürdürülen 6 merkezdeki kazı çalışması ve kazıyı yapan ekipler şöyle:

  • 600 bin yıl öncesine kadar giden Kaletepe, Opsidiyon volkanik cam atölyesi kazısı Niğde Müzesi başkanlığında İstanbul Üniversitesinden Prof. Dr. Nur Balkan Atlı’nın bilimsel danışmanlığında sürdürülüyor.
  • Yaklaşık 8 bin yıl öncesine ait olan Bor ilçesine bağlı Bahçeli beldesindeki Köşk Höyük kazısı Niğde Müzesi başkanlığında Ankara Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Aliye Öztan’ın bilimsel danışmanlığında sürdürülüyor.
  • 7 bin yıl öncesine ait Çiftlik ilçesindeki Tepecik Höyük kazısı Niğde Müzesi başkanlığında İstanbul Üniversitesinden Doç. Dr. Erhan Balıkçı’nın bilimsel danışmanlığında yürütülüyor.
  • Ulukışla ilçesine bağlı Porsuk köyü sınırlarında yer alan Zeyve’de (Porsuk Höyük) yaklaşık 3 bin 200 yıl öncesini araştıran kazı, Bakanlar Kurulu Kararıyla Fransız bilim adamı Prof. Dr. Dominuque Beer başkanlığında sürdürülüyor.
  • Bor ilçesine bağlı Kemerhisar beldesinde İtalya’nın Podova Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Guido Rosoda başkanlığında yürütülen Tyana Antik Kenti kazısı yaklaşık 2 bin yıl önceye dayanan kalıntıları araştırıyor.
  • Merkez ilçeye bağlı Aktaş beldesi yakınlarında yaklaşık 1500 yıl öncesine ait Andaval Kilisesi kazısı ve restorasyon çalışması Niğde Müzesi Müdürlüğü başkanlığında Hacettepe Üniversitesi öğretim üyelerinden Sacit Pekak’ın bilimsel danışmanlığında yürütülüyor.Yukarı
   
   

Aydın

   
   

Tralleis Antik Kenti Kazıları

   
   

Aydın’da Tralles ve Nysa Antik kentinde kazı çalışmaları sürüyor.

 

Bugünkü Aydın il sınırları içinde olan Tralleis Antik Kenti, Argoslular ve barbar Trakyalı Tralleislilerce kurulmuş. İÖ 334’te İskender tarafından alınmasından sonra, Hellenistik krallıklar arasında sık sık el değiştirmiş. Kent üzerinde bugün ayakta kalan tek yapı, Aydınlılarca ‘Üçgözler’ olarak adlandırılan MS II. yüzyılda yapılmış ‘gymnasiona’ ait kalıntı. Bunun dışında agora, tiyatro, stadion kentin diğer yapılarından.

 

1996 yılında Aydın Kültür Müdürlüğü, Aydın Belediyesi ve Adnan Menderes Üniversitesi iş birliği ile başlayan Tralleis Antik Kenti kazıları aralıksız sürüyor. Tralles Antik Kenti’nde askeri barınak, hamam ve çok sayıda eser ortaya çıkarıldı.

 

ADÜ Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Yaylalı, kazılarda tarihi bir tuvaletin geçen yıl gün yüzüne çıkarıldığını, (U) oturma planlı antik tuvaletin, Efes’teki tuvaletten daha büyük olduğunu söyledi. Yukarı

   
   

Nysa Antik Kenti Kazıları

   
   

Antik Karia bölgesinin önemli bir kenti olan Nysa, Aydın-Denizli kara yolu üzerinde, Sultanhisar ilçesine 3 kilometre uzakta bulunuyor.

 

Kentteki ilk kazı çalışması 1907 yılında Alman arkeolog Walther Von Diest tarafından yapıldı.

 

Nysa Kalkındırma Derneği Başkanı Ercan Çerçioğlu, Kültür ve Turizm Bakanlığının 2007 yılında Türkiye’deki ilk üç proje içine aldığı Nysa’nın önümüzdeki yıllarda yerli ve yabancı turistler için bir cazibe merkezi olacağını belirtti.

 

Aydın’da Tralleis ve Nysa Antik kenti dışında Kuşadası Kadı Kalesi, Germencik ilçesine bağlı Ortaklar beldesinde bulunan Magnesia ve Tepecik Höyüğün de de kazı çalışmaları yürütülüyor.Yukarı

   
   

Şanlıurfa

   
   

Arkeolojik kazı sayısı bakamından Türkiye’nin en zengin kentlerinden biri olan Şanlıurfa’da, ilk arkeolojik kazı çalışmalarına 1964 yılında başlandı.

 

O tarihten bu yana çeşitli zamanlarda 35 kazı yapılırken, halen 9 yerde kazı çalışması yapılıyor. Müze Müdürlüğü başkanlığında Birecik ilçesinde Mezraa, Mezraa Teleilat, Akarçay, Akarçaytepe, Surtepe höyükleri, Şanlıurfa merkezde Haleplibahçe kazıları ile Kültür ve Turizm Bakanlığınca yürütülen Harran ilçesinde Harran höyüğü, merkez Konuklu köyünde Kazane höyüğü ve merkez Örencik köyünde Göbeklitepe kazıları halen devam ediyor.Yukarı

 

   
   

Dünyanın En Eski Tapınak Tepesi: Göbeklitepe

   
   

Şanlıurfa’nın 15 kilometre kuzey doğusundaki Örencik köyü yakınlarındaki Göbeklitepe’de 1963 yılında başlayan ve 1995 yılından itibaren Şanlıurfa Müzesi ve Berlin Alman Arkeoloji Enstitüsü iş birliğinde yapılan kazı çalışmaları, Berlin Alman Arkeoloji Enstitüsünden Prof. Dr. Klaus Schmidt başkanlığında devam ediyor.

