En  Fr  Nl  De  Tr  

TransAnatolie Welcomes You  to Turkey

 

 

 

 

TransAnatolie Tours

En  Fr  Nl  De  Tr  

 

 

 

Helenler

 

 

Home ] Up ] TransAnatolie Turlari ] TransAnatolie ile Türkiye ] Şehirler ] Müzeler ] Biz Kimiz ] İçerik ] Ara ]

 

Anadolu Tarihi ] Osmanlılar ] Selcuklu ] Kommagene ] Bizans ] Romalılar‎ ] [ Helenler ] Persler ] Lidyalilar ] Frigler ] Medler ] Urartular ] Mittaniler ] Asurlular ] Hititler ] Hattiler ] Luviler ] Hurriler ] Mısır ] Babil ] Akadlar ] Sümerler ] Yumuktepe ] Hacilar ] Aşıklıhöyük ] Çatalhöyük ] Gobeklitepe ] Karahantepe ] Kazılar ]

 

 

Up

 

Helenler

   
   
   
   

Helenistik Dönem, Büyük İskender'in istilalarıyla başlayan, Antik Dünya'da Grek etkisinin doruğa ulaştığı dönemdir. Dönem, Klasik Grek Dönemini izlemiştir ve Helenistik Dönem'in ardından, Klasik Grek egemenliğindeki bölge Roma Cumhuriyeti hakimiyetine geçmiştir.

Bu dönemde dahi Klasik Grek kültürü (din, sanat ve yazın olarak) hâlen Roma hakimiyetine sızmıştır. Öyle ki Latincenin yanı sıra Grekçe konuşulmaya ve yazılmaya devam edildi. Helenistik Dönem bazen, Klasik Grek Uygarlığı'nın gerileme ve çöküş dönemi olarak görülmektedir. Bir başka açıdan da Klasik Grek Uygarlığı ile Roma Uygarlığı arasında bir geçiş dönemi olarak görülür. Dönemin başlangıcı çoğu kez Büyük İskender'in ölüm tarihi olan MÖ 323 olarak alınır. Dönemin sonu ise Yunanistan Yarımadası'nın Roma Cumhuriyeti tarafından işgal edildiği MÖ 146 olarak kabul edilir. Bazı tarihçiler ise Büyük İskender'in imparatorluğu'ndan kalan son devlet olan Ptolemaios Hanedanlığı'nın Aktium Savaşı'nda yenilgiye uğrayıp yıkıldığı tarih olan MÖ 31-30 tarihini Dönem'in sonu olarak kabul ederler.

Büyük İskender'in Pers İmparatorluğu'nu yenilgiye uğratmasından sonra Güneybatı Asya'da Makedonya Krallığı'na bağlı yeni krallıklar kurulmaya başlanmıştır. Bu yeni krallıklar, Klasik Grek kültürünü ve dilini söz konusu topraklara taşımıştır. Aynı şekilde bu krallıklar da yerel kültürlerden etkilenmiş, yerel uygulamaları ve kurumları benimsemiştir.

Bu anlamda Helenistik Dönem, Antik Grek uygarlığı ile Yakın Doğu'nun, Orta Doğu'nun, Güneybatı Asya'nın bir kaynaşmasını ve bu toplumları "barbar" olarak gören eski Grek tutumundan bir uzaklaşmayı, bir kopmayı temsil etmektedir. Bununla birlikte gerçek anlamda karma bir Grek-Asya kültürünün yaygın olduğunu ileri sürmek güçtür. Varlıklı sınıflar ve siyasi erki elinde bulunduran zümreler yeni karşılaştıkları kültürel öğeleri ya da tutumları, kendileri açısından yararlı ya da ilginç buldukları ölçüde benimseme eğilimindeydiler, fakat nüfusun büyük çoğunluğu eskiden olduğu gibi yaşamaya devam etmiştir.

