Batı nın Yeni Türkiye 
		Politikasının Dama Taşları
		
						Yaşanan Ergenekon olayları, 
		Batının yeni Türkiye politikasının sonuçlarıdır.  
		 
		- ABD, İngiltere ve İsrail Türkiyede, Ilımlı İslam adı altında dinci 
		bir yapılanmayı BOP için istiyorlar. Bu yapılanma Cumhuriyetin 
		değerlerine, laik ve sosyal devlet ilkelerine ve katılımcı demokrasiye 
		alternatif olarak dayatılıyor.  
		 
		- İktidarın İslamcı kimliği ve uygulamaları, ABD ve ABnin yeni Türkiye 
		politikalarıyla örtüşme halinde bu talebe yanıt veriyor.  
		 
		- AKP ile ABD ve AB arasındaki alış-veriş ve karşılıklı destek bu 
		zeminde yürüyor.  
		 
		Yaşadığımız inanılmaz olaylar, bu örtüşmenin sonucu.  
		 
		- Batı Türkiyede, Avrupadaki gibi bir devlet yapısı istemiyor. Onlar 
		Atatürkün Türkiye Cumhuriyetinin yerini alacak İslami bir devleti 
		tercih ediyorlar. Büyük Ortadoğu Projesinin uygulanması için bu 
		seçenek emperyalizmin tek çözüm yolu.  
		 
		ABD ve İngiltere ile işbirliği içindeki Sünni Arap dünyasına yamanmış 
		bir Anadoluyu, Türkiye Cumhuriyetinin yerine istiyorlar.
  
		 
		İşbirliğini kabul eden İslamcılar ABD, İngiltere ve İsrail ile bu konuda 
		anlaştılar. İktidara getirildiler ve Batı kapitalizminin taleplerini 
		uygulamaya başladılar.  
		 
		- Yeşil sermaye dışındaki Batıcı büyük sermayenin, Batının İslamcı 
		yapılanma talepleri konusunda ikiye bölündüğünü görüyoruz. Bir bölümü 
		yeni dış taleplere, dincilerle kan uyuşmazlığına karşın, evet diyorlar, 
		sarıklı papyonlu ortaklığına katılıyorlar.  
		 
		Ancak ABD, İngiltere ve İsrailin öncülüğünü yaptığı Ilımlı ve uyumlu 
		İslam devleti modelinin önünde büyük engeller var;  
		 
		- Katılımcı demokrasiyi, sosyal ve laik hukuk devleti düzenini 
		savunanlar dinci yapılanmaya karşı çıkıyorlar.  
		 
		- Bu cephenin içinde yer alan ulusalcılar, Atatürkçüler, sosyal demok- 
		ratlar ve solcular da dinci yapılanmanın önündeki engeller.  
		 
		- Merkez ve merkez sağ milliyetçi kesimin önemli bir bölümü işbirlikçi 
		dincilere karşı çıkıyor. Muhafazakârlar ile işbirlikçi dinciler (münafıklar!) 
		arasındaki ayrım 2007den sonra keskinleşmeye başladı.  
		 
		- Siyasal İslamı öne çıkarmakla birlikte, ABD-İngiltere-İsrail üçlüsünün 
		örgütleyerek dayattığı işbirlikçi İslami yapılanmaya karşı çıkan 
		çevreler de var.  
		 
		- TSK de kurumsal olarak, dinci bir devlet yapılanmasına şiddetle karşı.
		 
		 
		Önce ulusalcılar halledilsin!  
		 
		Türkiyede İslamcı yapılanmayı kurgulayarak iktidara getiren dış odaklar, 
		ulusalcılar ve TSKden başlayarak yollarındaki engelleri temizlemeye 
		çalışıyorlar. 2007 ve 2008de yaşadığımız ve 2009a uzanan inanılmaz 
		operasyonların nedeni budur. Batılı gizli örgütlerin televizyonlara 
		çıkarıp oynattıkları şarlatanlar, 73 milyon insana karşı yürütülen 
		psikolojik savaşın kuklaları.  
		 
		- Önce iktisadi ve sosyal yaşamı piyasaya havale edip, yabancıların ve 
		yeşil sermayenin denetimine vermeye başladılar.Türkiye fiilen yeşil 
		sermayenin ve Batının dev tekellerinin denetimine sokuluyor.  
		 
		- AB süreci ve IMF süreci üzerinden Batı kapitalizminin güdümünde, 
		ulusal refleks gösteremeyecek bir ülke yaratılıyor.  
		 
		- Sonra ulusalcı cephede etkili olan aydın çevreler ve kurumlar 
		sindirilerek toplumsal ve demokratik tepki gösterme olanakları 
		tırpanlanıyor. Üniversiteler, barolar, meslek odaları ve benzeri 
		kurumlar dinci yapılanmanın etkisi içine sokuluyor.  
		 
		Türk halkının penceresinden iç ve dış sorunlara bakıp çözüm arayanlar, 
		bu resmi açık olarak görmeli ve değerlendirmelerini buna göre 
		yapmalıdırlar.  
		 
		Türkiye, dış güçlerin denetimindeki bir operasyonla yüz yüze 
		bulunmaktadır. 
		 
		 
		Prof. E.Manisali  
		
		
						
						
		
		
			  
		
						 
		 |