 

Şimdiye kadar yapılan çalışmalarda, İ.Ö 11 bin 500 yıllık yabani hayvan figürlü “T” biçimli dikili taşların yanı sıra çapları 15 metreye varan daire ve dikdörtgen biçimli dünyanın en eski tapınak kalıntılarının bulunduğu kazı alanındaki jeofizik taramasında, Göbeklitepe’nin 11 bin yıl öncesinde avcı-toplayıcı insanlar tarafından oluşturulan ve dünyanın en eski tapınak merkezi olduğu anlaşılıyor.Yukarı

   
   

Haleplibahçe Mozaikleri

   
   

Tarihi kaynaklarda Edessa kenti olarak anılan Haleplibahçe semtinde yürütülen Haleplibahçe Projesi çalışmaları sırasında tesadüfen bulunan ve “Savaşcı Amazon Kraliçeleri” olarak tanımlanan mozaiklerin olduğu alanda, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün izniyle Şanlıurfa Müzesinde görevli arkeologlar nezaretinde çalışmalar yürütülüyor.

 

Mozaik üzerinde yapılan incelemede “tek göğüslü efsanevi savaşçılar” olarak da bilinen “Savaşçı Amazon Kraliçeleri”nin, av sahnesinin yanı sıra gülümseyen kız (Edessa Güzeli), keklik, aslan, “çocuk erosu” ve tabiat figürleri bulunuyor.Yukarı

   
   

Harran Höyük Kazıları

   
   

Harran ilçesinde 1983’te çalışmalara başlanan Harran Kazılarının Bilimsel Başkanlığını Dr. Nurettin Yardımcı tarafından yapılıyor. Kazılarda MÖ 600’lü yıllara ait Babil devleti döneminden kalma kalıntılar bulunmuştur.

 

İslami döneme ait buluntuların da yer aldığı höyükte, bugünkü atık su arıtma sisteminin benzeri, oturma odalarını ve değirmen sanayinin örneklerini görmek mümkün.Yukarı 

 

   
   

Mersin

   
   

Mersin’in Mezitli beldesindeki Soli Pompeipolis Antik Kenti’nde, 12 Temmuzda başlayan kazı çalışmalarının sürdüğü bildirildi.

 

9 Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Remzi Yağcı başkanlığındaki 37 kişilik ekip tarafından, bu yıl 9’uncusu gerçekleştirilen kazı çalışmaları, Sütunlu Cadde ve Soli Höyük olmak üzere iki ayrı noktada yürütülüyor.

 

Doç. Dr. Yağcı, Soli Höyük’te yapılan çalışmalarda, birçok buluntuya ulaştıklarını, fakat en önemlisinin Hitit katlarında buldukları “zaire küpü” olduğunu söyledi.

 

Küpün içinde ölçek kabı ve buğday kalıntıları elde ettiklerini belirten Yağcı, zaire kaplarının, olası bir kıtlığa karşı alınmış önlem olduğu yönünde değerlendirildiğini ifade etti.

 

Yağcı, kazı çalışmalarının 25 Ağustosa kadar sürdürüleceğini sözlerine ekledi.Yukarı

   
   

Yumuktepe arkeolojik kazıları

   
   

Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden olan ve “Soğuksutepe” adıyla da anılan Yumuktepe’de, sistemli arkeolojik kazılar, İngiliz John Garstang başkanlığında 1936-1937 yıllarında yapıldı. İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması nedeniyle ara verilen kazılara, 1946’da yeniden başlanıp 1947’de sonuçlandırıldı.

 

1993 yılında yeniden başlanan Yumuktepe arkeolojik kazıları o tarihten bu yana her yaz sürdürülüyor.

 

Bugüne kadarki kazılarda, Yumuktepe’de ilk yerleşimin Neolitik dönemde başladığı ve kesintisiz olarak Kalkolitik, Tunç, Hitit, Doğu Roma İmparatorluğu ve İslam dönemlerinde de devam ettiği ortaya çıktı.

 

Kazıların bu yılki bölümüne, İtalya’nın Lecce Üniversitesinden arkeoloji bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İsabella Caneva başkanlığında önümüzdeki haftalarda başlanacağı bildirildi.Yukarı

   
   

Hatay

   
   

Antakya-Reyhanlı kara yolu üzerinde bulunan ve 1936 yılından bu yana kazı yapılan Aççana Höyüğü’nden müzeye binlerce yeni eser kazandırıldığı bildirildi.

 

Chicago Üniversitesi Anadolu Sorumlusu ve Aççana Höyüğü Kazı Başkanı Prof. Dr. Kutlu Aslıhan Yener, 1936 yılından beri kazı çalışmaları devam eden Aççana’nın, “Mukish” bölgesinin başkenti olduğunu, bölgede milattan önce 2000-1300 yıllarına ait 17 şehir saptandığını kaydetti.