Helenistik kavramı Greklerin baştan beri kendilerine verdikleri adlandırma olan Helen sözcüğünden türetilmiş ve 19. yüzyıl ortalarında kullanılmıştır.  Büyük İskender’in M.Ö. 4. Yüzyılda istila ettiği topraklarda Grek kolonileşmesi hareketinin ve Grek kültürünün yayılmasının anlatılmak istendiği bir kavram olarak kullanmıştır. Helenistik Dönem'in en belirgin gelişmelerinden birisi Asya ve Afrika'da hızla yeni Grek kolonilerinin kurulmasıydı.  Kültürel merkezler, Yunanistan'dan Pergamon ve Rodos'a yayıldı ve Seleukia, Antioch, İskenderiye gibi kentler kuruldu.

Helenistik Dönem'in bir diğer karakteristiği ise gelişen ticaretin, onun teşvik ettiği üretim artışının yol açtığı bir gelişmeydi. Bu dönemde edebiyat, mimari, süsleme, plastik sanatlar ve bilimsel araştırmalarda son derece parlak ürünler ortaya çıktığı görülmektedir.

Kuşkusuz Helenleştirme, Antik Grek kültürünün Helenistik dünyaya yayılmasıydı. Ancak bu yayılmanın genişliği, etkinliği ve ne ölçüde bilinçli bir politikanın sonucu olduğu ciddi biçimde tartışmaya açıktır.

   
   

Antik Grek

   
   

Antik Grek, geleneksel olarak bağımsız şehir devletlerinden oluşuyordu. Bu şehir devletleri Peloponez Savaşı (MÖ 431-404) sonrasında tümüyle Sparta'nın hakimiyeti altına girmişti. Sparta, her ne kadar tüm şehir devletlerinden daha güçlü görünüyorsa da gücü sınırsız değildi. Sparta hakimiyeti de MÖ 371 yılındaki Leuctra Muharebesi'yle Thebai tarafından kırıldı. Fakat MÖ 362 yılındaki Mantinea Muharebesi sonrasında Yunanistan'daki şehir devletleri öylesine güçsüz duruma düşmüşlerdi ki, hiçbiri diğeri karşısında üstünlük arayışına girişecek durumda değildi. Bu zayıflık karşısında, II. Filip'in Makedonya Krallığı'nın Yunanistan üzerindeki etkisi gelişmeye başladı. Böyle olması kaçınılmazdı çünkü Makedon Krallığı Grek şehir devletlerine oranla daha geniş topraklarda hükümrandı ve merkezi bir yönetime sahipti, dolayısıyla her açıdan, özellikle de askeri yönden daha güçlüydü.

Güçlü ve yayılmacı bir hükümdar olan II. Filip'in tahta geçmesiyle Makedon Krallığı Yunanistan üzerinde bir güç haline gelmeye başladı. II. Filip Makedonya topraklarını genişletmek için her türlü fırsata sahipti ve MÖ 352 yılında Teselya ve Magnezya'yı topraklarına kattı. Thebai ve Atina ile düzensiz, plansız çatışmalar on yıldan fazla devam etti. Sonunda MÖ 338 yılında Chaeronea Muharebesi'nde II. Filip Thebai ve Atina kuvvetlerini yenilgiye uğratmıştır. Sonunda Kral Filip kendi kontrolü altında Korint Birliği'ni kurdu. Hemen ardından Birlik'in Lideri seçildi ve Doğu'daki Pers İmparatorluğu'na karşı bir sefer planlandı. Ancak hazırlıkların henüz başlarında bir suikasta uğradı. Suikast, muhtemelen oğlu Büyük İskender tarafından teşvik edilmişti.

