Angut...
|
|
Temmuz sonlarıydı...
Iğdır Ovasını Erivan düzlüğünden ayırarak, siyasi sınırı çizen Arasın,
bizden taraf, kenarındaydım... Nehir, İrana doğru acelesiz akıyordu.
Suyun yüzeyi, rengárenk ördeklerle kaplanmıştı.
Babamın yıllar önce avlanmam için yaptırdığı tekli kırma tüfeği, biraz
da nostalji için istemiştim, o da göndermişti. Tek fişek almıştım yanıma...
Amacım av değildi. Cansız hedef seçip, ateş edecektim. Ama gördüğüm
ördek sürüsünün cazibesine kapılmamak elde değildi...
Çalıları siper alarak, sürünmeye başladım. Yılan bile daha sessiz
olamazdı ki, ördeklerin melodileri kesildi. Varlığımı sezmişlerdi.
Yüzlerce kanadın suya çarpma sesi, telaşlarını anlatan tiz ötüşleri
gökyüzünü çınlattı. Yattığım yerden, havaya dikey olarak yükselen
ördekleri görüyordum. Yapacak bir şey yoktu.
Ayağa kalktım, yürüdüm. Kaçan sürü için hayıflanıyordum... Birden, sağ
tarafımda kanat uğultuları duydum. İki dev kuş geldi, önümdeki adacığın
üzerine gürültüyle kondu. İki anguttu... Ben ayaktaydım, tüfek elimdeydi.
Bana baktılar... Avcı burunlarının dibindeydi ve umurlarında değildi.
Rahat, huzurlu, kaygısız... Tüfeği doğrulttum, kısa mesafeden, nişan
almaya bile uğraşmadan, tetiği çektim... Patlamasıyla, angutun
gövdesinden hışırtı gelmesi bir oldu.
Kıllarını bile kıpırdatmadılar!
Ne
saçmaları yiyen, ne de öbür angut, tepki verdi... Bana mısın
demiyorlardı... Ben, elde tüfek, angutlar önümdeki adacıkta, öylece
kalakaldık... "Bu da nerden çıktı" der gibi, şöyle bir baktılar bana,
sonra öbür tarafa döndüler yüzlerini... Kafaları da, gövdeleri gibi
kalındı anlaşılan! Öylece izledim... Angutlar izlemeye değerdi çünkü...
Bir süre sonra, kendilerini taciz etmeye çalışan omurgalı başka cinsler
olduğunu, ne kadar angut olsalar da anladılar... Ve, istemeye istemeye
iri gövdelerini kaldırıp, gözden kayboldular.
*
Bana ait değil bu satırlar...
PKK ile mücadelenin efsane komutanı, emekli tümgeneral Osman
Pamukoğlunun piyasaya yeni çıkan "Angut" isimli kitabından.
Peki, günlük hayatımızda çokça gördüğümüz, algılaması düşük, ahmak,
hantal, itaatkár, vurdumduymaz "angut"lar mı var sadece bu
kitapta?
Hayır...
Döne döne uçan, rüzgár nereden eserse oraya savrulan "sümsük"
de var; dalkavuk kuş "kuyruk sallayan" da...
Ambardan beslenen, yırtıcılarla iyi geçinen, ürkek, aciz kuş "Amerikan
balabanı" da anlatılıyor bu kitapta; taklitçi, geveze, kara kafalı,
gürültücü "Arap bülbülü" de..
Devekuşunun ruhunu taşıyan, yağmacı, böcek gagalayan "Avrupa ötleğeni"
de var; korktuğu için kaçan, kaçtığı için korkan "şakrakçı"
da...
Saklanarak yaşayan "bağırtlak"; keder, karamsarlık yayarak, öbür
kuşların heyecanını yok eden "kukumav"; bozuk plak gibi durmadan
duyduğunu tekrar eden "mukallit"; hepsi bu kitapta.
*
Bu yaşıma geldim, "çevre"mizi bu kadar iyi anlatan bir kitap
okumadım, inanın...
"Niye böyle acayip işler oluyor" diye merak eden, yurdundaki "canlı
türleri"ni tanımak isteyen, genç arkadaşlarıma özellikle tavsiye
ederim.
Yılmaz ÖZDİL
-
Kuşlar
-
Türkiye Türler Listesi/Kuşlar (Aves)
-
Kategori:Kuş sınıflandırması
-
Kategori:Türkiye'deki kuşlar
-
Sumsuk Kus Resimleri
|