 

Yener, 7. ve 4. şehirlerde saray, tapınak ve içinde tabletler bulunan arşiv odaları ile heykeller ve birçok arkeoloji buluntunun müzeye kazandırıldığını, sarayın tablet arşivinde geleceğe ışık tutacak Hititçe, Hurrice ve Akadca yazılmış toplam 550 çivi yazılı belge bulunduğunu kaydetti.Yukarı

   
   

Adana

   
   

Adana Arkeoloji Müzesi Müdürü Kazım Tosun, Ceyhan ilçesine bağlı Sirkeli köyünün batısında yer alan Sirkeli Höyük’te Almanya’nın Tübingen Üniversitesinden Doç. Dr. Miroslav Novak başkanlığındaki 36 kişilik ekip tarafından önümüzdeki günlerde kazı gerçekleştirileceğini kaydetti.

 

Hitit Kralı Muvattalliş’in kabartmasının bulunduğu höyüğün, bölgedeki önemli tarihsel alanlardan birisi olduğunu kaydeden Tosun, höyüğün yakınında Roma dönemi nekropollerinin bulunduğunu, karşısında ise 12. yüzyılda Bizanslılar tarafından yaptırılan Yılankale’nin yer aldığını kaydetti.Yukarı

   
   

Trabzon

   
   

Trabzon’da Kızlar Manastırı ve Akçakale Kalesi, Bayburt’ta ise Bayburt Kalesi’nde kazı çalışmaları yürütülüyor.

 

Trabzon Müzeler Müdürü Nilgün Yılmazer, Kızlar Manastırı’nın 14. yüzyılda 3. Aleksios tarafından yaptırıldığı, 18. ve 19. yüzyıllarda ise ilaveler yapılarak ve onarılarak son şeklini aldığının bilindiğini belirtti.

 

Mülkiyeti Trabzon Belediyesinde olan Kızlar Manastırı’nda kazı çalışmalarına 7 Kasım 2006 tarihinde başlandığını ifade eden Yılmazer, kazılarda bugüne kadar bütün iskelet, kemik parçaları, seramik parçaları gibi çeşitli kalıntılar bulduklarını kaydetti.

 

Yılmazer, Trabzon’un Akçaabat ilçesine bağlı Akçakale beldesindeki Akçakale Kalesi’nde ise kurtarma kazısının 19 Temmuz 2007’de başladığını belirtti.

 

Akçakale Kalesi’nin 1297-1300 yılları arasında İmparator Aleksios 2 tarafından yaptırıldığını ifade eden Yılmazer, Trabzon’un fethi olan 1461 yılından itibaren kalenin 7 yıl direndiğini ve 1468 yılında Fatih Sultan Mehmet’in komutanlarından Mahmut Paşa tarafından ele geçirildiğini kaydetti.

 

Kalede bugüne kadar yürütülen çalışmalarda iskelet, kemik parçaları, toprak kaplar, bronz çiviler ve Bizans seramiği bulunduğunu dile getiren Yılmazer, kurtarma kazısının muhtemelen 2008 yılı sonuna kadar bitirileceğini söyledi.Yukarı

   
   

Bayburt Kalesi

   
   

Bayburt Kültür ve Turizm Müdürü Bahri Akbulut, Erzurum Müze Müdürlüğünce Bayburt Kalesi’nde 15 Haziran 2006’da kazı çalışmalarına başlandığını belirtti.

 

Bayburt kent merkezinin kuzeyinde yer alan Bayburt Kalesi’nin yapımıyla ilgili bilgilerin kesin olmadığını, yerel prens ve krallıkların savaşlarında önemli rol oynayan kalenin MS 58’de yapıldığının tahmin edildiğini ifade eden Akbulut, yapılan kazı çalışmalarında Selçuklu ve genellikle Osmanlı dönemine ait seramik eşyalar ve eski ev kalıntılarına rastlanıldığını söyledi.

 

Akbulut, kış aylarında ara verilen kazı çalışmalarına, yaz aylarıyla birlikte yeniden başladıklarını da sözlerine ekledi. Yukarı 

   
   

Gaziantep

   
   

Zeugma Antik Kenti’yle adını dünyaya duyuran Gaziantep ile Kilis, Kahramanmaraş ve Adıyaman’da bu yıl toplam 7 arkeolojik kazı yapılacak.

 

Gaziantep Arkeoloji Müzesi Müdürü Ahmet Denizhanoğulları, Gaziantep’te Bakanlık izniyle Tilmen Höyük, Zincirli Höyük, Dülük Antik Kenti ile Zeugma Antik Kenti’nde arkeolojik kazılar yapılacağını söyledi. Yukarı 

   
   

Tilmen Höyük

   
   

Denizhanoğulları, Gaziantep’in İslahiye ilçesinin 10 kilometre doğusunda bulunan Tilmen höyüğünde ağustos ayı içinde İtalyan Prof. Dr. Nicola Marçetti başkanlığındaki bir heyetin bilimsel kazı yapacağını bildirdi.

 

aha önce yapılan kazılarda Tilmen höyüğünün MÖ 3000 yılının son dönemlerinde büyük bir şehir olduğunun anlaşıldığını ifade eden Denizhanoğulları, “Şehir, iç ve dış kaleden oluşuyor. Kalenin surları büyük ve düzgün kesme taştan yapılmış. Kazılar sonucunda, höyükten pek çok araç gereç, çanak, çömlek, takılar ve süs eşyaları çıkartıldı” dedi.Yukarı 

   
   

Zincirli Höyük

   
   

Gaziantep’in İslahiye ilçesine bağlı Zincirli köyü sınırları içinde yer alan Zincirli höyüğünde, ABD Chicago Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. David Schloen başkanlığındaki yerli ve yabancı ekiplerden oluşan 102 kişilik kazı ekibi, 17 Temmuz 2007’de kazıya başladı. Kazı ekibi, bölgede 2 ay süreli çalışma yapacak.