   
   
   
   

Makedon İmparatorluğu

   
   

Kral Filip'in yerine tahta geçen Büyük İskender, babasının planladığı İran seferini kendi üstlenmiştir. Seferin sonunda Büyük İskender Pers Kralı III. Darius'u tahttan devirerek tüm Pers İmparatorluğu hakimiyetindeki toprakları ele geçirdi. İstila edilen topraklar, Anadolu, Levant, Mısır, Mezopotamya, Medya, İran, Afganistan'nın, Pakistan'ın bir bölümü ve Asya stepleridir. Ancak bu askeri seferin devamında, MÖ 323 yılında Büyük İskender öldü.Ancak doğuya doğru seferine devam ederken istila ettiği toprakların yönetimi için bazı generallerini, bir çeşit bölge valisi olarak atamıştır. Bu bölge valileri yer yer yerel halkın direncinyle karşılaştılar ve değiştirilmek zorunda kalındı. Örneğin Kapadokya Bölgesi için Aleksandros'un atadığı yönetici generallerinden Sabiktas’dı. Fakat yerel halkın direnişi neticesinde bir Pers soylusu olan I. Ariarathes'i atamak zorunda kalınmıştır.

Fethettiği çok geniş topraklar, İskender'in ölümünden sonra birkaç yüzyıl boyunca güçlü bir Grek etkisi altında kaldı. Grek kültürünün bu toprakları etkileme süreci, batıda Roma'nın ve doğuda Pers İmparatorluğu'nun yükselişine değin sürmüştür. Grek kültürüyle doğu kültürünün karışmasıyla melez Helenistik kültürü gelişmeye başladı. Bu gelişme, Yunanistan'la bağları koptuğunda bile, Grek - Bakrtliya Krallığı'nda görüldüğü gibi sürdürdü. Bu melez Helenistik kültürünün İskender'in istilalarından sonra Makedonya İmparatorluğu'nda meydana gelen değişimlere karşın ve Diadochi hakimiyeti boyunca, Grek etkisi olmaksızın ortaya çıktığı ileri sürülebilir. İskender üzerine çalışmalarıyla bilinen İngiliz tarihçi Peter Green tarafından belirtildiği gibi, İskender'in istilalarının ortaya çıkardığı pek çok unsur, Helenistik Dönem kavramı altında birleştirilmiştir. İskender'in istilacı ordusu tarafından feth edilen Mısır, Anadolu ve Mezopotamya bir bakıma isteyerek "düşmüştü". Bu bölgelerde İskender, bir fatihden çok bir kurtarıcı görüldü.

Ayrıca feth edilen birçok bölge, Diadoki olarak bilinen İskender'in generalleri ve ardılları tarafından yönetilmeye devam edildi. İskender'in ölümünün hemen ardından imparatorluk aralarında bölündü. Ancak bazı bölgeler nispeten kısa sürede elden çıktı ya da sadece görünüşte Makedon kontrolü altında kaldı. İki yüz yıl sonra imparatorluktan kalan yönetimler giderek azalmış ve farklılaşmıştı. Son olarak Ptolemaic Mısır da Roma tarafından yıkıldı.

   
   
   
   

İskender'in ölümünden sonra

   
   

İskender'in ölümünden sonraki aşağı yukarı kırk yıl, generaller arasında, imparatorluk üzerinde hakimiyet kurabilmek için yapılan savaşlarla geçti. Yaklaşık MÖ. 281 yılında bu savaşların sonucunda dört büyük krallık oluştu ve bölge askeri olarak duruldu.

  1. Yunanistan ve Makedonya'da Antigonos Hanedanlığı.
  2. Anadolu'da, merkezi Pergamon (bugünkü Bergama) olan yerel bir hanedanlık olarak Attalid Hanedanı
  3. Mısır'da, merkezi İskenderiye'de Ptolemaios Hanedanı
  4. Suriye ve Mezopotamya'da Antioch (bugünkü Antakya) merkezli Selevkos Hanedanı

Daha sonra iki krallık daha ortaya kurulmuştur,

  1. Grek - Baktriya Krallığı ile
  2. Grek - Hint Krallığı.

Bir süre sonra bu krallıklardan her biri belirgin ve kendine özgü bir gelişme göstermiştir. Bu krallıkların çoğu sonraki dönemlerinde Roma Cumhuriyeti’nin egemenliği altına girdiler. Tarihleri, çeşitli ittifaklar, siyasi amaca hizmet eden evlilikler ve savaşlarla sürüp gitmiştir. Yine de bu krallıkların hükümdarları sonuna kadar kendilerini Helen olarak gördüler. Ayrıca diğer Helenistik krallıkların da hala Helen olduğunu ve onlarla girişilecek çatışmaların “barbar”lara karşı savaşma olmadığının da bilincindeydiler.

