En  Fr  Nl  De  Tr  

TransAnatolie Welcomes You  to Turkey

 

 

 

 

TransAnatolie Tours

En  Fr  Nl  De  Tr  

 

 

 

Roma

 

 

Home ] Up ] TransAnatolie Turlari ] TransAnatolie ile Türkiye ] Anadolu ] Şehirler ] Müzeler ] Biz Kimiz ] İçerik ] Ara ]

 

Suskun ] Adi ] Nerede ] E-Tuana ] Kazilar ] Hitit ] [ Roma ] Bizans ] Turk ]

 

 

Up

Tuana (Tuwana), Tyana, Kemerhisar, Bahçeli

Tuana (pdf)

   

Roma Donemi (İÖ 30-395)

Roma zamanında Anadolu, tarihinin önemli dönemlerinden birini yaşamıştır. Tuana yöresinde, Özellikle Kemerhisar Beldesi'nde yoğun bir yapılaşma başlamıştır. Kent, çevresiyle birlikte büyümüş, bayındır, bir konuma gelmiştir.

İÖ I. yüzyılda Roma Imparatoru Jul Sezar batıda ve Anadolu'da yaptığı savaşları kazanmış, "Geldim, gordüm, yendim" (veni,vidi,vici) demiş, sonunda yakinlarmm hazırladığı bir komploda öldurülmuştur. Yerine geçen Antuvan'in serüveni Mısır'da devam etmiş; ardili olan Oktav Mısır'ı Roma'nın bir ili yapmıştır. Onun zamanında Isa dünyaya gelmiştir. Bundan sonra imparatorluğun başına geçen Ogüst başarılı bir yönetimle barış içinde düzeni sağlamış, güçlü bir ordu kurmuştur.

Anadolu'ya hakim olan Romalılar burada sanat ve mimarideki ustalıklarını göstermişlerdir. Heykeltıraş, oymacılıkta, kuyumculukta, vazo ve çömlek yapmakta ileri gitmişlerdir. Kentleri yollar, köprüler, kanallar, hamamlar, su kemerleri, su depoları, sarnıçlar, tiyatrolar, tapınaklar, saraylar... görkemli yapıtlarla donatmışlardır.

Hıristiyanlık ilk yıllarda tepki ile karşılanmıştır. Roma'da yönetimi eline alan Neron acımasız hareketlerde bulunmuştur. Bu durum, bazen azalıp bazen artarak 4. yüzyıla, İmparator Konstantin zamanına dek sürmüştür.

iS I. yüzyılda Tuana'ya gelen Roma Osep Tuana'ya Osepya olarak kendi adını vermiştir. Bu tarihlerde Kral Taos şimdiki Köşk Höyük'ün bulunduğu yerden çıkan suyun başına Jüpiter adına bir mabet yaptırmış ve sikke bastırmıştır. Tuana'nın su gücüyle işleyen değirmenler de bu dönemde yapılmıştır. Ama eldeki kıt bilgiler nedeniyle tanrı Jüpiter'e ait mabedin yeri bugüne dek saptanamamıştır.

O günlerde bölgede tek tanrı inancını benimseyen halka zulmedilmeye başlanınca, onlar da yer altına kentler yapıp buralara sığınak zorunda kalmışlardır.

O sıkıntılı günlerde Tarsuslu Aziz Pol (Saint Paul) köyleri gezerek konuşmalarıyla yoksul halkı etkilemiş, onları düşünsel yönden rahatlatmıştır.

Tyanalı Apollonius (Apollon), Hıristiyanlığın yayılmaya başladığı 1. yüzyılda Tyana 'da doğmuştur. Mucizeler yaratan, ermiş, bilge, mürşit (yol gösterici), şifa da-gitici, kurtarıcı, hoşgörülü, özverili, cesur, eleştirmen, sevilen, sayılan bir kişi olarak tanınmıştır. Halk arasında ona sihirbaz diyenler, insanlar salgın hastalıklardan, fırtınadan, su baskınından kurtardığına, Zeus'un oğlu, insan suretinde tanrı olduğuna inananlar olmuştur. Usta büyücülüğünden dolayı zindana atılmış, işkence edilmiştir. 80 kadar mektubu, Sihir, Gezegen ve Tılsımlar üzerine yazdığı kitapları yakılmış, büstleri kırılmıştır.