 

Zincirli höyüğünde İlk Tunç Çağı’ndan (MÖ 300) Roma dönemine (yaklaşık 200 yıl önce) kadar yerleşim görülüyor. Höyükte, 15 yıl önce bazalt taşından yapılmış aslan heykeli, 50 yıl önce de Hititler dönemine ait kadın heykeli ve kabartmalar bulundu. Bulunan eserler Gaziantep Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor.Yukarı

   
   

Dülük Antik Kenti

   
   

Dülük Antik Kenti’nde, Almanya’nın Münstern Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Engelberd Winter başkanlığında 37 kişilik bir ekip tarafından ağustos ayı içinde 45 gün süreli kazı çalışması yapılacak.

 

Gaziantep Arkeoloji Müzesi Müdürü Ahmet Denizhanoğulları, dünyada bilinen en eski yerleşim birimlerinden olan Dülük’ün, Teşup, Zeus ve Jupiter Dolikhenos inançlarının merkezi olduğunu, 1997-1998 yılları arasında yapılan kazılarda dünyada yer altında yapılan en büyük Mitras tapınağının ortaya çıkarıldığını söyledi.Yukarı 

   
   

Zeugma Antik Kenti

   
   

Zeugma Antik Kenti’nde, Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kutalmış Görkay başkanlığında 110 kişilik bir ekip, 17 Temmuz 2007 tarihinde bilimsel kazılara başladı.

 

Zeugma Antik Kenti, MÖ 300’de Büyük İskender tarafından “Selevkia Euphrates” adıyla kuruldu.

 

Kommagene Krallığı’nın 4 büyük şehrinden biri olan kent, MÖ 31’den itibaren tamamıyla Roma İmparatorluğuna bağlandı ve “köprü”, “geçit” anlamına gelen “Zeugma” adını aldı.

 

Zeugma’da ilk kazı, kaçak kazı ihbarı üzerine Gaziantep Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü tarafından 1987’de yapıldı. Kazıda oda biçimli aile kaya mezarı, mezarın sahiplerine ait heykeller bulundu. Antik kentte ikinci kazı 1992’de yine bir kaçak kazı ihbarı üzerine Gaziantep Arkeoloji Müzesi Müdürü Rıfat Ergeç tarafından yaptırıldı. Bu kazıda taban mozaiği ve ilk villa gün ışığına çıkartıldı.

 

Antik kentin önemli bir bölümünün GAP kapsamında inşa edilen Birecik Barajı’nın göl suları altında kalacak olması nedeniyle 1993’ten itibaren yerli ve yabancı bilim adamlarından oluşan çok sayıda ekip, Zeugma Antik Kenti’nde kurtarma kazıları yürüttü.

 

Kurtarma kazılarında gün ışığına çıkarılan eserlerin en önemlileri olan mozaikler, Mark heykeli, duvar resimleri ve kil mühür baskı koleksiyonu halen Gaziantep Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor.

 

Bakanlar Kurulunun 2005 yılında aldığı kararla, antik kentte yürütülecek çalışmalara başkanlık etme görevi Doç. Dr. Kutalmış Görkay’a verildi.Yukarı

   
   

Zeugma’nın mozaikleri asırlar önce çalınmış

   
   

Gaziantep’in Nizip ilçesinde bulunan Zeugma Antik Kenti’nden çalınan mozaiklerin kalan parçaları Gaziantep Arkeoloji Müzesi’nde sergilenirken, yurt dışına kaçırılan mozaiklerin fotoğrafları da müzenin sitesinde yayınlanıyor.

 

Gaziantep Müzesi arkeoloğu Dr. Mehmet Önal, “Zeugma mozaikler şehriydi. Buradan 1873 yılında çalınan Poseidon mozaiği, 41 parça halinde 7 ülkenin 11 resmi ve özel koleksiyonlarına dağıldı” dedi.

Dr. Mehmet Önal, bu mozaikler kentini definecilerin yüzyıllar öncesinden bildiğini, 19. yüzyılda birçok mozaiğin Zeugma’dan yurt dışına götürüldüğünü söyledi. Dr. Önal, defineciler tarafından 1873 yılında Zeugma’da bulunan eyaletleri tasvir eden mozaiklerin, parça parça kesilerek, çeşitli müzelere satıldığını ifade etti.

 

Eyalet büstlerinin merkezinde Poseidon mozaiğinin yer aldığını anlatan Önal, kaçırılan mozaikte, Poseidon etrafında, Roma eyaletlerini tasvir eden dairevi çerçeve içinde kule taçlı kadın figürlerinin bulunduğunu belirtti.

 

Definecilerin, mozaikleri kaldırırken bazı figürleri kısmen tahrip ettiğini dile getiren Önal, Poseidon Mozaiğinin etrafında, Roma eyaletlerini tasvir eden kadın resimlerinin 1873 yılında Zeugma’dan, parça parça kesilerek çeşitli müzelere satıldığını, kısmen tahrip edilen mozaiğin, 41 parça halinde 7 ülkenin 11 resmi ve özel koleksiyonlarına dağıldığını bildirdi.

