Amerika
Kıtası-Soykırımlar
"Amerika'nın fethi sırasında
yapılan kıyımdan Meksika'daki Çiçimekalar ya da Şili'deki Araukanlar
gibi, her türlü asimilasyona karşı çıkan kabilelerin yok
edilmesinden sonra, maden ocaklarındaki zorunlu çalışmadan
kaynaklanan ölümler, mikrobik hastalıklar, korkunç salgınlara yol
açar. Meksika yerlilerinin sayısının 1519'da on milyon kadar olduğu
sanılmaktadır. 1650'de burada yalnızca bir buçuk milyon yerli
kalmıştır. Bütün Güney Amerika için nüfus azalmasının (aynı süre
içinde) yirmi milyon dolayında olduğu tahmin edilmektedir. Antil
Adaları'nda yerliler hemen hemen tamamen yok olmuşlardır.
Hıristiyanlaştırma çabası sömürgeleştirmeye eşlik eder; daha 1528
yılında 28 piskoposluk kurulmuştur... Bazı kabileler
Hıristiyanlaştırılmaktan kurtulmak için ormanlara ve dağlara sığınır"
(4).
"Cortes Küba'nın fethinden sonra, Santiago dolaylarındaki toprakları
ele geçirerek burada yönetici olur. Ama bu görevden çabuk sıkılır.
Masalsı toprakların fethine çıkmayı daha uygun bulur. Cortes 500
İspanyol askeri (32'si okçu, 16'sı tüfekçi) Avrupa'dan getirilmiş 16
at ve 10 top elde eder ve ileri harekâtı başlatır.
Meksika'ya ulaşınca 1519 Ağustosunda iç kesimlere doğru ilerlemeye
karar verir. Küçük ordu, Totorak (yerli) savaşçıları eşliğinde,
yüzlerce taşıyıcının da yardımıyla ve 400 piyade, 15 süvari ve 7
topla, yola çıkar. Bağımsızlığını korumuş olmakla beraber,
Aztek'lerin etkisinde olan Tlaxcala yerlilerinin topraklarına
gelince 50.000 kişilik bir orduyla savaşmak gerekir. Tlaxcaltek'ler
bir avuç asker karşısında bozguna uğrayınca; doğaüstü hayvanlara
binip, yıldırım taşıyan, dolayısıyla da yenilmeleri olanaksız olan
Tanrılar karşısında bulunduklarına inanırlar. Azteklerle hesaplaşmak
üzere onlar da İspanyollara katılırlar... Cortez Mexica'nın fethini
böylece 400 küsur askerle ve yerlilerin yardımı ile tamamlar" (5).
"Kıyıdaki şekerkamışı tarımı işletmeleri çok erken bir dönemde
sömürgeleştirmeye temel olmuşlardır ve Brezilya'nın başarısını
sağlamışlardır. İlk zenciler 1530'da buraya getirildiler. 1585'te
57.000 sömürgeci ve 14,000 köle vardı" (6).
Sömürgeleştirmenin ilk anlarında yerlilerin sahip olduğu altın ve
gümüş gibi kıymetli madenlerin elde edilmesi ve Hıristiyanlaştırma
önem kazanmıştır.
"1503'te kurulan ve Amerika'yla İspanya arasında deniz ve ticaret
ilişkilerini denetleyen, Sevilla Casa de la Contratacion (Ticaret
Odası)'nın arşivlerine göre; 1503'ten 1660'a kadar (Amerika'dan-Avrupa'ya)
181 ton altın ihraç edilir. Bunun yanında gizli kaçakçılık da göz
önüne alınırsa gerçekte 300 tona yakın altın çıkarıldığı kabul
edilebilir. Çıkarılan gümüş de 16.000 tonun üzerindedir." (7)
"Vakanüvislerin adil birisi diye tanımladıkları Bartholome de las
Casas'ın (Kızılderililere karşı yapılan haksızlıklar karşısında)
sesi yükselmeye başlar. Kristof Kolomb'un yakın arkadaşı olan babası
ona Saint-Dommique'de geniş topraklar bırakmıştı. Tanrının bu
lütfundan sonra çok etkilenen Las Casas, piskopos olduğu şehirde
kölelerini serbest bırakmıştır. Kızılderililerin maruz kaldığı
İspanyol canavarlarının kana susamış davranışlarından üzüntü duyan,
bu pişman olmuş İspanyol serüvencisi, araştırmalar yapmış ve çarpıcı
bir eser bırakmıştır. Avrupa'da çok büyük yankılar uyandırmış olan
bu eser, "Historie des İndes" (Kızılderililerin Tarihi) birçok dile
çevrilip yorumlanmıştır" (8).