Büyük Konstantin'ın IS 325 yılında İznik’te topladığı Konsil'de Hıristiyanlığın devlet dini olmasından sonra Apollonius, ortaçağda kiliselerin aldığı bağnaz kararlar sonucunda uzun sure unutulmuştur. Oysa asil amacı insanları aydınlatmak, onlara doğru yolu göstermek, sevgi ve kardeşlikte birleştirmek, onları bu yolda eğitmekti.

Araplar onu hiç unutmamışlar, mucize yaratan insan olarak takdir etmişler, ona Balinus diyerek Bahailik'in babası saymışlardır.

O, Anadolu'da Tarsus'ta öğrenim gördüğü yıllarda parlamış, Antakya ve Urba’da kalmış, sonra Rodos, Suriye, Misir, Babil, Keşmir, Atina, Roma'da bulunmuştur. Babil, Avrupa, Afrika, İran’dan Hindistan'a dek birçok yerleri gezmiş, yabancı diller bildiği için oralardaki insanların dinlerini incelemiş, onlara kendi düşüncelerini aktarmıştır. Her şeyden önce onlardan temiz olmalarını istemiş, her yerde sevgi, saygı görmüştür.

O, vejetaryen olarak ot ve bal yemiş, yüz yıl kadar yaşamıştır. Efes'te ölmüştür. Sonradan birçok büst ve heykelleri yapılmıştır. Onunla ilgili Fransa'da, Almanya'da, İtalya’da, İngiltere’de, Amerika'da, Yunanistan, Hollanda ve Finlandiya'da toplam 150'ye yakın kitap yazılmış, İlkeleri, kuralları, görüş ve düşünceleri irdelenmiş, İncil’le karşılaştırılmıştır.

Hayranlarından İmparator Septimus Severus onun için bir mabet yaptırmış, eşi İmparatoriçe Julia da onun yaşam oyküsunü anlatan bir kitap yazmıştır.

Venedik Üniversitesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Asim TamşTanış Roma kaynaklarından öğrendiğine göre "Tyana, filozof Apollonius'la tanınmıştır" demektedir.

2000 yıl önce Apollonius bizim topraklarda yetişmiş, tüm insanların sevgi ve kardeşlikte birleşmelerini İlke edinmiş, tanrının özgün niteliklerini özümsemiş, dünyaca tanınan ovünç duyduğumuz gök değerli bir bilgin, bir dahidir.

Sarol Teber 'Melankoli' adlı yapıtında, ikinci yüzyılın ilk yarısında yaşayan Kapadokyalı filozof hekim Aretaus'tan bahsetmiştir. Yaşam öyküsü üzerine yazık ki pek fazla bir şey bilinmemesine karşın onun çağının en hümanist hekimi olduğuna değinmiştir. Özellikle melankoli üzerindeki tanılarını anlatmış, bu konuda "sevgi-aşk nedeniyle ortaya çıkan melankolik durumları anlatan İlk hekim" olduğunu yazmiştir. Aretaus, melankolik olanlara "hiçbir şeyi zorla yaptırmaya çalışmamak gerekir" demiştir. Onlara hafif yemekler yemesi, şarap içmemesi, bağırsaklarını boşaltması gibi önlemleri salık vermiştir. Kapadokyalı Aretaus'a göre, "sevgi ve cinsel ilişki sağaltımda unutulmaması gereken önemli noktadır. Bu tür hastalarda öfke, hüzün, çökkünlük, uykusuzluk, korku, boşluk duygusu, ikinci aşamada aşırı heyecan, aşırı hareketlilik, insanlardan kaçma, intihar etme gibi bedensel ve ruhsal olarak görülen belirtiler için psikoterapi önemlidir."

Kapadokyalı Aretaus'un yapıtları Latinciye çevrilip yaygınlaşmış, adı unutulmayanların arasına girmiştir.

"Niğde Tarihi" yazan Albert Gabriel'in anlattığına göre, IS. 2. yüzyılda gelişen Tyana bölgesinde Jüpiter Mabedi'nin bulunduğu yere yakın olan iki küçük göl bulunmaktadır: Dipsiz ve Kaynarca gölleri.