 

Dr. Önal, 1993 yılında Birecik Barajı yapılmasının gündeme gelmesiyle Gaziantep Müze Müdürlüğünün, West Avustralya Üniversitesiyle katılımlı kurtarma kazılarına başlandığını anımsatarak, şöyle konuştu:

“Bu çalışmada Kelekağzı mevkisinin doğusundaki tepede Roma villası kısmen meydana çıkarılmıştır. Villa odasında yer alan taban mozaik döşemesinin kaçakçılar tarafından sökülmüş olduğu görülmüştür. Arta kalan harflerden buradan sökülen resimlerin, ölümsüz iki aşık Metioks ve Parthenope’ye ait olduğu, yapılan araştırmada ise bunların Amerika’da Houston kentinde Menil koleksiyonunda bulunduğu saptanmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığının girişimleri neticesinde bu mozaiğin 2001 yılında müzemize iadesi sağlanmıştı. Onlarca yıl Gaziantep’ten ayrı kalan bu mozaikler, şu an gövdelerine kavuşmuş halde olup, müzemizde teşhir edilmektedir.”

 

Arkeolog Dr. Önal, Dionysos-Ariadne’nin Düğünü, Poseidon, Eyalet Büstleri, Tryphe ve Mevsim Tanrıçası mozaiklerinin kısmen ya da tamamen defineciler tarafından yurt dışına kaçırıldığını, mozaik kaçakçılarından arta kalan bazı mozaiklerin de Gaziantep Müzesi’nde sergilendiğini, ancak kaçırılan bazı mozaiklerin sadece ‘gaziantepmuzesi.gov.tr’ adlı internet sitesinde fotoğraflarının yayınlandığını sözlerine ekledi.Yukarı

   
   

Gaziantep Arkeoloji Müzesi Kazıları

   
   

Gaziantep Arkeoloji Müzesi Başkanlığında, 2007 yılında Gaziantep’te yapılan çalışmalar şöyle: Dülük Antik Kenti’nde, 10 Haziran 2006 tarihinde temizlik ve çevre düzenleme çalışmaları başlatıldı. Gaziantep’in Metropol ilçesi Şehitkamil Belediyesi tarafından finanse edilen bu çalışmaların ilk bölümü tamamlandı. Uzun süreli çalışmalar sonucunda, bölgenin kültür turizmine kazandırılması hedefleniyor.

 

Kent merkezinde bulunan Hışva Han’da restorasyona yönelik hafriyat çalışmaları 20 Haziran 2007’de başladı. 2 ay sürecek bu çalışma Gaziantep Büyükşehir Belediyesinin sponsorluğunda yürütülüyor.

 

2007 yılı içinde Gaziantep Kalesi’nde restorasyona yönelik kazı çalışması yapılacak. Bununla ilgili İl Özel İdaresi ile proje ve diğer konuların görüşmeleri devam ediyor. Bir ay süreyle hendek temizleme çalışmaları da yapılacak.

 

Yesemek Açık Hava Müzesi’nde ise Ağustos 2007 yılında Arkeolog İlhan Temizsoy başkanlığındaki bir ekip tarafından 45 gün süreli temizlik ve çevre düzenleme çalışması yapılacak.Yukarı

   
   

Kilis

   
   

Kilis Oylum Höyük

   
   

Kilis’in Oylum köyü sınırları içinde bulunan Oylum höyüğünde Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Engin Özgen başkanlığındaki 40 kişilik ekip, 23 Temmuz 2007 tarihinde kazı çalışması başlattı. Kazı çalışmaları 2 ay sürecek.

 

Kilis Gaziantep kara yolu üzerinde bulunan Oylum höyüğünde, biri 22 metre, diğeri 37 metre yüksekliğinde ve bir boyunla birbirine bağlanan iki yükseltiden oluşuyor. Ovadaki alçak bir yükselti üzerinde kurulan Oylum höyüğü, yüksek Anadolu platosunun bittiği ve Suriye’ye doğru uzanan düzlüklerin başladığı verimli topraklar üzerinde bulunuyor.

 

Oylum höyüğü, çevresindeki uydu yerleşme niteliğindeki birçok höyükle birlikte, başta Tunç Çağı (MÖ 300-1200) olmak üzere çeşitli dönemler boyunca bölgesel bir merkez durumunda. Höyükte kazı çalışmaları 1989 yılından beri devam ediyor.Yukarı

   
   

Adıyaman

   
   

Adıyaman Perre Antik Kenti

   
   

Perre Antik Kenti Nekropol alanında Adıyaman Valiliği Özel İdare bütçesinden ayrılan kaynakla Adıyaman Müze Müdürlüğünün başkanlığında 22 Mayıs 2007 tarihinde birinci dönem kazı ve temizlik çalışmaları başladı. Çalışmalar, 30 Haziran 2007’de sona erdi.

 

Adıyaman Müze Müdürü Arkeolog Fehmi Erarslan başkanlığındaki çalışmalara 80 kişilik ekip katıldı. Kazı ve temizlik çalışmaları için 110 bin YTL harcandı. 10 galeride yapılan kazı ve temizlik sonucu galeriler tamamen açılıp temizlendi.

 

Açılan galerilerde toplan 5 oda mezar ve 33 lahit mezar ortaya çıkartıldı. Kazılarda bir altın yüzük, bir damga mühür, bir kabartma ve sikkeler ortaya çıkartıldı. Perre Antik Kenti’nde havaların sıcak olması nedeniyle kazı ve temizlik çalışmalarına 1 Eylüle kadar ara verildi. 1 Eylülde aynı ekip tarafından bölgede iki aylık kazı ve temizlik çalışmalarına devam edilecek.

