|
Cumhuriyet, Cumhuriyet devrimleri ve sol
Cumhuriyet Sol'a hiçbir zaman iyi davranmadı. Halk sola hiçbir zaman
iyi davranmadı. Böyle oldu diye, kimileri gibi, Cumhuriyet'e düşman
olmak, halka küsmek gerekmez.
Başlıktaki ilişki hüzünlü bir tarihtir. Ama bizim tarihimizdir.
Büyük ölçüde döneklerin yapı ustalığını yaptığı, yüzleşemediğimiz
bir tarih. Döneklerinin çocuk ve torunlarının küfrettiği bir tarih!
* * *
Şunu belleyelim: Elli bin kez yenilse de sol ve solcu ne halkına ne
de devletine düşman olur. Ama ikisini de değiştirmek ister.
Sansaryan Hanı etüvünden geçenlerin, 141-142'nin kırbacını
yiyenlerin, Soğuk Savaş'ın antikomünizm dehşetini yaşayarak işsiz ve
aç kalanların, suyu bulandıran kuzuların, 12 Mart ve 12 Eylül
kurbanlarının çoğu, hayatta kalanlar, büyük bir olasılıkla bu
satırlarımı paylaşırlar.
Gerçek solcular, Cumhuriyet kendilerine kötü davransa da
Cumhuriyet'ten asla vazgeçmezler, Cumhuriyet'in karşısına geçmezler.
* * *
Solcular, 1923-1950 arasında Cumhuriyet devrimlerini daha ileri
götürmek istedikleri, Milli Demokratik Devrim'i gerçekleştirmek ve
bütün halka yaymak; yapısal reform ve devrimleri yaygınlaştırmak,
ekonomiyi ve gelir dağılımını demokratikleştirmek,
toplumsallaştırmak; ülkeyi daha çok çağa yaklaştırmak için "sol
politika" yapmaktaydılar. Bu dönemde, CHP hükümetleri, yöneticileri,
üyeleri solu ve solcuları sevmemiştir. İstisnaları olsa bile...
1950'den sonra, yukarda saydıklarımın dışında, sol, Cumhuriyet'i "karşı
devrim"e karşı korumak misyonunu da yüklendi.
Sol, 1923'ten bu yana, Cumhuriyet'i korumak ve dönüştürmek idealinin
peşinden gitmiştir.
Geleneksel İslami toplumda komünizmin, sosyalizmin, sosyal
demokrasinin kök salması, yerleşmesi, gelişmesi olanaksız gibidir.
Nizamülmülk'ün Siyasetname'sinden ("Kırk Beşinci Fasıl: Mazdek
Ayaklanması) kaç kez alıntı yaptım. Bin yıllık kapıya külah asma
hikáyesi.
Bunun ardından Soğuk Savaş dönemi, Komünizmle Mücadele dernekleri
dönemi, sıkışınca solcu ve komünist avcılığı, 12 Mart ve 12 Eylül
yangınları; ilk ve orta öğrenimin ders programları. Ve 12 Eylül'le
birlikte Aydınlar Ocağı önderliğinde Türk-İslam sentezi.
* * *
Bu arada 1923'ten 1950'ye kadar yeraltında mücadele veren İslamcılık,
1950 ile birlikte kozasından çıkmış, tarikatlar ve cemaatler
marifetiyle politikaya girmişti. Önce merkez sağda bir asalak varlık
olarak yaşadı ve sonunda 22 Temmuz'da merkez sağı ve sağı yok etti.
1980'den sonra İslami sermayenin örgütlenmesi ve Anadolu ekonomisini
ele geçirmesi sürecini çok iyi tahlil etmek gerekiyor. Bu yöntemle
kendi eğitim-öğretim, medya (radyo-televizyon), basın-yayın,
yayıncılık, tatil ve turizm, reklamcılık ve eğlence sektörünü kurdu
ve kendi "paralel" toplumunu yarattı.
Şimdi sıra AKP ile başlayan sürecin tamamlanmasında. Yani
Cumhuriyet'in İslamileştirilmesinde. AKP'nin yeni iktidar döneminde
bu sürecin basıncının arttığını göreceğiz. Sarı saçlarını savurarak
AKP'nin zaferini kutlayan güzel kızlar gazetelerde yayınlanan
fotoğraflarını çok iyi saklasınlar. On yıl sonra hasret ve esefle
bakacaklar.
Özdemir İNCE
|
|