Cumhuriyetin 
			yakasındaki eller 
			
			
			
				
				 Cumhuriyetin 
				85. yılını kutluyoruz. Her yıl olduğu gibi, benzeri tören ve 
				açıklamalarla. Ancak şurası bir gerçek ki, cumhuriyet rahat 
				değil. Aşağı çekiliyor, geri itiliyor. Üzerinde yükseldiği temel 
				zayıflatılıyor. Çökmesi için büyük uğraş veriliyor. 
				 
				Yakası çekiştiriliyor 
				Cumhuriyetin bir yakası laiklikse, diğer yakası ulusal 
				bütünlüktür. Kabul etmek gerekir ki, bugün, cumhuriyetin iki 
				yakası da çekiştiriliyor. Cumhuriyetin yakasına yapışmış eller 
				onu hırpalamak için yarışıyorlar. 
				20. yüzyılı ayakta geçirmiş nadir ülkelerden biri olan Türkiye 
				Cumhuriyetinin kuruluş felsefesi sorgulanıyor, temel 
				dayanakları olan laiklik ve ulus bütünlüğü, karşı hareketlerce 
				kemiriliyor. 
				Yine açıkça kabul etmek gerekir ki cumhuriyet bu iki temel 
				niteliği korumak için uzun bir süreden beri savunma halinde. 
				 
				Dine dayalı cumhuriyet 
				Cumhuriyet laik ve demokratik olmadıkça anlamından uzaklaşır. 
				Birçok ülke cumhuriyet adını taşıyor ama kimi laik değil, kimi 
				demokratik değil. Türkiye Cumhuriyeti ise demokratik ve laik 
				nitelikleriyle, çağdaş bir yapıda kuruldu. 
				Laik cumhuriyet yerine, dine dayalı bir cumhuriyet hevesleri bu 
				ülkede kuruluşundan beri hiç eksik olmadı. 
				Cumhuriyet, belki 50 yıldan fazla süredir yürütülen, sabırlı, 
				uzun soluklu karşı çabalar ve örgütlenmelerin üzerine özellikle 
				sağ iktidarların ve ara rejimlerin oy kaygısıyla yaptıkları 
				dini istismar eden politikalar eklenince, başlangıç noktası ve 
				hedeflerinden uzaklara doğru sürüklendi. 
				Atatürkün cumhuriyeti neden gençlere emanet ettiğini belki 
				cumhuriyet karşıtları daha iyi anladılar. Daha iyi anladılar ki, 
				cumhuriyet karşıtı gençlik projesinin üzerinde yoğunlaştılar. 
				Cumhuriyet değil cemaat gençliği yetiştirdiler. Bu gençlik karar 
				mekanizmalarına yerleşiyor. 
				Nedeni basit: Kurulan eğitim sistemi böyle bir gençlik üretiyor. 
				Buna karşın ne devlette ne de özel sektörde laik gençlik 
				yetiştirme amacı etrafında örgütlenmiş bir emek, hasredilmiş bir 
				sermaye var. 
				 
				Cumhuriyetin yüreğini ayırmak 
				Ve yine kabul edelim ki ülkenin Güneydoğusundan gelen 
				görüntüler, Atatürkün ulus anlayışının hedef tahtasında 
				olduğunu gösteriyor. Nihai hedef, bir başka bayrak, bir başka 
				ulus, bir başka ülke. Cumhuriyetin yüreğini ikiye ayırmaya 
				kilitlenmiş, küçümsenmeyecek bir dış desteğe sahip ayrılıkçı 
				hareketin gedik açma çabaları. 
				Atatürkün etnik farklılıklara, ırkçılığa dayanmayan ulus 
				anlayışı yerine, etnik milliyetçilikle beslenen, teröre yönelmiş 
				ayrılıkçı akım, Güneydoğuda İktidar da devlet de benim diyor, 
				Başbakanı bölge illerine sokmamak için direnç gösteriyor. 
				 
				Yaralar sarılmalı 
				Herkesin başını iki elinin arasına alıp düşünmesi gerekiyor. 
				Cumhuriyetin güçlendirilmesi, yaraların sarılması için 
				sorumluluk duygusuyla hareket etmenin zamanı. 
				Cumhuriyetin laiklik direği güçlendirilmeli, ona sahip çıkacak 
				gençlik yetiştirilmeli, farklılıklar kurumlaştırılmamalı. Bu 
				cumhuriyetin altında, barış içinde, farklılıkların gerçekten bir 
				zenginlik olarak, düşmanca değil kardeşçe yaşanabildiği bir 
				ortam yaratılmalı. 
				Ulusal birliği dağılmamış, demokratik, laik, üniter devlet 
				yapısı içinde; bireysel, kültürel özgürlüklerin yaşandığı, 
				barışın korunduğu, çağdaş bir cumhuriyet dileğiyle... 
				
            Fikret Bila  
						
		
		 |