Türkiye ve Dünya Gerçekleri

TransAnatolie Welcomes You  to Turkey

 

AET'nin Evrimi


 

 

Home ] Up ] Türkiye Gerçekleri ] Strateji ve Politikalar ] İçerik ] Ara ]

 

 

Batı Analizi ] ABD Gerçekleri ] Avrupa Gerçekleri ] [ AET'nin Evrimi ] Türkiye ve Batı ]

 

 

Up
Avrupa ve Ötekiler
Uygarlık?

AET'nin Evrimi: Toplumcu AET'den Faşist AB'ye: Sol Niçin Yenilir?

   

İtalya'da Berlusconi‘nin iktidara gelişinden sonra İngiliz İşçi Partisi de yerel seçimlerde hezimete uğrayınca, Avrupa’nın sosyal demokratları ile tatlısu sosyalistlerini bir telaştır aldı: Solun sonu mu gelmişti?

Bizde de ara sıra buna benzer sorular sorulduğu olur. Aslında, böyle bir soru sorulunca hemen şunu sormadan olmaz: Nerede, hangi sol?

Avrupa Birliği içinde bile bu sorunun yanıtı ülkeden ülkeye değişecektir. Yine de, AB’nin bütünü için kabaca toptan verilebilecek bir yanıt bulunabilir.

AB’nin başlangıcındaki Avrupa Ekonomik Topluluğu, üye altı ülkenin sosyal güçleri arasında az çok denge varken kurulmuştu. Evet, birleşmenin temelini ulusal sınırların kalktığı bir coğrafyada ortak pazarın serbest piyasa ekonomisi oluşturmaktaydı ama, o ortamın yaratacağı büyük sermaye egemenliğinin karşısında henüz gücünü yitirmemiş bir sendikalar dünyası ve o dünyayla organik bağlantıları olan sol partiler vardı. Sosyal güçler arasında böyle bir dengeden söz edilebildiği içindir ki, o başlangıç aşamasında Avrupa açısından bir bakıma Keynesci “refah devleti”ne ve sosyal demokrasi anlayışına dayalı bir birleşme hareketi öngörülmekteydi.

Şimdi artık öyle bir ortam yok. Neredeyse 27 devletli koca bir ülkeyi andıran Avrupa birliği, arasına Amerikan girişimciliğinin de katıldığı büyük bir sermaye birikiminin çıkarlarına hizmet eden, ulus-devletlerden gelebilecek direniş gücünü ortadan kaldıran, hatta üye ülkelerden bazısını bu birikimin sömürü çemberi içine alan bir dev güce dönüşmüştür. Böyle bir tabloda, on dokuzuncu yüzyıl Avrupa’sını andıran bir görüntü var: O yüzyılın işçi dünyası ve sosyal demokrat çevreleri nasıl kendi ülkelerinin emperyalizminden pay alıp ehlileşmişlerse, bugünkü AB kapitalizminin kremasını yiyen ülkelerdeki işçiler ve sosyal demokratlar da benzer biçimde iyice burjuvalaşıp siyasal mücadele gereğini duymaz duruma gelmişlerdir. Oralardaki solun yenilişi bundan.

Aynı şey, AB kodamanlarının ekonomik gücüne ve refah düzeyine erişmeden Birliğe girmiş olan Doğu ve Güneydoğu ülkelerinin yeni solu için söylenemez. Oralarda henüz sol partilerin işi bitmedi.

Doğu Bloku’nun dağılışından sonra Batı sürgününden dönen siyasilerin ve kamu kuruluşlarını kapışarak talanla şımaran yeni zenginlerin elindeki toplumlarda, sol güçler için AB çerçevesi içinde bile mücadele konusu olması gereken çok sorun var henüz.

Onlar için doğru olan bu gereklilik, benzer bir talana uğrayan Türkiye’de de sol için haydi haydi doğru sayılmalıdır. Üstelik burada, ülke üzerindeki çullanışa karşı yürütülmesi gereken bir bağımsızlık mücadelesi var ki, o da ancak ekonomik kapışmaya karşı çıkışla tamamlanması gereken ulusalcı bir sol mücadelenin işi olmalıdır. Birleşip bunu başlatacak bir sol kolay yenilmez.

Mümtaz Soysal

 

   
   
   
 
 

 
   
   
   

 

 

 

Home ] Up ] Türkiye Gerçekleri ] Strateji ve Politikalar ] İçerik ] Ara ]

Batı Analizi ] ABD Gerçekleri ] Avrupa Gerçekleri ] [ AET'nin Evrimi ] Türkiye ve Batı ]