   
   

Ptolemaios Krallığı

   
   

Ptolemaios, İskender'in yedi muhafızından biriydi. İskender'in ölümünden hemen sonra Mısır satrapı olarak atandı. Daha sonra MÖ 305 yılında kendini I. Ptolemaios olarak kral ilan etmiştir. Daha sonraları "Soter" (kurtarıcı) olarak anıldı. Mısırlılar zaman içinde Ptolemaios soyundan gelen kralları, firavunların ardılları olarak görmüşlerdir. Ptolemaios hanedanı Mısır MÖ. 30 yılında Roma hakimiyetine geçene kadar hüküm sürmüştür.

Hanedanlığın tüm erkek yöneticileri Ptolemaios adını almıştır. Bazıları, eşleri kral'ın esasen kız kardeşi olan Ptolemaik kraliçeleri genellikle Cleopatra, Arsinoe ya da Berenice adlarını almıştır. Bu kraliçeler içinde en ünlüsü VII. Kleopatra, Jül Sezar ve Gnaeus Pompeius Magnus, daha sonra da Octavian ve Mark Antony arasındaki, sıcak çatışmalara dek uzanacak siyasi çekişmelerde oynadığı önemli rolle tanınmıştır. Ülkesinin Roma tarafından istila etmesi ardından intihar etmesiyle Antik Mısır'daki Ptolemaios hakimiyeti sona ermiş oldu.

   
   

Selevkos İmparatorluğu

   
   

Yakın Doğu'da hüküm sürdü. Gücünü, Orta Anadolu, Levant, Mezopotamya, bugünkü İran, Türkmenistan, Pamir Dağları ve Pakistan'ın bir bölümünde hakim kılmıştır.

İskender'in MÖ 323 yılında ölümü üzerine hakimiyeti altındaki topraklar generalleri arasında bölüşülmüştü. Bu bölüşmede Selevkos Babil'i aldı ve zaman içinde hakimiyeti altındaki toprakları genişletti. M.Ö. 312 yılında Babilde Selevkos İmparatorluğu'nu kurdu. Sadece Babil'e hükmetmedi, İskender İmparatorluğu'nun tüm uzakdoğu bölümüne hükmetti.

   
   
   
   

Tarihteki önemi

   
   

Grek etkisi, Büyük İskender’in generalleri tarafından kurulan dört esas krallığın hakim olduğu topraklardan daha geniş bir alana yayılmıştı. Yunanistan ve Ege Adaları, zaman zaman Makedonya Krallığı’nın hakimiyeti altına girdiyse de en azından görünürde bağımsız kalabildiler. Makedonya ile sınır komşusu olan Epir Krallığı da Grek kültüründen fazlasıyla etkilenmiştir ve bu yüzden esas olarak Helenistik bir krallık olarak kabul edilmektedir. Daha batıda Sicilya ve Güney İtalya (Magna Graecia), Roma tarafından işgal edilene kadar bağımsız kaldı. Öte yandan Helen etkilerinin Roma Cumhuriyeti yapısına girmesinde etkili oldular. Küçük Asya’da (Anadolu) Grek olmayan Pontus ve Kapadokya krallıkları her ne kadar tümüyle Helenleşmediyse de Grek kültüründen belirgin biçimde etkilendiler. Helenistik dünyanın en doğusunda Grek - Baktriya Krallığı, Selevkos İmparatorluğu’ndan zaten bir kopuş olarak kurulmuştur. MÖ. 2. Yüzyılda Baktriya Krallığı’nın Kuzeybatı Hindistan’ı ele geçirmesiyle bölgede bir Grek - Hint Krallığı kurulmuş ve Grek etkisini Hindistan’a kadar yaymıştır. Esasen Grek - Hint Krallığı Helenistik krallıklar içinde MS. 10 yılına kadar ayakta kalabilen son krallıktı. Yine de hakkında hemen hemen hiçbir şey bilinmemektedir. Netice itibarıyla Helenistik dünyayla belirgin bir etkileşimi olmadı.

