İçinde Hıristiyan ve Müslüman iki din adamının da bulunduğu, mimarlık ve
sanat tarihçilerinin yer aldığı jürimiz, Türkiye’nin en estetik 10
camiini seçerken zorlandı. Baha Tanman ve Doğan Kuban başta olmak üzere
tümü, "Her dönemin farklı güzellik anlayışı var. Bir Selçuklu camiini
seçsek, beyliklerin hatırı kalır, beylik döneminden birini öne çıkarsak
Osmanlı’nın gönlü kırılır" dediler. Ve bu sıralamada yer alanların
hepsini eşitlediler.
Amasya’nın minicik camiini, Süleymaniye’nin bitişiğine iliştirdiler.
Çünkü kültürel mirasımızın şaheserleri olan bu ibadethanelerin her
birinin ayrı ve benzersiz özellikleri var; her birinin göz bebeği gibi
korunarak bizden sonraki kuşaklara devredilmesi şart.
En estetik 10 Türk
Camii
1. Divriği Ulu Cami/Sivas
2. Süleymaniye/İstanbul 3. Ortaköy/İstanbul
4. Selimiye/Edirne 5. Yeşil Cami/Bursa
6. Selçuk İsa Bey/İzmir
7. Yörgüç Paşa/Amasya 8. Ulu Cami/Erzurum
9. Rüstempaşa/İstanbul
10. Nuruosmaniye/İstanbul
Divriği ulu cami
Sivas’ta unutulan hazine:
UNESCO’nun Türkiye’den Dünya Kültür Mirası listesine aldığı ilk eser bu
cami oldu. Oysa yıllardır kıymet bilmez ellerde, bakımsızlıktan
neredeyse harabeye dönmüştü. Divriği Ulu Cami, Mengücekoğulları
hükümdarı Süleyman Şah’ın oğlu Ahmet Şah tarafından 1228’de yaptırıldı.
1280 metrekarelik kapalı alana sahip bu anıtın başmimarlığını Ahlatlı
Hürremşah, taş oymacılığını ise Tiflisli Ahmet üstlendi. Evliya
Çelebi’nin deyişiyle: "Üstad, bu camiye öyle emek sarf edip, kapı ve
duvarları öyle nakş bukalemun eylemiş ki, methinde diller kısır, kalem
kırıktır..." Bitişiğindeki Darüşşifa (hastane), Ahmet Şah’ın eşi ve
Behram Şah’ın kızı Melike Turan Melek tarafından yaptırıldı. 16 sütunlu
cami, 23 tonoz ve iki kubbe ile örtülü. Mihrabın biçim ve bezemelerinin
Anadolu’da başka örneği yok. Üç kapılı camide dört kitabe, dört usta
imzası, besmele, ayet ve dua yazılı 21 pano yer alıyor. Kapılarda
birbirini tekrarlamayan kabartma motifler, ışık-gölge oyunlarıyla
çarpıcı bir etki yaratıyor. Yukarı
Süleymaniye
İstanbul’un baş tacı:
İstanbul’da yedi tepenin kente en hakim noktasında kurulmuş,
yüzyıllardır kentin başına taç olmuş bir cami. Banisi Kanuni Sultan
Süleyman, mimarı Sinan. Sinan, cami ve etrafını saran kompleksi
1550-1557 arasında tamamladı. Caminin avlusunun etrafını çevreleyen
büyük komplekste okullar, kütüphane, hamam, aşevi, kervansaray, hastane
ve dükkánlar yerleştirdi. 53 metre yüksekliğinde 26.50 m. çapındaki
merkezi kubbeyi fil ayağı denilen dört büyük paye taşıyor. İçerideki en
göz alıcı yer mihrap duvarındaki 16. yy. renkli, Türk motifleri ile
süslü vitraylar. Sade mevlithanlar balkonu ve minberin yanında, mermer
mihrap nişinin etrafı çinilerle süslü. Sultan mahfili mihrabın solunda.
