'Egemenliğimizi
tehdit eden üç bela', Yaşar Nuri Öztürk
Türk Milletinin egemenliğini tehdit eden üç temel
musibetle yüz yüzeyiz:
Aynı zamanda birer terör olan bu musibetler sırasıyla şunlardır:
1. Allah ile aldatma belası veya dinci terör,
2. Nifak belası veya bölücü terör,
3. Borç belası veya ekonomik terör.
Birincisi, yani dinci terör, 1925ten beri yani Cumhuriyetin en taze
yıllarından başlayarak canımızı yakıyor. Daha nice yıllar, belki de ebediyyen
yakacaktır. Bugün, küresel emperyalizmin güdüm ve denetiminde Türkiyenin işini
bitirmek üzeredir. Kullandığı temel araç ise tarihin en namert ama en etkili
silahı olan Allah ile aldatmaktır.
Bu belanın dehşetini anlatmak ve ondan kurtuluşun reçetelerini göstermek için,
şu sıralarda 52. baskısı yapılmakta olan o devrim kitabı, ALLAH İLE ALDAMAK
kitabını yazdım.
Umarım beklenen sonucu doğurur.
İkincisi, yine ilk yıllarda denenmekle beraber, kalkınma hamlelerimizin dikkat
çekecek noktaya geldiği son yarım yüzyılda tırmandırılan bir bela oldu.
Üçüncüsü, ilk ikisinin tek veya birlikte sonuç getirmemesi üzerine, ilave tahrip
aracı olarak son çeyrek yüzyılda tepemize bindirildi.
Bu üç belanın üçünün de temel niyet, strateji, yönetim, donatım, teşvik, teçhiz
ve taktik merkezi Hıristiyan Batı mahfilleri.
Bu mahfiller ilk zamanlarda gizli servis büroları ve labirentleri iken son
zamanlarda parlamento binaları, akademik müzakere salonları, hatta bizzat
Türkiyenin politik-ekonomik-sosyolojik tartışma ve karar mekânları olmuştur.
Yani bu üç temel bela dünyanın gözü önünde açık ve pervasız bir biçimde
yürütülmekte, Türkiye, televizyondan savaş nakline benzer bir operasyonla çöküşe
götürülmektedir.
Ekonomik terörün baş aktörü IMF, ikinci aktörü ABdir. AB, bu anlamdaki
aktörlüğünü daha çok, Gümrük Birliği marifetiyle yürütmektedir.
IMFnin dünya genelinde oynadığı rolü, öncelikle Batının insanlık değerleri
açısından sağlam duran büyük ekonomistlerinden dinleyelim:
Teoride, IMF, yardım ettiği ülkelerde demokratik kurumları desteklemektedir.
Pratikte ise belirli politikalar dayatarak demokrasinin altını oymaktadır. (Stiglitz)
ABDnin ekonomik ilişkileri, özünde, İngilterenin 19.yüzyılda Afrikadaki
sömürgeleriyle olan ilişkilerinden farklı olmamaktadır. IMF, oyunun kurallarının
zorla kabul ettirilmesi işinde, sömürgeci yönetimlerin yerini almaktadır.
(Thomas Balogh)
IMF kredilerinin topluma maliyeti biri doğrudan, ikincisi dolaylı maliyet olmak
üzere iki başlıdır. En tehlikeli maliyet ise, ülkelerin bazen bağımsızlıklarının
temellerini sarsacak sonuçlar veren dolaylı maliyettir. Bu maliyet; IMFnin hem
ekonomik hem de politik tehdit öğesi olarak iş görmesi şeklinde de ifade
edilebilir. IMFnin ürettiği ekonomik yönetim politikaları öyle
ayarlanmaktadır ki, ABDnin taleplerine tamamen veya kısmen aykırılık
sergilendiği anda, ekonomide kriz bir kıyamet darbesi gibi tepenize inmektedir.
ABD, sistemi bu şekilde kurmuştur.
IMF, sürekli olarak, ABD hesaplarını düz getirme aracı halinde iş görmektedir.
IMF; özelleştirme, ekonominin globalleşmesi yaftaları altında, Türkiyenin en
önemli ve en stratejik tesislerinin yabancıların eline geçmesi oyununu
tezgâhlamış, kotarmış, amacına ulaştırmıştır. Dümenine IMFnin geçirildiği
ekonominin bizi ittiği yer, 2001 yılından beri faiz ödemelerinin tüm vergi
gelirlerini aşması noktasıdır.
IMF bizi Arjantinleşme noktasına getirmiş bulunuyor. International Herald
Tribune, Türk ekonomisinin Arjantindeki kriz öncesi duruma geldiğini, sistem
dışı kaynağın sanal ve spekülatif bir ekonomik düzen geliştirdiğini, ancak
bunun, herhangi bir olumsuz gelişme anında ekonomiyi krize sokacağını,
Türkiyenin böyle bir krizin eşiğinde bulunduğunu yazdı. Biri Türk iki ekonomi
profesörünün kaleme aldığı makalede, Türkiyenin bu duruma gelişinde IMF
politikalarının etken olduğuna da dikkat çekildi. (Cumhuriyet, 9 Aralık 2004)
AB tezgâhına gelince, ABnin içinde değiliz ama ABnin aldığı tüm kararlara ve
çizdiği tüm rotalara harfiyyen uymak gibi bir mecburiyetin altına girmişiz.
Gümrük Birliği, bu mecburiyetin ekonomik esaret yönünü ifade ediyor. Bizim
dışımızda hiçbir AB üyesi, bu ekonomik prangayı ABnin içine girmeden boynuna
vurdurmamıştır.
TransAnatolie Tour
|