Denktaş mı, Batı
mı, Siz mi? Değişen Kim?, Erol Manisalı
Tayyip Erdoğan 20 Temmuzda
Kıbrısa neyi kutlamaya gitti? Türklerin egemenliklerine kavuşmasını
mı? Yoksa egemenliğin Rumlara verilişini mi?
Gerçek şu ki M. A. Talatın AKPyi de arkasına alarak 1 Temmuzda
Hristofyas ile vardığı anlaşma,
- KKTCnin ortadan kaldırılışının,
- Türkiyenin garantörlük hakkının elinden alınışının,
- Kıbrıstaki Türklerin azınlık statüsüne düşürülüşünün altyapısını
hazırlayan bir uzlaşmadır. AKPnin, Batı taleplerini karşılamasıdır
dersek daha açık olur.
AKP iktidara gelinceye kadar TBMM ittifakla şu kararları almıştı,
- Kıbrısta çözüm ancak, iki devletli bir zeminde olur.
- Türkiyenin fiili ve etkin garantörlüğünden vazgeçilemez.
AKP ile birlikte Ankaranın Kıbrıs politikası aniden, 180 derece
değişiverdi. AKP, İngiliz - Amerikan planını kabul etti. Bu plan,
uzun vadede Türkiyenin adadan tasfiyesini öngörüyordu.
3 Kasım 2002 ertesinde Tayyip Erdoğan daha milletvekili bile
seçilmeden, Denktaşa ve mevcut Kıbrıs politikasına cephe aldı.
Washington, Londra, Brüksel, Atina korosuna katıldı.
- 2003teki Davos toplantısında Cüneyt Zapsu, Kofi Annan ile ilk
teması yaptı. Bu köşede, o tarihlerde Avro, Kıbrıs, Zapsu, Davos;
Tehlikeli Alakalar başlıklı bir yazı yazdım. Zapsu bana dava açtı
ve kaybetti.
Beş yıl önce Zapsu ve AKP ile ilgili olarak yazdığım yazıda ne kadar
haklı olduğum, 1 Temmuz 2008de Talat - Hristofyas anlaşması ile
ortaya çıktı.
Bismillah demeden
Daha 2003te bismillah demeden, Batı talepleri yerine getirilmeye
başlandı.
- 2004ün başında KKTCnin ve Denktaşın altının pişirilme işlemleri
hükümet tarafından uygulamaya kondu. Denktaş New Yorka gitmeden
önce Çankayada hükümet ve devlet toplantı yaptı. Denktaşa,
arkandayız, kırmızı çizgilerimiz bunlar, git Kofi Annanla pazarlık
et dendi.
Denktaş da arkasında hükümet olduğuna inanarak gitti. Ancak bir
sürprizle karşılaştı; Annan kendisine, pazarlık falan yok, Ankara
hükümeti, planı çoktan kabul etti diyordu. Denktaş bu gerçekleri
televizyonlara ve gazetelere yaptığı birçok açıklamada tekrarladı.
Ayrıca, Haziran 2005te, beraber yaptığımız 1.5 saatlik söyleşide
bir soru sormuştum; Sayın Denktaş sizi arkadan mı vurdular? yanıtı,
evet olmuştu. Aslında arkadan vurulan KKTC ve Türkiye idi. ABD ve
AB çok memnundular.
Denktaş televizyonlarda, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkökü de New
Yorktan aradığını söylüyordu. Ancak ondan da destek gelmemişti. O
da koroya katılmış, meğerse.
- ABD, AB ve AKPnin desteği ile Nisan 2004te yes be annemciler
kazandı. Kimse onlara, Babanı da al git demedi
- M. A. Talatın takımı, ABD - İngiliz Planı ve AKPnin desteği
ile KKTCye yerleşiyordu.
BOPun yeni ayağı, Kıbrıs
Kıbrıs adası, BOPun Doğu Akdenizdeki dev uçak gemisi gibi. Türkiye
adadan gönderilirken KKTCde onun yerini ABD, kimi AB ülkeleri ve
İsrail alıyor, plan bu.
Bir aç ay önce bu sütunda KKTCde Amerikan ve İsrail üsleri mi
başlıklı bir yazı yazdım. Evet, bunlar şu anda inşa ediliyorlar.
İhaleleri çoktan bitmiş bile.
1 Temmuz 2008de Talat - Hristofyas, Türkiyenin adadan tasfiyesini
öngören planda anlaşıyorlar.
Peki, 20 Temmuz 2008de Tayyip Erdoğan Kıbrısa neyi kutlamaya gitti?
ABD, AB ve Yunanistanın taleplerinin yerine getirildiğini dünyaya
duyurmak için mi?
Bu arada Talatı onurlandırırken Denktaşla görüşmemesi çok tutarlı
bir davranıştır. AKPnin iktidara gelişinden itibaren izlediği
Kıbrıs politikasının doğal bir sonucudur.
Hey gidi Abdullah Gül hey!.. 20 Temmuz 1996da Başbakan Erbakanı
KKTCye getirip Denktaşla buluşturmak için nasıl da gayret
sarfetmiştiniz?
Acaba o günlerde aklınızdan başka bir İslamcı başbakanın, Tayyip
Erdoğanın, yine bir 20 Temmuz günü, Kıbrısın kuzeyine gidip
Denktaşı görmemezlikten geleceği aklınızdan geçer miydi?
Değişen kim? Denktaş mı, Batı mı, yoksa siz mi?
|