Türkiye ve Dünya Gerçekleri

TransAnatolie Welcomes You  to Turkey

 

Kutuplar


 

 

Home ] Up ] Türkiye Gerçekleri ] Strateji ve Politikalar ] İçerik ] Ara ]

 

 

Veled ] Diriliş ] İzlemler ] Egemenlik ] BOP ] Harekat ] Yalnız ] Hedef ] Çözüm ] İhanetler ] İçimizdekiler ] Kim ] Melezya ] Yağmâ ] Kurnazlık ] [ Kutuplar ] Vak’a ] Eşitlik ] Küstahlık ] Savaş ] Arkeoloji ] Şeriat ] Öngörü ] Tahmin ] Tanzimat ] Süreç ] Politikalar ] Türkolog ] Karne ]

 

 

Up

'Büyükanıt’ın kutuplaşma saptaması', Fikret Bila

   
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, İsrail’in kuruluş yıldönümü resepsiyonunda, üzerine basarak, Türkiye’de kutuplaşma olduğunu ve bundan kaçınılması gerektiğini söyledi.
Bu saptamasına bir de uyarı ekledi:
“Türkiye, sorunlarını kendi içinde çözebilir. Kimsenin nasihatine ihtiyacı yoktur. Osmanlı İmparatorluğu’ndan bir cumhuriyet yarattık. Türkiye bütün sorunlarını çözme imkân ve kabiliyetine sahiptir. Kutuplaşma olduğu zaman çatışma ortamı çıkar.”

İki eksen
Büyükanıt’ın saptaması iki eksenli bir kutuplaşmaya işaret ediyor:
1- Türk-Kürt ayrımı,
2- Laik-antilaik ayrımı.
Bu iki eksen etrafında başlayan kutuplaşmanın yaygınlaşma eğilimi gösterdiğini kabul etmek gerekir.

Etnik kutuplaşma
PKK faaliyetleri ve aynı çizgiyi temsil eden parti ve kuruluşların çabaları Türkiye’de bir etnik ayrımı gündeme sokmuştur. Özellikle Güneydoğu’da bu çok açık biçimde yaşanıyor.
Türkiye açısından en önemli avantaj bu ayrımın toplumda bir çatışmaya dönüşmemiş olmasıdır. Halkın sağduyusu sayesinde, etnik ayrımcılık Türkiye’nin çok büyük bir bölümünde yaşam alanı bulamamıştır.
Ancak, bu yönde yine de çok tehlikeli sinyaller geldiğini de unutmamak lazım. Münferit olaylar biçiminde de olsa ortaya çıkan tepkiler, gerginlikler, kutuplaşmanın yol açabileceği felaketin öncüleri olarak algılanmalı ve önlemler şimdiden alınmalıdır.
Türkiye’nin tarihi avantajlarından biri, bir iç çatışma, iç savaş yaşamamış olmasıdır. Bunun değerini etnik kökeni ne olursa olsun, herkesin çok iyi bilmesi gerekir. Türkiye böyle bir tuzağa sürüklenmemelidir.
Yüzyıllardır olduğu gibi bir arada barış içinde yaşama olgunluğunu göstermelidir.

Laiklik ayrışması
Kutuplaşma anlamında kötü sinyaller veren bir diğer eksen de, “laik-antilaik” eksenidir. Bu kutuplaşmanın nedeni dinin sürekli olarak siyasete alet edilmesidir. Siyasetin din üzerinden yapılmasıdır.
Bugün yaşadığımız laik-antilaik ayrımının temelinde bu siyasi gayretlerin olduğunu söyleyebiliriz.
Toplumu, “dindar-dinsiz”, “laik-antilaik” diye böldüğünüz zaman yine bir felaketin hazırlığını yapmış olursunuz.
Oysa, siyaset dinin üzerinden elini çekse, bu alanda toplumsal bir gerginlik yaşanmaz. Yine yüzyıllardır olduğu gibi, kim, hangi inanca sahip olursa olsun, bu toplum birlikte yaşamayı bilmiş bir toplumdur.
Ancak siyaset, din üzerinden yarattığı gerginlikle bir kutuplaşmaya daha neden olmuştur.
Son yıllarda halk bu iki kutuplaşmada pozisyon almaya zorlanıyor.
“Bizden-bizden değil” ayrımı, her türlü siyasi ve bürokratik tercihte din ölçüsünün kullanılması, Anayasa’da gayet açık biçimde tanımlanmış laiklik ilkesine yönelik hamleler, sonuçta kutuplaşmayı körükleyen başlıca etkendir.
Türkiye, dini ve etnik kutuplaşmanın doğuracağı riskleri iyi düşünmelidir.
Siyaset, kutuplaşma kaynağı ve teşvikçisi olmamalıdır.

 

   
   
   
 
 

 
   
   
   

 

 

 

Home ] Up ] Türkiye Gerçekleri ] Strateji ve Politikalar ] İçerik ] Ara ]

Veled ] Diriliş ] İzlemler ] Egemenlik ] BOP ] Harekat ] Yalnız ] Hedef ] Çözüm ] İhanetler ] İçimizdekiler ] Kim ] Melezya ] Yağmâ ] Kurnazlık ] [ Kutuplar ] Vak’a ] Eşitlik ] Küstahlık ] Savaş ] Arkeoloji ] Şeriat ] Öngörü ] Tahmin ] Tanzimat ] Süreç ] Politikalar ] Türkolog ] Karne ]