Caminin arka avlusunda Sultan Süleyman’ın, yanında da eşi Hürrem
Sultan’ın türbeleri var. Yukarı
Ortaköy
Boğaz’daki mücevher kutusu:
Boğaziçi’nin en güzel koylarından birinde, Ortaköy sahildeki bu barok
cami, Sultan Abdülmecid tarafından Mimar Nigoğos Balyan’a 1853’te
yaptırıldı. Bütün selatin (sultan) camilerinde olduğu gibi harim ve
hünkar bölümü olmak üzere iki kısımdan oluşur. Geniş ve yüksek
pencereler Boğaz’ın ışıklarını caminin içine taşıyor. Merdivenle çıkılan
yapının tek şerefeli iki minaresi var. Duvarları beyaz kesme taştan
yapılmış. Tek kubbenin duvarları pembe mozaikten. Mihrap mozaik ve
mermerden, minber ise somaki kaplı mermerden, ince bir işçiliğin ürünü.
İskele Meydanı’nın kuzey ucunda olan caminin güneyi ve batısı denizle
çevrili. Büyük Mecidiye Camii olarak da biliniyor. Yukarı
Selimiye
Ustanın şaheseri:
Bu eşsiz eseri inşa eden Mimar Sinan diyor ki: "Kalfalığımı Şehzade
Camii’nde yaptım. Ustalığımı Süleymaniye Camii’nde tamamladım. Fakat
bütün gücümü bu Sultan Selim Han Camii’nde sarf edip uzmanlığımı ayán ve
beyán ettim." Selimiye, II. Selim’in isteğiyle Kıbrıs’ın fethiyle elde
edilen ganimetlerle yapıldı. 1568-1575 arasında tamamlanan cami, Osmanlı-Türk
mimarisinin belki en büyük eseri. Üçer şerefeli dört minaresi var. Her
minarenin yüksekliği 79.89, kubbesi 31.28 metre çapında. Caminin harim
tarafındaki minarelerin şerefelerine ayrı merdivenlerden çıkılabiliyor.
İnenle çıkan birbirini görmüyor. Cami, Edirne’nin en yüksek noktasında
Yıldırım’ın yaptırdığı Baltacılar Koğuşu’nun kalıntıları üzerinde inşa
edilmiş. Açık havalarda Rodop Dağları’ndan ve Uzunköprü’nün Süleymaniye
Köyü’nden görülebiliyor. Yukarı
Bursa yeşil cami
Turkvuaz çinileri meşhur:
Yeşil Cami, medresesi, hamamı vb. ile bir külliyenin parçası. Çelebi
Sultan Mehmed adına mimar Hacı İvaz tarafından 1413-1420 arasında
yapıldı. Tezyinat işleri Çelebi Sultan Mehmed’in ölümünden sonra üç yıl
devam etti, 1424’te inşaat durdu. Caminin son cemaat yeri yok. Ön
cephede görülen kemer üzengilerinden, tipik beş bölmeli bir son cemaat
yerinin planlanmış fakat inşa edilmemiş olduğu anlaşılıyor. İkinci büyük
kubbeli kıble eyvanı ile yan eyvanlar ilk büyük kubbeli orta hacime
açılıyor. Yan eyvanların iki yanında içlerinde ocak ve dolaplar bulunan
odalar var. Yeşil Cami, süslemelerinin yüksek kalitesiyle, özellikle de
çinilerindeki ustalıkla tanınıyor. Koyu yeşil, açık ve koyu mavi
çinileri çok ünlü. Yukarı
Selçuk İsa Bey
Her taşı orijinal:
Anadolu Selçuklularından Aydınoğlu Beyliği’nin bir dönem merkezi olan
Selçuk’ta (Ayasuluğ), İsa Bey tarafından mimar Ali Bin Müşeymeş’e
yaptırıldı. 13 Mart 1375’te ibadete açıldı. St. Jean Katedrali ile
Artemis tapınağının tam ortasına inşa edildi. Önemli arkeolojik sitlerin
ortasında yer almasına rağmen, St. Jean Kilisesi’nden ve çevresindeki
ören yerlerinden tek bir taş bile alınmadan bu cami için üretilen
elemanlarla inşa edildi. Ayrıca, Türk mimarisinde ikinci cemaat yerine
sahip olan ilk eser. Batı cephesindeki pencereler ve taç kapı üzerindeki
süsleme, kama taşı ve düğümlü geçme örnekleri, mermere işlenmiş ayet ve
hadisler eşsiz güzellikte. Aynı güzellikleri, içerideki mermer
sütunlarda, kubbelerde kısmen kalmış turkuvaz çinilerde de görmek mümkün.
