Ya AB,
Ya Türkiye
Televizyonu açtım. SKYTÜRK isimli
televizyon kanalında ekranda bir yazı:
"AVRUPA'DAN ŞOK KARAR..."
"Allah Allah, acaba neymiş bu şok karar?" diye merak ettim ve kulak
kabarttım.
Meğer "Avrupa Adalet Divanı, PKK'nın "AB terör örgütleri" listesinde
bulunması yönündeki kararı" bozmuş! Kısacası Avrupa, PKK'yı terör
örgütleri listesinden çıkarıyormuş!
Zurnanın zırt dediği yerdeyiz artık!
Türkiye'nin "AB budalaları" Avrupa Adalet Divanı'nın bu kararı
karşısında şok, pardon çok şaşırmışlar! Çeşitli "uzmanlar"
televizyondaki programa telefonla bağlanıyor ve PKK'nın terör
listesinden çıkarılmasını yorumluyor, AB'nin böyle bir karar almasının
ne kadar yanlış olduğu anlatılıyor! Kısacası cümle AB sever, hamamın
namusunu kurtarmak ve karizması çizilen AB'yi aklamak için laf
salatasının türlüsünü sergiliyorlar!
Oysa 2008, AB yılı olmayacak mıydı? Bu avuç mandacı-liboş, daha birkaç
hafta önce hükümete çağrı yapmıyor muydu, "2008 AB yılı olsun
" diye?
AB, "medeniyet projesi" değil miydi?
"Kaygıları giderecek tek yol AB çıpası" değil miydi?
"AB çıpasına tutunmanın yolu, AB yolunda kararlılıkla ilerlemek ve
icraat" değil miydi?
İşte, al sata icraat!
İcraatın hasını Avrupa Adalet Divanı yaptı ve "PKK'nın "AB terör
örgütleri" listesinde bulunması yönündeki kararı" bozdu.
Ne "medeniyet projesi" ama!
Avrupa Adalet Divanı'nın kararı ile ilgili haberi dinledikten sonra
aklıma Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt geldi! Ne diyordu Org.
Büyükanıt:
"AB konusunda TSK, haksız bir saldırının hedefi durumuna gelmiştir.
Ülke içi ve ülke dışı çevrelerde hiçbir haklı nedene dayanmadan TSK'nin
AB'ye karşı olduğu konusunda yaygın kanaatler oluşturulmuştur. Açıkça
ifade ediyorum, bu tür iddialar doğru değildir. Bu konudaki Silahlı
Kuvvetleri'nin görüşlerini büyük harflerle tekrar ifade ediyorum: TSK,
AB karşıtı olamaz. Çünkü AB, Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk toplumuna
gösterdiği çağdaşlaşma hedefinin jeopolitik ve jeostratejik açıdan
zorunluluğudur. Bu zorunluluk, aynı zamanda Türkiye'nin sosyal, politik,
ekonomik ve güvenlik hedefleriyle de tam olarak örtüşmektedir. Türkiye
Avrupa'nın bir parçasıdır ve Avrupa Birliği'ne girecektir. Bu yargı,
bazı çevrelerin düşüncesi ile çelişse bile, Türkiye'nin ve TSK'nin kesin
kararlığının açık bir ifadesidir..." (Hürriyet, 29.5.2003)
Sonra İlhan Selçuk'un bir yazısında (Kurtuluşun Önkoşulu, Cumhuriyet,
29.10.2004) yazdıklarını anımsadım birden. İlhan Selçuk da AB hakkında
şöyle diyordu:
"Bu örgütün laik ve demokratik kurallar temelinde bir uygarlık
oluşumunu simgelediği kesindir; Türkiye bu uygarlık hedefine yönelik
pusulayı Atatürk'en beri benimsemiştir; yol haritamızı değiştirecek
değiliz..."
Şimdi Org. Büyükanıt, Avrupa'nın PKK'yı terör örgütü olmaktan
çıkarmasını, "Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk toplumuna gösterdiği
çağdaşlaşma hedefinin jeopolitik ve jeostratejik açıdan zorunluluğu" ile
acaba nasıl bağdaştırıyor? Üstelik "Bu zorunluluk, aynı zamanda
Türkiye'nin sosyal, politik, ekonomik ve güvenlik hedefleriyle de tam
olarak örtüşmekte" idi! Terör örgütü PKK'yı kutsayan bir Avrupa'nın "Türkiye'nin
güvenlik hedefleri" içindeki yeri nedir acaba?
Ya da İlhan Selçuk'a sormak gerekmez mi: Terörist PKK'yı baş tacı
edenlerin "bir uygarlık oluşumunu simgelediği" savunulabilir mi artık?
Ruhunu esir gibi pazara çıkarmış, emperyalizmin uşaklığına soyunmuş
cümle mandacı-liboşa, "2008, AB yılı olsun
" diye kıçını yırtan
satılmışlara hiçbir sözüm yok. Hepsinin ne mal olduğu ortada çünkü
Ama Org. Büyükanıt ve Selçuk bu kategoriye sokulamaz. Onun için 24
yıldır teröre karşı mücadele eden ordumuzun en üst rütbeli komutanı olan
Org. Büyükanıt ile İlhan Selçuk gibi bir yurtsever aydınımızın, AB
denilen "tek dişi kalmış canavar" konusundaki görüşlerinin bir
özeleştirisini yapmaları artık kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Avrupa, PKK'nın yanında olduğunu ilan etmiştir.
PKK'nın karşısında olan AB'nin yanında olamaz, AB'ye üye olmayı
hedefleyemez.
Yol ayrımına geldik artık
Ya AB, ya Türkiye
S. Ant
|