Bütün bunlara karşın Helenistik dünyadaki Antik Grek kültürünün varlığı, sık sık abartılmaktadır. Gerçekte sadece İskenderiye gibi yoğun biçimde Antik Grek kültürünün etkisinde kalmış birkaç kent, daha sonraki kuşaklar üzerinde göze çarpacak kadar bir etki yaratmıştır. İskender'in istilaları esas itibarıyla günümüzde de sürdürülen Batılı bakış açısından Avrupalı bir gücün Doğuyu istila etmesi olarak görülse de gerçekte Yunan Klasik Çağı'nın kent ekonomilerinin iç çelişkilerinin bir çözümü, kurtarıcısı, bir bakıma antitezi olmuştur. Süre gelen savaşlar Antik Yunanistan'da, kentli özgür nüfusu temsil eden mülk sahiplerini, ya savaşlarda kırıp geçirmiş, ya da bu savaşların kaçınılmaz sonucu olarak borçlanmalarına yol açmıştı. Bu borçlanma birçoğunun toprağını kaybetmesine neden oldu. Kent nüfusunun büyüyen bir kısmı proleterleşti, yani mülksüzleşti. Ancak kent devleti (polis) ekonomisinin doğurabileceği endüstrileşme bu insanlara geçim yolu yaratamamıştır. Köle emeğine dayanan işletmelerin karşısında ücretli işgücü çalıştıran hiçbir işletme rekabet yapamazdı. Diğer yandan gelir dağılımı bozan başka bir gelişme de tefeci-bezirganın ve köle sahiplerinin mali yönden güçlenmesiydi. Yunan kent devletleri ekonomilerini çöküşe götüren iç çelişkilerden bir diğeri de esasen tekel olanaklarından yararlandıkları ticari yapılarıydı. Fakat bu zaman içinde değişmiştir. Çok geniş bir dış pazarda, yüksek fiyatlarla her zaman alıcı bulan ürünler, örneğin Attika Vazoları, bu işi yapan zanaatkarların kolonilere göç ederek aynı malların başarılı taklitlerini buralarda üretmeleriyle sıkıntıya girdi. Artık Atina gibi kent devletleri bu malların ihracı konusundaki talebin hızla düşmesiyle karşı karşıyaydılar. Gerileyen ihracat, endüstriyi geriletti. Gerileyen ihracat gelirleri, buğday ithalatı için kullanılabilecek gelirleri düşürdü ve buğday ithalatı geriledi. Bir yandan reel ücretler düşerken, diğer yandan gıda maddeleri fiyatları yükseldi.Fakat İskender'in fetihleri, Yunan kent ekonomilerine çok geniş bir ihracat pazarına açarken, nüfus fazlasını atabilecek alanlar yaratmıştır.

Ancak Helenistik kültür, özellikle geçmişinin korunmasında bazı bölgelerde başarılı olmuştur. Helenistik Dönemin devletleri geçmişe ve geçmişte kalan ihtişamlarına fazlasıyla bağlı kaldılar.

Atina, özellikle hitabet ve felsefe alanındaki yüksek eğitim kurumları ve ünlü kütüphanesiyle seçkin konumunu sürdürdü.

İskenderiye Grekçe eğitimde muhtemelen en önemli ikinci merkezdi. İskenderiye Kütüphanesi 700 bin kitap ve belge barındırıyordu.

Pergamon, büyük bir kitap yazım merkezi haline gelmesinin yanı sıra yaklaşık 200 bin kitapla İskenderiye Kütüphanesi’nden sonra dünyanın ikinci büyük kütüphaneye sahipti.