 

Adıyaman’da bulunan Kommagene Krallığı’nın 5 büyük kentinden biri olan Perre Antik Kenti’nde 2001 yılından beri kazı çalışmaları yapılıyor. Son 6 yıl içerisinde devam eden kazı çalışmaları sonucunda yüzlerce kaya mezar odası toprak altından gün ışığına çıkartılarak turizme kazandırıldı. Kazılarda elde edilen 222 parça eser ise Adıyaman Müzesi’ne kazandırıldı.Yukarı

   
   

Kahramanmaraş

   
   

Kahramanmaraş Döngel Mağaraları

   
   

Kahramanmaraş’ta, Döngel Mağaraları içerisinde bulunan Dikili Mağara’da, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cevdet Erek başkanlığında 15 kişilik bir ekip, Kahramanmaraş Müzesi ile birlikte 1 Ağustos 2007 tarihinde kazı çalışmaları başlattı.

 

Döngel Mağaraları, Kahramanmaraş Kayseri kara yolunun 50. kilometresinde üst üste ve birbirine bağlı olmak üzere üç mağaradan oluşuyor. Mağaranın tabandan tavana kadar olan yüksekliği 102 metre. Eşsiz bir güzelliğe sahip olan Döngel Mağaralarında, ilk defa olarak bu yıl kazılar yapılıyor.Yukarı 

   
   

Elazığ

   
   

Elazığ’ın eski yerleşim yeri Harput’ta kale içinde gerçekleştirilen kazı çalışmasının 3 etabı başladı. Kazının bu yılki bölümünde ağırlıkla ortaya çıkan yapıların restorasyonu ile sokak dokularının belirlenmesi üzerinde çalışılacak.

 

Kazının bilimsel sorumlusu emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Veli Sevin, kazının 15 Eylüle kadar süreceğini söyledi.

 

Son 5 yüzyıl yoğun bir Osmanlı yerleşmesine sahne olalan kazı yerinin 1850 yılından itibaren boşalmaya başladığını belirten Sevin, amaçlarının 150 yıl önce terk edilmiş, ancak Osmanlı karakterini aynen dokuyan bir dokuyu ortaya çıkarıp, restore etmek olduğunu kaydetti.Yukarı

   
   

Zonguldak

   
   

Karadeniz’in  Efes’i

   
   

Zonguldak’ın Çaycuma ilçesine bağlı Filyos beldesindeki Antik Teion Kenti’nde, 3 Ağustosta başlayan kazılarla ve arkeolojik su dalışlarıyla MÖ 7. yüzyılda kurulan antik kentin mimari yapısının ortaya çıkarılması hedefleniyor.

 

Trakya Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sümer Atasoy, Ege Bölgesi’ndeki Miletos kentinden gelenlerin kurduğu antik kentin, Persler, Romalılar, Cenovalılar ve Osmanlılara kadar çok sayıda dönemde yerleşim merkezi olduğunu söyledi.

 

Atasoy, Türkiye’de Karadeniz sahillerinde ilk defa burada yapılan kazıların, bölgenin önemli ticaret kenti olduğunu gösterdiğini anlattı.Yukarı

   
   

Karabük

   
   

Hadrianoupolis Antik Kenti: Mozaik Cenneti

   
   

Karabük’ün Eskipazar ilçesindeki, geçen yıl başlayan Hadrianoupolis Antik Kenti’nde başlayan kazı çalışmaları, bu yıl 14 Temmuzda 10 kişilik bilimsel ekip ve 40 işçiyle sürdürülüyor.

 

Paphlagonia Hadrianoupolis Arkeolojik Kazısı Başkanı ve Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ergün Laflı, yaklaşık 90 gün devam edecek çalışmalar kapsamında antik tiyatro, Roma dönemi anıt mezarı ve Geç Roma dönemi mozaik döşemeli bölümlerde kazıların sürdürüleceğini söyledi.

 

Laflı, kazılarda, eşsiz taban mozaikleri bulduklarını, Roma Anıt Mezarı’nın da tamamen ortaya çıkartıldığını ifade etti.Yukarı

   
   

Edirne

   
   

Osmanlı İmparatorluğuna başkentlik etmiş olan Edirne’de 1994 yılında başlayan Yeni Edirne Sarayı’nda (Saray-ı Cedid-i Amire) kazı çalışmaları halen devam ediyor.

 

Edirne Müze Müdürlüğü yetkilileri, Edirne Valiliğinin maddi destek sağladığı ve Edirne Müzesi’nin konturolü altında gerçekleştirilen kazı çalışmalarının 19 Temmuzda başladığını ve halen toprak hafriyatı ile otların temizlenmesi çalışmalarının sürdürüldüğünü kaydettiler.

 

Yetkililer kazı çalışmalarında bugüne kadar, Balkan Savaşı’ndan kalma mermi kovanları, top gülleleri, Osmanlı ordusunun kullandığı ocak kalıntıları, sikkeler, seramikler, silah parçaları bulunduğunu ifade ettiler.Yukarı 

   
   

Enez’de 37 Yıllık Kazı Çalışmaları

   
   

Enez ilçesinde devam eden kazı çalışmalarında bugüne kadar Kalkolitik, Neolitik, Demir Çağ, Klasik Çağlar, Helenistik, Roma ve Osmanlı dönemlerine ait üst üste tabakalar şeklinde kalıntılar bulundu. 1970 yılında başlanan ve kazı çalışmalarından Enez’in tarihinin MÖ. 3000’e kadar uzandığını belirlendi.