Dindar piskoposun anlattığına göre, Küba adasında üç ay içinde yedi
bin çocuk, gıdasızlıktan ölmüşlerdi. Belli bir yaşama alışmış,
hayatlarını kurmuş olan ilkel topluluklar, açgözlü sömürgecilerle
karşılaşınca savaşmışlar ve doğal olarak yenilmişlerdi. "İspanyollar,
Kızılderililerin kadınlarını ve çocuklarını alıp onların emeğiyle
elde ettikleri etlerle beslenmekteydiler. Bu insanlar yiyeceklerini
büyük zorluklarla elde ettiklerinden, azla yetinmeye alışmışlardı.
Fakat Hıristiyan İspanyollar bu küçük porsiyonlardan memnun
değillerdi ve otuz kişi için bir ayda hazırlanmış yiyeceği bir
saatte bitirmekteydiler. Şunu belirtmek gerekmektedir: Bir savaşın
sonunda bütün erkekler öldürülürse ve kadınlar ve çocuklardan başka
kimse kalmazsa ne yapılır? Kalan zavallı halkı İspanyollar arasında
paylaştırıp, altın çıkartmak üzere madenlere göndermekten başka çare
yoktur... Yiyecek olarak otlardan başka hiçbir şey vermedikleri için
kadınlar çok zayıf düşüyor, çocuklarda kısa sürede ölüyorlardı.
Kalan erkeklerde madenlerde açlıktan ölüyor, dolayısıyla ada kısa
sürede yaşanmaz hale geliyordu." (9)
Amerika'nın keşfinin ilk yüzyılı içinde bölgedeki yerli halk böyle
kırılırken, gelişen çiftlikler ve üretim sahaları nedeni ile ihtiyaç
duyulan "iş gücü" için gözler yine savunmasız kıtaya, Afrika'ya
çevrilir. Afrikalıların Amerikan tarihi içinde öne çıktığı bu
dönemden, günümüze kadar karşılaştığı güçlükler dev boyutlardadır.
Avrupalıların bu güçlükleri nasıl yenmeyi başardıklarını bir sonraki
yazımızda sunmaya çalışacağız.
Dipnotlar
(1) Süleyman Kocabaş: Hindistan Yolu ve Petrol Uğruna Yapılanlar, s.231(
İstanbul1985)
(2) S.Kocabaş, a.g.e., s.231 (Altuğ, I.Dünya Harbinde., s.48).
(3) T.E.Lawrence, Seven Pillars of Wisdam, a Triumph, s.4448 (Garden City, New
York, Doubleday, Duran & Company İNC. 1935).
(4) Türk ve Dünya Tarihi Ansiklopedisi, Gelişim Hachette, Cilt 4, s.1162 (le
Livre de Paris S.N.C. Biblioclub de France Hachette Et Cie ve Gelişim Basım ve
Yayım A.Ş. İstanbul 1985).
(5) Türk ve Dünya Ansiklopedisi, Cilt3, s.749750.
(6) Aynı Eser, Cilt 4-s.1166.
(7) Aynı Eser, Cilt 4-s.1161.
(8) Maurice Lengelle, Kölelik, s.80 (Çev. Emine Su, iletişim Yayınları Press
Universitories De France, İstanbul- 1993).
(9) Aynı Eser, Cilt 4, s.8081
TransAnatolie Tour
|