Rodos Adası, siyaset bilimi (politika ve diplomasi) üzerine yüksek derecede eğitim veren okuluyla ünlüydü. Cicero Atina’da, Markus Antonius ise Rodos’ta eğitim almıştır.

Antiokheia Selevkos İmparatorluğu’nun başkenti olarak büyük bir metropoldü ve Grekçe eğitim merkezlerinden biriydi. Daha sonraki dönemlerde Hıristiyanlığın da önemli bir merkezi haline gelmiştir.

Grek kültürü Yakın Doğu ve Asya içlerine ticaret yolları üzerinde yer alan başlıca şehirler sayesinde yayılmış ve işlemiştir. Sonuç itibarıyla bu kentlerde pek çok Grek mimari tarzlar, kitabeler ve heykeller yer almıştır. Seramik konusunda bu etki çok belirgindir. Helenistik Dünya'nın birçok yerinde benzer bir seramik üretimi görülür ve Grek seramik geleneğinin izlerini taşır. Bu nedenle arkeolojik bir kazıda Helenistik Dönem seramiği tanınabilir fakat bölgesel kültürel, tarz farlılığını saptamak oldukça zordur.

Antik Grek dilinin ve kültürünün yayılmasının bir başka göstergesi de arkeolojik kazılarda bulunan Grek sikkeleridir. Bu Grek tarzı sikkeler ve Grekçe Partlar’nde, hatta Yunanistan’ın Roma tarafından işgal edildikten sonra dahi kullanılmaya devam edilmiştir.

Yine de birçok 19. Yüzyıl bilim adamı, Helenistik Dönem’in Antik Yunanistan’ın parlak dönemlerinin sonunu oluşturduğunu ve bir gerilemeyi ifade ettiğini ileri sürmektedir. Bu yorum her ne kadar haksız ve anlamsız görünse de belirtmek gerekir ki, zamanın düşünürleri dahi, bir daha benzeri yaşanmayacak bir kültürel çağın sona geldiğini görmüşlerdir. Bugün de "Grek kültürünün ayırt ediici özellikleri canlılığını yitirmiş" olduğu, genel olarak kabul gören bir yaklaşımdır.

Grek kültürünün Asya içlerine yayılması esas olarak Grek tüccarın bu bölgelere yerleşerek iş kurmasından kaynaklanan bir süreçti. Dolayısıyla Grek kültürünün yayılması ticaret yolları üzerinden, ticaretin ihtiyaçları ölçüsünde ve dolaylı bir sonuç olarak gerçekleşmiştir.

Makedonya Kralı II. Filip’in Yunanistan’ı işgal etmesine kadar bölgenin siyasi yapısı kent devletlerine bölünmüş durumdaydı. Bu kent devletlerinin ticari anlamda dışa açılmaları geleneksel olarak zeytinyağı, şarap ve mamul cam ihracatı şeklindeydi. Bu ihracatın karşılığında hububat ve hammadde ithali söz konusuydu. Ancak bu kent devletleri neredeyse kendi kendine yeterli düzeyde gıda üretimi sağlıyorlardı. Dolayısıyla ticaret, mamul maddelere yöneldi. Hatta bazı kentlerde, bazı mamul maddelerde ihtisaslaşma dahi sağlanmıştı. Helenistik Dönem’de ise belli malların ticaret yoluyla sağlanması şeklindeki bölgesel ticari bağımlılık ve belli mamul mallarda ihtisaslaşma, daha önce ulaşılmadık derecede gelişme göstermiştir. Öte yandan bir kent devletinden diğer bir kent devletine ticaret yapmanın sınırlamaları Helenistik Dönem’de ortadan kalkmıştır. Dönemin ekonomik politikasının en belirgin özelliği “üretim ve bölüşüm üzerinde Doğu’ya özgü devlet kontrolü uygulamasının” ortaya çıkmasıdır.