İmparator Traianus'un (98-117) zamanı Roma İmparatorluğunun altın çağı sayılmaktadır. Doğuda Ermenistan Devleti Ka padokya'ya bağlanmıştır. Kilikya'da ölen bu imparatordan sonra akrabası Hadrianus (117-138) imparator olmuştur. Anadolu'ya eşi Sabrina ile iki kez geziye çıkan, her iki gezide de Tuana'ya uğrayan Hadrianus'un yönetiminde Kapadokya'da tarıma ve hayvancılığa önem verilmiştir. Adalet, vergi toplama işleri, pos¬ta örgütü ve askersel durum düzene girmiştir. Onun zamanında Hierapolis (Pamukkale) ve Babadağ'ın güneyinde Aphrodisias gibi Tuana'yı da görkemli anıtlar süslemiştir. Bunlar arasında "Köşk", kenarları süslü 60x90 cm. dikdörtgen blok taşlardan örülen 62x20 m. çapındaki havuz, üzerinde su olukları bulunan 150 m. uzunluğundaki kemerler, Hadrian hamamı, gymnasion, mabet, kentin iki-üç kapılı surları ilk akla gelenlerdir.

İS 2. yüzyıldan sonra Tuana'da Kral Hadrianus'tan başka nice krallar, nice büyük komutanlar gelip geçmiştir: Sasani Şahpur'la savaşan, Kapadokya'yı yağmalayan Goth sürülerini bu¬radan sürüp atan İmparator Valerianus, 75 yaşında Tuana'da ölen Tacitus, Mısır'dan sonra Kapadokya'ya giren Zenebia gibi...

İS. 267'de Roma İmparatoru Aureliano, Suriye'deki Palmira kralı Zenobia'dan Tuana'yı aldıktan sonra Apollonius için bir mabet yaptırmıştır. Karısı da onun hakkında bir kitap yazmıştır. (Bu bilgi yukarıda Apollonius tanıtılırken şu şekilde verilmiştir: İmparator Septimus Severus ve eşi Julia...)

İS 2 - 3. yüzyıllarda tarihçiler, Tuana'nın lojistik yönden donatılmış, kültürel ve tecimsel alanda çok gelişmiş olduğunu bildirmişlerdir.

Şarl Texier'in anlattığına göre, uzun süre Romalıların yöne¬timinde kalan Tuana güzel kentlerin arasında yer almıştır. Han¬ları, hamamları, aşevleri, çiçekli yollarıyla bayındır durumdadır. Kemerhisar'ın şimdiki Han Mahallesi'nde o zamanlar devlet daireleri bulunmaktadır. Sur içine alman kente 4 kapıdan giril¬mektedir. Giriş kapısı üzerinde taştan su içen iki tavus kuşunun resmi vardır.

Köşk'teki Jüpiter için yapılmış ünlü mabedin altından kaynayan kutsal su Tuana 'nın can damarıdır. Bu suyu Roma İmparatorluğunu yöneten krallardan Pampulus, Trayanus ve Hadriyanus kemerlerin üzerindeki oluklardan akıtarak 2 km. uzaktan Tyana'ya getirmişler ve rivayete göre yağmur gibi yağ¬dırarak tanrılık iddiasında bulunmuşlardır.

Bu üç imparator Köşk Pınar'ın yakınma bir köşk, 20x62 m. genişliğinde dikdörtgen bir havuz yaptırmışlar; buradan çıkan suyun bir bölümünü Saray Camii'nin 200 m. aşağısından baş¬layan, temeli dört m. derinlikte, sarımsı, sert ve büyük trakit taşlardan yapılan oluklu kemerler üzerinden akıtarak Tyana'ya ulaştırmışlardır. Bu suyun akışından hesap çıkaran Alman Arkeolok Dietrich Berges, o zamanlar kentte 30 bin nüfusun yaşadığını, suyun temizlikte, mabetlerde, han ve hamamlarda, tarım alanlarında kullanıldığını bildirmiştir.

Şimdi o kemerlerden zamana direnerek ayakta kalanlar Kemerhisar Beldesi'ni Bahçeli Beldesi'nin Saray Mahallesi'ne bağlayan yol üzerindedir.

Köşk Havuz'dan ele geçen, üzerinde kartal resmi olan taşlar, su perilerine ait alınlıklar, altın yüzük ve 1936 yılında yapılan kazıda ele geçen altın yılan... Niğde Müzesi'ndedir. O devirlerle ilgili elden ele geçmiş başka değerli belgeler kimbilir şimdi kim¬lerin elindedir? Nerelerde saklanmaktadır?