 

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Taşınabilir Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü Başkanı Prof. Dr. Sait Başaran, Ainos adını taşıyan Enez’e, Homeros destanında da rastlandığını belirtti.Yukarı 

   
   

Kırklareli

   
   

Kırklareli Kültür Müdürlüğü yetkilileri, Aşağıpınar mevkisinde 1993 yılında başlanan arkeolojik kazıların devam ettiğini belirttiler.

 

İstanbul Üniversitesi Prehistorya Ana Bilim Dalı Başkanı Mehmet Özdoğan başkanlığında sürdürülen kazı çalışmalarında, Balkanlar’daki en büyük ve en iyi korunmuş yerleşim bölgesi olması nedeniyle Aşağıpınar mevkisinde tarih öncesi kültürlere ait zengin buluntulara rastlandı.

 

Kırklareli’nin Vize ilçesinde, Çömlektepe höyüğü kazısında genç Roma dönemine ait antik tiyatro bulundu.

 

Yetkililer, kazı çalışmalarında tiyatronun oturma kademeleri, bunların arasındaki yollar, sahne binası ve orkestra bölümlerinin günümüze kadar ulaştığını söylediler.

 

Kazılar sırasında çok sayıda Roma, Bizans ve Osmanlı seramikleri, cam ve metal buluntular ile kadın heykeli bulundu.Yukarı 

   
   

Tekirdağ’da 5 Arkeolojik Kazı Çalışması

   
   

Tekirdağ’da merkez ve ilçelerinde devam eden 5 ayrı arkeolojik kazı çalışmalarında çeşitli dönemlere ait kalıntılara rastlandı.

 

Tekirdağ Kültür Müdürü Akif Işın, merkeze bağlı Naip köyü, Menekşe Çatağı, Karaevlialtı bölgeleri ile Marmara Ereğli ilçesinde ve Şarköy ilçesine bağlı Beyoğlu köyünde yapılan arkeolojik kazılarda çeşitli tarihlere ait bulgulara rastlandığını söyledi.

 

1984 yılında Naip köyü, Kızlar höyüğü tümülüsünde Müze Müdürlüğünce yapılan kazılarda Dramaos’lu (Öngeçitli) bir mezar odasına rastlanıldı. Yapılan kazı çalışmalarında ziyafet masası, 2 adet sehpadan oluşan oda takımları ile gümüş, pişmiş toprak ve bronz eserlere rastlandı. MÖ 325-320 yollarına ait olduğu belirlenen bu mezarın Kral Kersepleptes’in oğlu Teres’e ait olduğu biliniyor.

 

1993 yıllarında başlanan ve halen devam eden Menekşe Çatağı bölümündeki kazılarda ise tarih öncesi çağları içeren ve Traklar’a (Erken Demir Çağları) ait önemli mimari ve dini kalıntılar ortaya çıkarıldı.

 

Karaevlialtı’da (Heraion Teichos) yapılan kazılarda ise bölgenin önemli bir Trak kenti olduğu belirlendi. Kazılar sırasında bulunan krallara ait paralardan bölgenin, İÖ 6. yüzyıldan Roma dönemine kadar ilişkisinin bulunduğu belirlendi.

 

Bir liman kenti de olan Heraion Teichos’ta da bugüne kadar madeni paralar, mühürlü amfora kulpları ortaya çıkarıldı.

 

Şarköy’e bağlı Beyoğlu köyündeki Asker Tepe Tümülüsü’ndeki kazı çalışmalarında MÖ 330-320 yıllara ait taştan bir mezar odası ile mezar odası önünde taş döşemeli bir ön avludan oluşan bir mezar yapısı ortaya çıkarıldı.Yukarı

   
   

Çorum

   
   

Çorum’un Uğurludağ ilçesi Resuloğlu ören yerinde yürütülen kazıların başkanı Doç. Dr. Tayfun Yıldırım, 2003 yılında Müze Başkanlığı ile başlatılan kazılarda 157 mezarın açıldığını ifade etti. Kazılarda Hattiler’in ölü gömme geleneklerini gösteren bulgular elde ettiklerini belirten Yıldırım, ören yerinde çıkan süs eşyalarının önemli eserler arasında yer aldığını söyledi.

 

Doç. Dr. Yıldırım, eylül sonuna kadar devam edecek kazılarda 10 kişilik kazı heyeti ile 20’ye yakın işçinin görev alacağını kaydetti.

 

Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünce de 13 Ağustos-7 Eylül tarihleri arasında Mecitözü ilçesine bağlı Beyözü köyünde yüzey araştırmaları yapılacak. Yapılan yüzey araştırmalarının ardından belirlenen noktalarda kazı çalışmaları başlatılacak.

 

Çorum’da Hitit ve Hatti dönemine ait kalıntıların çıkarılması için Alacahöyük, Boğazkale, Şapinuva, Resuloğlu ve Boyalıhöyük’ün ardından Beyözü köyü de Çorum’un 6. kazı alanı olacak. Yukarı

   
   

Bitlis Kalesi’ndeki Kazı Çalışmaları

   
   

Bitlis Kalesi’nde 3 yıldır kazı çalışmalarını yürüten Pamukkale Üniversitesi öğretim görevlisi ve Bitlis Kalesi Kazı Başkanı Kadir Pektaş, 2005 yılında kalede hamam ortaya çıkardıklarını belirtti.

