Türkiye ve Dünya Gerçekleri

TransAnatolie Welcomes You  to Turkey

 

N-Ulusalcilar


 

 

Home ] Up ] Türkiye Gerçekleri ] Strateji ve Politikalar ] İçerik ] Ara ]

 

 

TSK-Analiz ] TSK  BOP ] NATO ] Degerlendirme ] Analiz ] [ N-Ulusalcilar ] Milli İrade ] Söz ] Cumhuriyet ] Yönetim ] Mektup ] Mektup ]

 

 

Up

Naylon Ulusalcıları Üreten Kim?

   

Emperyalizmin en korktuğu şey bir ülkedeki ulusalcı (milliyetçi) hareketlerdir. 19. ve 20. yüzyıllarda Avrupa ve ABD sömürgeciliğine karşı, Asya’da, Afrika’da, Güney Amerika ve Ortadoğu’da yoğun ulusalcı hareketler yaşandı.

21. yüzyılda bu süreç, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra da süregelmektedir. Güney Amerika’da Venezüella’nın (ve Chavez) başını çektiği Mercosur hareketi ilerliyor.

Türkiye’de 1990 sonrasında ABD ve AB’nin iktisadi, siyasi ve sosyal yapıda denetimi, yönlendirmesi ve varlığı genişledi ve derinleşti.

- Bireyler, şirketler, sivil toplum örgütleri, kamu kuruluşları “Batı’nın oluşturduğu ve içinde yer aldığı” bu sömürgeci altyapı (veya düzen) içinde adeta esir alındılar. Hem şikâyet ediyor hem de parçası oluyoruz.

Böyle bir sömürgeleşme düzeninde Batı’nın en korktuğu şey “ulusalcı (milliyetçi) hareketlerin” yaygınlaşmasıdır.

- Türkiye’deki ulusalcı (milliyetçi) oluşumlar, özellikle soğuk savaş sonrasında, “antiemperyalist ve Batı karşıtı bir gelişme çizgisi içine girdi”.

Bu bir “Batı düşmanlığı değildir”; Batı’nın Türkiye ve bölge üzerinde dayattığı sömürgeci uygulamalara karşı tepkidir. Tepkiden de öteye, “toplumsal bir korunma içgüdüsüdür”.

Tarihte Batı içinde sıkça görüldü; ABD’nin bağımsızlık sırasında İngiltere’ye, Almanya’nın yine İngiltere’ye karşı milliyetçi (korumacı) tavırları, bir anlamda “sömürülmeye karşı toplumsal bağımsızlık tepkileridir”.

Alman iktisatçı Friedrich List, İngiliz sömürgeciliğine karşı korumacılığın ilk kuramsal örneğini teknik anlamda, asırlar önce vermiştir.

Bugün Türkiye örneğinde ulusalcı (milliyetçi) hareketler içinde hangi akımlar yer alıyor? 1990 sonrasına baktığımız zaman sol, sosyal demokrat, merkez, merkez sağ gibi düşünce yelpazesi içinde bulunan milliyetçiler (ulusalcılar) vardır.

“Siyasal İslam” boyutunda Milli Görüşçülerin, “Batı karşıtı ve antiemperyalist dokusu içinde” milliyetçiliğin de belli ölçüde, dolaylı olarak bulunduğunu görüyoruz.

Kritik ayrım

- Soldan sağa her çizgide “kendisini milliyetçi (ulusalcı) olarak tanımlayan” pek çok çevre var. Gerçek ulusalcıları (milliyetçileri) ayırt edebilmek için, “emperyalizm karşısındaki duruşlarına bakmak gerekir”.

Bir sosyal demokrat, Türkiye üzerindeki emperyalist baskıya ses çıkarmıyorsa “ben ulusalcıyım demek hakkı olamaz”. Merkez sağda bir siyasi parti BOP’u görmemezlikten geliyorsa “milliyetçiliği, fırsatçılıktan başka bir anlam taşımaz”.

Hele kimi çevrelerin “hukuk dışı yollarla iktisadi ve siyasi güç sağlamak amacı ile” milliyetçiliğin arkasına saklanmaları düpedüz sahteciliktir.

- Siyasal İslamda ve sermaye çevrelerinde olduğu gibi milliyetçiliği (ulusalcılığı) kullanan naylon milliyetçiler çıkabilir. Bu tür çıkar amaçlı sahte milliyetçiler yanında, “El Kaide’nin üretilmesi gibi” Batı emperyalizmi tarafından Türkiye’de üretilmiş “sahte milliyetçiler” vardır.

Sıralayalım; 12 Mart darbesini yapan Amerikancı paşalar, “Amerikancı soğuk savaş milliyetçileriydiler”. 12 Eylül’ü hazırlayan “Amerika’nın çocukları”, kendilerini milliyetçiler olarak pazarladılar.

12 Eylül “naylon milliyetçilerinin amacı”, 1961 Anayasası’nı ve katılımcı demokrasiyi ortadan kaldırarak gerçek milliyetçiliğin yolunu kesmekti. Bunda çok başarılı oldular:

- Siyasal İslamın yolunu açarak cemaatlerin, tarikatların sisteme egemen olmasına yol açtılar.

- Uluslararası sermayeyi, onun ortaklığında eğitimden siyasete, sistemin ortasına Özal’la birlikte yerleştirdiler.

1990 sonrasında Batı’nın Türkiye ve bölgedeki dayatmalarına karşı milliyetçi (ulusalcı) hareketler tekrar gelişmeye başladı. ABD ve AB olağanüstü bir saldırganlıkla, “adeta Türkiye’de sivil darbe yaparcasına” baskıya başladılar.

Hedefte, ulusalcılar (milliyetçiler) bulunuyor. Kimler kullanılıyorlar; işbirlikçi siyasal İslam, kimi sermaye çevreleri, kapitalist liberaller ve tabii bölücüler.

2008’de Türkiye, Batı’nın kuşatması altındadır. Türkiye’nin ele geçirilmesi için gerçek milliyetçilerin tasfiye edilmesi gerekiyor.

BOP’un önündeki en büyük engel ulusalcılardır. 2008’de Türkiye, emperyalizmle yüzleşmektedir. Meclis’teki milletvekilleri, barolar, üniversiteler, medyadaki yazarlar, işçiler, köylüler, esnaf kısacası 75 milyon insan; bunun ne kadar farkındayız?

Tekrar edelim; sömürgecilerin karşısındaki en önemli güç milliyetçilerdir. Bu nedenle onları tasfiye etmek için her şeyi yaparlar, naylon milliyetçiler üretip gerçeklerinin yerine koymaya çalışırlar.

Erol Manisalı

 

   
   
   
 
 

 
   
   
   

 

 

 

 

Home ] Up ] Türkiye Gerçekleri ] Strateji ve Politikalar ] İçerik ] Ara ]

TSK-Analiz ] TSK  BOP ] NATO ] Degerlendirme ] Analiz ] [ N-Ulusalcilar ] Milli İrade ] Söz ] Cumhuriyet ] Yönetim ] Mektup ] Mektup ]