Sonuç olarak Romalılar zamanında varsıl bir kent olarak tanınan Tuana - Tyana'da özel sikke bastırılmıştır. Kültürde olsun, tarımda, hayvancılıkta olsun kent çok ileri gitmiştir. Nüfusu hızla artmıştır. Emen Ovasında yüz kadar köy, kasaba kurulmuştur. Her yıl şarap tanrısı Dionysios adına bağ bozu¬munda (tiyatro - komedi türü) eğlencelerin yapılması gelenek haline gelmiştir

Kemerlerin yanından Köşk'teki tapmağa giden yolun kenarrındaki çiçeklerle süslü, bahçeli evlerde rahip ve rahibeler ya¬şamışlardır. Çiftçilik ve bağcılık yapılan alanlar genişletilmiştir. Tuana-Tyana üretimi yapılan ekşi şarabıyla da ününü duyur¬muştur. Demir ve tunç işçiliğinde çalışan ustaların yaptıkları çanlar, kazmalar, balta ve testereler her yerde aranır olmuştur. Düzenlenen tören ve şenlikleri uzak yerlerden gelen pek çok insan izlemiştir.

Tarihçi Ramsay ile Avram Galanti'nin yazdıklarına bakılır¬sa o zamanlar Jüpiter tapmağının bulunduğu Köşk'e 30 - 40 km. uzaktan, kanalla ayrı bir su getirilmiştir. Niğde'nin doğusunda Eski Gümüş Beldesi'nin üzerindeki Dumlu denilen yerden çıkan bu su, İtulutmaz dağının etekleriyle Humam'dan (Göbeklidağ) ve Sazalca köyünün kuzeyinden geçirilip Niğde'ye 16 km. uzak¬lıktaki meşhur Roma Köşk'ten çıkan suya karıştırılmıştır. (Bu suyun aslı, 1930'larda benim gördüğümde Toroslardaki Dumlu yaylasında, tabanı kum olan, mağara gibi karanlık bir kaya kovuğundan kaynayarak çıkmaktaydı. Buz gibi soğuk olan su, başlangıçta kargın durumda 15 - 20 m. güneye doğru gittikten sonra kıvrılıp bir çağlayan halinde kendi açtığı kanaldan hızla Niğde'nin Eski Gümüş köyüne doğru akmaktaydı).

Köşk Pınar'a karışan bu suya ait şöyle bir rivayet vardır: Çobanın biri Dumlu'dan çıkan suya kavalını düşürmüş, bir gün sonra bakmışlar ki ne görsünler? Aynı kaval Köşk'ün suyundan çıkmıştır...

İS III. yüzyılda Kral Caracalla (Karakalla) döneminde Gü¬ney Kapadokya Roma'nın bir eyaleti olarak doğrudan doğruya Roma Senatosu'na bağlanmıştır. Her yerde halka eşitlik sağlan¬mıştır. (Bunu, Ferudun Fazıl Tülbentçi Vatan Gazetesinin Niğde ilavesinde yazmıştır.) Bilge Umar da ilkçağda Türkiye Halkı adlı yapıtında Caracalla'nın kan dökücü, dengesiz, hasta biri ol¬duğunu, askerlerden biri tarafından öldürüldüğünü, Tuana'nın il olarak İsa'nın doğumundan 17 yıl önce İmparator Ogüst za¬manında, Roma'ya bağlandığını bildirmiştir (s. 530).

İS 3. yüzyılda Kral Trayanus ve Hadriyanus döneminden sonra da Anadolu'da Hıristiyanlığın yayılması kimi zaman artıp hızlanmış, kimi zaman yavaşlamıştır. Bazı imparatorlar hoşgö¬rülü davranmış, bazıları sert; kimileri de Hıristiyan olmayanları işkence ederek öldürtmüştür. En amansız davranan İmparator Teodosius olmuştur. Onun zamanında ilk tapmaklar yıkılıp ha¬rap edilmiştir.

Başlangıçta bölgede Hıristiyanlara karşı sıkı bir koğuşturma başlatılmıştır. Putperestlerin de yardımlarıyla Anadolu'da Hı¬ristiyanlık yasaklanmıştır. Hıristiyanlar arasında yeniden put¬perestliğe dönenler görülmüşse de kimi Hıristiyanlar kurtuluşu yeraltı kentlerine saklanmakta bulmuşlardır. Tek ya da gruplar halinde inzivada çilekeş yaşantıyı seçenler olmuştur.

İS 303 - 311 yılları arasında da puta tapanların sert işken¬celerine katlanamayan Hıristiyanlar, ilk zamanlarda olduğu gibi, Tuana bölgesinde İftiyan ve Salmanlı'daki mağaralara, kaya kovuklarına, Peldaacı'nda yaptıkları yeraltı tünellerine, Derinkuyu ve Kavlaktepe'deki ustaca oyulan yeraltı kentlerine sığınmışlardır. Yeraltı kentlerinin 13 kat altında ısı yaz-kış de¬ğişmeden, akustik düzen ve havalandırma sisteminin mükem¬mel çalıştığı anlaşılmıştır.