 

Kazılarda bol miktarda lüle, pipo, seramikler ve sikkeler bulduklarını belirten Pektaş, “Sikkelerin içinde Osmanlı dönemi çoğunlukta” dedi.

 

Ahlat Kazısı Başkanı Doç. Dr. Nakış Karamağaralı da “Eski Ahlat Şehri Kazısı”nın 2007 yılında da devam edeceğini söyledi.

 

Karamağaralı, 2007 sezonu kazı planlamasında önceki yıllarda başlanmış olan cami, zaviye ve çifte hamam kazılarının devam edeceğini dile getirdi.Yukarı 

   
   

Kocaeli’ndeki Tümülüsler Gün Yüzüne Çıkarılacak

   
   

Kocaeli’nde, Helenistik ve Erken Roma dönemine ait olduğu tahmin edilen 7 tümülüs, Kocaeli Kültür ve Turizm Müdürlüğünce yapılacak kazı çalışmaları kapsamında gün yüzüne çıkarılacak.

 

Kocaeli Müze Müdürü İlksen Özbay, Üçtepeler, Akmeşe köyleri, Kabaoğlu köyü, Aytepe mevkisi, Erenler Bayırı’nda bulunan 7 tümülüsün gün ışığına çıkarılması için Kocaeli’ndeki bazı belediyelerle iş birliği içinde çalışma başlattıklarını söyledi.

 

Özbay, Üçtepeler köyündeki Büyük tümülüsün gün yüzüne çıkarılması için 1994 yılında yapılan kazıda bir kral ailesine ait 12 metre yüksekliğinde 75 santimetre çapında tümülüse rastlandığını ifade etti.

 

İlksen Özbay, Kocaeli’nde bulunan 11 su kemerinin de onarılıp turizmin hizmetine sunacaklarını sözlerine ekledi.Yukarı

   
   
TransAnatolie Tour
Kültür Gezi Sağlayıcısı ve Operatorü-Kültür ve Turizm Bakanlığı 4938 No'lu Grup A Lisans
 

 
   

Turkey

Turquie

Türkei

Turkije

Türkiye

 

 

Home ] Up ] TransAnatolie Turlari ] TransAnatolie ile Türkiye ] Şehirler ] Müzeler ] Biz Kimiz ] İçerik ] Ara ]

Anadolu Tarihi ] Osmanlılar ] Selcuklu ] Kommagene ] Bizans ] Romalılar‎ ] Helenler ] Persler ] Lidyalilar ] Frigler ] Medler ] Urartular ] Mittaniler ] Asurlular ] Hititler ] Hattiler ] Luviler ] Hurriler ] Mısır ] Babil ] Akadlar ] Sümerler ] Yumuktepe ] Hacilar ] Aşıklıhöyük ] Çatalhöyük ] Gobeklitepe ] Karahantepe ] [ Kazılar ]

 

Mail to  info[at]transanatolie.com with questions or comments about this web site.

 

Copyright © 1997 TransAnatolie. All rights reserved.
Last modified: 2023-10-28
 
Explore the Worlds of Ancient Anatolia and Modern Turkey by TransAnatolie Tour: Ancient Anatolia Explorer, Asia Minor Explorer, Turkey Explorer; Cultural Tour Operator, Biblical Tour Operator, Turkish Destinations, Cultural Tours to Turkey, Biblical Tours to Turkey, Health and Cultural Tours to Turkey, Thermal, Thalasso Holidays in Turkey,  Archaeological Tours to Turkey, Historical Tours to Turkey, Cultural Heritage Tours to Turkey, Cultural Tours to Turkey, Hobby Eco and Nature Tours Holidays to Turkey,  Beach and Plateau Holidays in Tuirkey, Anatolian Civilizations, Ancient Cultural Museums in Turkey, Top Turkish Museums, Museums in Turkey, Anatolian Civilizations Museum, Istanbul Archeological Museum, Ephesus Museum, Mevlana Museum, Topkapi Museum, Museum of Topkapi Palace, Turkish Cities, Turkish Destinations, Ancient Cities in Turkey, Ancient Anatolian Cities, Turkey in Brief, Turkish Culture, Turks, Turkish Language, Turkish Philosophers....Circuits culturels en Turquie, Excurcions en Turquie, Vacances en Turquie, Circuits de Culture en Turquie, Circuits de Croyance en Turquie, Turquie, Villes Antiques en Turquie, Musees en Turquie, Empires Turcs, Revolution de Mustafa Kemal Ataturk, Turquie d'Ataturk, Culturele Tours in Turkije, Rondreizen in Turkije, Reizen naar Turkije, Culturele Rondreizen naar Turkije, Vakanties in Turkije, Groepsreizen naar Turkije, Turkije, Turkse  Geschiedenis, Geschiedenis van Turkije, Oude Steden in Turkije, Oude Beschavingen, Oude Anatolische Beschavingen, Turkse Steden, Turkse Musea, Musea in Turkije, Turkse Steden, Overzicht van Turkije, Turkije in het Kort, Turks, Turkse Taal, Turkse Gescheidenis, Osmaanse Rijk, Ottamaanse Rijk, Gezondheid Tours Vakanties in Turkije, Geloof Tours in Turkije, Culturele Tour Operator, Turkije Specialist