Anadolu için Helenistik Dönem'in en belirgin önzelliklerinden biri şehirciliğin gelişme göstermesidir. Öncesindeki MÖ 5. yüzyılla karşılaştırıldığında Pers istilası dönemi, "kentlerin yıkıldığı" bir dönem olarak görülmektedir.

   
   

Alexander's empire and his route - Büyük İskender'in kurduğu imparatorluk MÖ 6. Yüzyıl ortalarında Grek yerleşimleri

   
   

Makedonya kralı İskender'i tasvir eden meşhur mozaik

   
   

 Tarihte Donemler: Zaman Dilimleri

   
   
   
   

 

   
   

   
   
TransAnatolie Tour
Kültür Gezi Sağlayıcısı ve Operatorü-Kültür ve Turizm Bakanlığı 4938 No'lu Grup A Lisans
 

 
   
 

Turkey

Turquie

Türkei

Turkije

Türkiye

 

 

Home ] Up ] TransAnatolie Turlari ] TransAnatolie ile Türkiye ] Şehirler ] Müzeler ] Biz Kimiz ] İçerik ] Ara ]

Anadolu Tarihi ] Osmanlılar ] Selcuklu ] Kommagene ] Bizans ] Romalılar‎ ] [ Helenler ] Persler ] Lidyalilar ] Frigler ] Medler ] Urartular ] Mittaniler ] Asurlular ] Hititler ] Hattiler ] Luviler ] Hurriler ] Mısır ] Babil ] Akadlar ] Sümerler ] Yumuktepe ] Hacilar ] Aşıklıhöyük ] Çatalhöyük ] Gobeklitepe ] Karahantepe ] Kazılar ]

 

Mail to  info[at]transanatolie.com with questions or comments about this web site.

 

Copyright © 1997 TransAnatolie. All rights reserved.
Last modified: 2023-10-28
 
Explore the Worlds of Ancient Anatolia and Modern Turkey by TransAnatolie Tour: Ancient Anatolia Explorer, Asia Minor Explorer, Turkey Explorer; Cultural Tour Operator, Biblical Tour Operator, Turkish Destinations, Cultural Tours to Turkey, Biblical Tours to Turkey, Health and Cultural Tours to Turkey, Thermal, Thalasso Holidays in Turkey,  Archaeological Tours to Turkey, Historical Tours to Turkey, Cultural Heritage Tours to Turkey, Cultural Tours to Turkey, Hobby Eco and Nature Tours Holidays to Turkey,  Beach and Plateau Holidays in Tuirkey, Anatolian Civilizations, Ancient Cultural Museums in Turkey, Top Turkish Museums, Museums in Turkey, Anatolian Civilizations Museum, Istanbul Archeological Museum, Ephesus Museum, Mevlana Museum, Topkapi Museum, Museum of Topkapi Palace, Turkish Cities, Turkish Destinations, Ancient Cities in Turkey, Ancient Anatolian Cities, Turkey in Brief, Turkish Culture, Turks, Turkish Language, Turkish Philosophers....Circuits culturels en Turquie, Excurcions en Turquie, Vacances en Turquie, Circuits de Culture en Turquie, Circuits de Croyance en Turquie, Turquie, Villes Antiques en Turquie, Musees en Turquie, Empires Turcs, Revolution de Mustafa Kemal Ataturk, Turquie d'Ataturk, Culturele Tours in Turkije, Rondreizen in Turkije, Reizen naar Turkije, Culturele Rondreizen naar Turkije, Vakanties in Turkije, Groepsreizen naar Turkije, Turkije, Turkse  Geschiedenis, Geschiedenis van Turkije, Oude Steden in Turkije, Oude Beschavingen, Oude Anatolische Beschavingen, Turkse Steden, Turkse Musea, Musea in Turkije, Turkse Steden, Overzicht van Turkije, Turkije in het Kort, Turks, Turkse Taal, Turkse Gescheidenis, Osmaanse Rijk, Ottamaanse Rijk, Gezondheid Tours Vakanties in Turkije, Geloof Tours in Turkije, Culturele Tour Operator, Turkije Specialist