İS 313 yılında bu durum İmparator Konstantin (Costantinus) tarafından yayınlanan bir fermanla (Milano Fermanı) değişmiştir: İnsanlara anayasal haklar verilmiş, Hıristiyanlara ve Putperestlere, çok tanrılı dinlere özgürlük tanınmıştır. Bu hoşgörüyle ülkede eşitlik, birliktelik sağlanmıştır. İmparator dinlerin özellikle Hıristiyanlığın koruyucusu olduğu sürece Kapadokya bölgesinin din işleri Tyana'daki başpiskopos tarafından yönetilmiştir. Rahipler örgütü insanların tek tanrı inancında birleşmelerine çaba göstermişlerdir.

İS 330 yılında (Mayıs Ayının 11. günü) Roma İmparatoru Konstantin zamanında İstanbul'a Yeni Roma adı verilmiş, fakat daha sonraları bu adın yerini Konstantin Stin-polis almıştır. İstanbul adı bu sözcükten gelmektedir.

İS 4. yüzyılda İmparator Valens (364 - 375) imparatorlukta hoşgörü ilkesini uygulamıştır. Başka bir kaynağa göre, Roma İmparatoru zalim Valens döneminde Kapadokya ikiye bölün¬müştür. Başkent Tyana metropolitlik durumunu sürdürmüştür.
sb
 

 
 
 

 

Turkey

Turquie

Türkei

Turkije

Türkiye

 

 

Home ] Up ] TransAnatolie Turlari ] TransAnatolie ile Türkiye ] Anadolu ] Şehirler ] Müzeler ] Biz Kimiz ] İçerik ] Ara ]

Suskun ] Adi ] Nerede ] E-Tuana ] Kazilar ] Hitit ] [ Roma ] Bizans ] Turk ]

 

Mail to  info[at]transanatolie.com with questions or comments about this web site.

 

Copyright © 1997 TransAnatolie. All rights reserved.
Last modified: 2023-10-28
 
Explore the Worlds of Ancient Anatolia and Modern Turkey by TransAnatolie Tour: Ancient Anatolia Explorer, Asia Minor Explorer, Turkey Explorer; Cultural Tour Operator, Biblical Tour Operator, Turkish Destinations, Cultural Tours to Turkey, Biblical Tours to Turkey, Health and Cultural Tours to Turkey, Thermal, Thalasso Holidays in Turkey,  Archaeological Tours to Turkey, Historical Tours to Turkey, Cultural Heritage Tours to Turkey, Cultural Tours to Turkey, Hobby Eco and Nature Tours Holidays to Turkey,  Beach and Plateau Holidays in Tuirkey, Anatolian Civilizations, Ancient Cultural Museums in Turkey, Top Turkish Museums, Museums in Turkey, Anatolian Civilizations Museum, Istanbul Archeological Museum, Ephesus Museum, Mevlana Museum, Topkapi Museum, Museum of Topkapi Palace, Turkish Cities, Turkish Destinations, Ancient Cities in Turkey, Ancient Anatolian Cities, Turkey in Brief, Turkish Culture, Turks, Turkish Language, Turkish Philosophers....Circuits culturels en Turquie, Excurcions en Turquie, Vacances en Turquie, Circuits de Culture en Turquie, Circuits de Croyance en Turquie, Turquie, Villes Antiques en Turquie, Musees en Turquie, Empires Turcs, Revolution de Mustafa Kemal Ataturk, Turquie d'Ataturk, Culturele Tours in Turkije, Rondreizen in Turkije, Reizen naar Turkije, Culturele Rondreizen naar Turkije, Vakanties in Turkije, Groepsreizen naar Turkije, Turkije, Turkse  Geschiedenis, Geschiedenis van Turkije, Oude Steden in Turkije, Oude Beschavingen, Oude Anatolische Beschavingen, Turkse Steden, Turkse Musea, Musea in Turkije, Turkse Steden, Overzicht van Turkije, Turkije in het Kort, Turks, Turkse Taal, Turkse Gescheidenis, Osmaanse Rijk, Ottamaanse Rijk, Gezondheid Tours Vakanties in Turkije, Geloof Tours in Turkije, Culturele Tour Operator, Turkije Specialist