Turizm stratejisi
TURİZME yalnızca ülkeye döviz kazandıran bir sektör olarak bakmak
yanlış olur. Turizm aynı zamanda farklı kültürlerin ve halkların bir
iletişim aracıdır. Sektörün bu işlevi döviz kazanmak kadar önemlidir.
Türkiye turizmde çok büyük atılımlar yaptı. Devletin teşvikleriyle bu
sektöre çok büyük yatırımlar yapıldı. Yatırımların meyvesini de
yemeğe başladık. Ülkemize gelen yabancı turist sayısı bir milyonu
bulmazken, şimdi on milyondan fazla yabancı ülkemizi ziyaret ediyor.
Ziyaret eden yabancıların sayısı giderek artıyor.
Turizm Türkiye ekonomisine küçümsenmeyecek bir döviz girdisi
sağlıyor. Bu yıl turizm gelirlerimiz on milyar doları aşabilir.
Bütün bunlar çok iyi de, acaba gelen turistler ülkemizi ziyaret
ettiklerinde gerçekten ülkemizi ve insanlarımızı tanıma fırsatları
oluyor mu? Yoksa, havaalanı ile tatil köyü arasında mı ülkemizi
görüyorlar.
TATİL KÖYÜ TURİZMİ
Tatil köyü turizmi çok gelişti. Turistler uçaktan iniyorlar,
otobüslerle tatil köylerine gidiyorlar. Bir ya da iki hafta tatil
köyünde yiyip içip denize giriyorlar, güneşleniyorlar ve eğleniyorlar.
Daha sonra, yine otobüslerle havaalanına gidip ülkemizi terk ediyorlar.
Taze meyve ve sebzelerimize hayran kalıyorlar. Şaraplarımızı
beğeniyorlar. Kendilerine hizmet eden tatil köyü personelinden
çok memnun kalıyorlar. Ama, bunların hiçbiri Türkiye'yi, tarihini ve
insanlarını tanımak için yeterli olmuyor.
Birçok yabancı turist tatil köyünden çıkıp civardaki tarihi yerlere dahi
gitmiyorlar. Ülkemize gelen turistlerin çok azı İstanbul'u ya da bir
başka yöreyi ziyaret ediyor. Çok az turist tatil köyleri dışında
alışveriş yapıyor. Bunları da kandırmak için birbirimizle yarışıyoruz.
Tatil köyleri turistlerle kaynarken civardaki esnafın yeterli müşteri
çekememesi iktisadi açıdan turizmin bir ayağını sakatlıyor. Esnafın çoğu
kez halinden şikayet etmesi de bu gerçekten kaynaklanıyor. Tatil
köyleri yabancı turistlerle kaynarken İstanbul'da artık eskisi kadar
dahi tabancı turist görmüyoruz.
Aslında Ege Denizi'ndeki Yunan adalarını ziyaret ederken günü
birliğine vapurla Kuşadası'na gelen ve Efes Harabeleri'yle
Meryem Ana'yı dolaşan yabancı turistler Türkiye ve insanları
hakkında tatil köyü turistlerinden çok daha fazla bilgi ediniyorlar.
Ülkelerine döndüklerinde, tatil köyü turistleri Türkiye hakkında eskiye
göre çok daha fazla bilgi sahibi olmazken, günübirlik yabancı
turistler bizler hakkında çok daha fazla bilgi sahibi oluyorlar.
KÜLTÜR TURİZMİ
Turizm stratejimizi gözden geçirmeliyiz. Tatil köyü turizmi elbette
olacaktır ve devam edecektir. Ama, tatil köylerine gelen yabancı
turistlerin tatil köylerinden çıkıp dolaşmalarını sağlamalıyız.
Turistlerin kandırılmasını azaltabilecek özlemler düşünmeliyiz. Tatil
köyü dışındaki turizmi geliştirebilmeliyiz. Geldiğimiz noktada, turizmin
artık teşvik edilmesi gereken yönü bu olmalıdır.
Başardığımızda, daha çok para harcama eğiliminde olan ülkelerden
turist çekebileceğiz. Otel ve yemek dışındaki turizm harcamaları
artacak. Dolayısıyla, toplam turizm gelirleri de artacaktır. Yeni
zenginleşen Ruslara yalnızca güneş, deniz ve hava satarak turizm
gelirlerimizi belli bir düzeyin üzerine çıkaramayız.
Yabancı turistleri tatil köyleriyle beraber İstanbul'a, Efes'e,
Truva'ya Pamukkale'ye, Van'a, Trabzon'a,
Kapodokya'ya ya da ülkenin diğer köşelerine götürebilmeliyiz.
Oralarda göreli olarak çok az turist varken ülkemizin güneyindeki tatil
köyleri dolu diye turizmde başarılıyız demek mümkün değildir.
Tatil köyü turizmi ile beraber kültür turizmine de önem vermeliyiz.
Ercan KUMCU
|