Yukarı
Yörgüç Paşa
Yeşilırmak kıyısındaki anıt:
Sultan II. Murad’ın vezirlerinden Atabey Abdullah Oğlu Yörgüç Paşa
tarafından 1429’da yaptırıldı. Eserin dış duvarları kesme taştan. Giriş
cephesi kemerlerinde kırmızı ve beyaz mermer geçmeler yapının görünümüne
ayrı bir güzellik katıyor. Gümüşhacıköy’ün 15 kilometre güneybatısında,
Gökmedrese Mahallesi’nde Yeşilırmak kenarında kurulmuş. Cami
kurulduğunda ahşaptan inşa edilmiş. Sonradan kagir olarak yapılan cami
1939 depreminde hasar görmüş ve 1946’da yeniden onarılmış. Dikdörtgen
planlı cami üç bölümlü. Üç kubbeyle örtülü orta bölüm dört kalın ayağı
birleştiren kemerlerle taşınıyor. Plan şemasındaki ilginç bir özellik de
son cemaat yerinin caminin ana mekanına dahil edilmiş olması. Ulu
camiler tipindeki Yörgüç Paşa Camii, üst örtüsü açısından da ilgi çekici
bir yapı. Yukarı
Erzurum Ulu Cami
Çifte minareli medreseye komşu:
Erzurum’daki Ulu Cami, Cumhuriyet Caddesi’nde, yanındaki Çifte Minareli
Medrese ile meşhur. Bu camiye Atabey Camii de deniyor. Saltuklu Emiri
Nasreddin Aslan Mehmet tarafından 1179’da yaptırıldı. Ulu Cami Osmanlı
kibrinden nasibini aldı ve IV. Murad zamanında yiyecek deposu olarak
kullanıldı. Bu yapı, Erzurum’un sembolü olan Çifte Minareli Medrese’yle
birlikte düşünüldüğü için aynı dönemde yapılmış bir külliye olduğu
sanılmış. Ama sanat tarihçileri, medresenin Ulu Cami’den bir asır sonra
yapıldığını düşünüyor. Medreseye Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat’ın
kızı Hundi Hatun veya İlhanlı hanedanlarından Padişah Hatun tarafından
yaptırıldığı için Hatuniye Medresesi de deniliyor. IV. Murad döneminde
tophane ve kışla olarak kullanılmış.
Yukarı
Rüstempaşa
Çinilerden çiçek bahçesi:
İstanbul’da Mısır Çarşısı yakınında, tek minareli, etrafını çevirmiş
dükkanların arasındaki cami, arka sırtlarda yükselen Süleymaniye ile
eşsiz bir manzara oluşturuyor. 1561’de Sadrazam Rüstem Paşa tarafından
Mimar Sinan’a yaptırıldı. Dükkanların üzerinde yer alan camiye iki
yandaki döner merdivenlerle ulaşılıyor. Girişte her daim dumanlar ve
kokular yayan dönerci dükkanları var. Merkezi kubbe karşılıklı 4 duvar
payesi ve yanlardaki ikişer sütun üzerinde yükseliyor. Giriş cephesi,
küçük fakat çarpıcı iç mekan duvarları, müthiş İznik çini örnekleriyle
süslü. Çiniler yaprak ve çiçek motifleri ile bir çiçek bahçesini
andırıyor. 16. yüzyılda kullanılan ve bir rölyef gibi kabarık olan
mercan kırmızısının en güzel örneği bu camide.
Yukarı
Nuruosmaniye
Eşsiz barok eser:
İstanbul Kapalıçarşı girişindeki caminin yapımına I. Mahmud döneminde,
1749’da başlandı, ölümünden bir yıl sonra 1755’te tamamlandı. Mimarı
Sinan Kalfa olan külliye barok tarzda yapılmış bir cami, medrese,
imalathane, kütüphane, türbe, çeşme ve sebilden oluşuyor. Çevresini
saran birkaç dükkan da külliyeye dahil. Nuruosmaniye Camii, Osmanlı cami
mimarisinde ayrıcalıklı bir yere sahip. Üç boyutlu taş bezemeleriyle
biricik bir barok şaheser olarak kabul görüyor. Eteği 32 pencere ile
çevrili tek bir kubbesi var. 174 pencere ile aydınlatılıyor. İki
şerefeli iki minaresi var. Kurşun yerine taş alemler, ilk kez bu
minarelerde kullanılmış. Külliyenin girişindeki çeşme ve sebilde de
barok üslup hakim. Yukarı
TransAnatolie Tour
|