En  Fr  Nl  De  Tr  

TransAnatolie Welcomes You  to Turkey

 

 

 

 

TransAnatolie Tours

En  Fr  Nl  De  Tr  

 

 

 

5. Bölüm

 

 

Home ] Up ] TransAnatolie Turlari ] TransAnatolie ile Türkiye ] Anadolu ] Şehirler ] Müzeler ] Biz Kimiz ] İçerik ] Ara ]

 

1. Bölüm ] 2. Bölüm ] 3. Bölüm ] 4. Bölüm ] [ 5. Bölüm ]

 

 

Up

 

Beşinci Bölüm

   
   
  • Bolşevik ihtilâli ve Kürt-Süryani çatışması
  • Simko, Mar Shimoun'u niçin ve nasıl öldürdü
  • Süryaniler öç peşinde
  • Ermeni militanlar yine sahnede
  • İngilizler Süryanileri istismar etmeyi tasarlıyor
  • Savaşın Sonu
   
   

Bolşevik ihtilâli ve Kürt-Süryani çatışması

   
   

Batılı yazarlardan Stephen Pelletiêre şöyle der: "Birinci Dünya Savaşı'nın Doğu Anadolu bölgesini nasıl yıktığı Batı'da iyice bilinmiyor[1]. Ruslar bu bölgeyi işgal ederken, oradaki gıda maddelerine el koyuyor; sulama tesislerini tahrip ediyor; bahçeleri yakıyor ve genellikle tüm Müslüman ülkeleri soyuyorlardı[2].

Ancak, Rus Bolşevik ihtilâli bu durumu büsbütün değiştiriyordu. Eskiden Rusların koruyuculuğu altında bulunan Ermeniler ve Süryaniler, Bolşevik ihtilâlinden sonra büsbütün korumasız kalıyorlardı. Hıristiyan olan Süryaniler, Protestan İngiltere'yle ilişki kurmuşlardı, ama Ortodoks Rusya'yla da düzen çeviriyorlardı. Rus orduları Doğu Anadolu'dan çekilince, Süryaniler yalnız kalıyorlardı. Dağlık bölgede (Hakkâri dolaylarında) yaşayan Jelou (Celu) olarak bilinen ve Ruslarca silâhlandırılmış olan 25.000 Doğu Süryani savaşçıları vardı. Ruslar çekilince, evlerini bırakarak İran'a sığınmak zorunda kalıyorlardı[3].

1915 yılı sonbaharında, Jelou aşiretine mensup bu savaşçılar, güven içinde olmadıklarını sezerek, patrik ve ulusal önderleri olan Mar Shimoun tarafından, İran'ın Selmas ovasına ve Urmiye (Rezaiye)'ye sevkediliyor; oradaki Hıristiyan halka katılıyor; Amerikalı misyonerlerin koruyuculuğu altına giriyorlardı. Uzun yıllardan beri orda üslenmiş bulunan bu misyonerler, Nesturi (Süryani) Hıristiyanları Portestan yapmaya çalışıyorlardı. İngiliz yazar ve rahip W.A. Wigram'a göre, Türkler, Süryanilerle iyi geçinmeye çalışıyorlardı, ama, ABD bağlaşıklardan yana savaşa girmeden önce bile oldukça Türk düşmanı olan misyonerler aracılığıyla yapılmakta olan Rus ve Amerikan propagandası, onları, Ruslardan yana geçmeye inandırmıştı. Ancak, Ruslar Van'dan öteye ilerleyemedikleri için, Süryaniler, İran'a çekilmek kararını alıyor ve yol boyunca Oramar, Bervar ve Artoş'taki Kürt aşiretleriyle ve Şeyh Ahmet Barzani'yle çarpışıyorlardı[4].

1917 yılı sonlarına doğru, Süryani Patrik Mar Shimoun, Rusya'nın çöküşünden hemen önce ve sonra silâhlandırılmış bulunan 5.000 Süryani savaşçıya komuta ediyordu. Bolşevik ihtilâlinden sonra, o bölgedeki bağlaşık temsilciler, Süryanileri örgütlemeye çalışıyor ve geride kalan kimi Rus askerlerle birlikte, savaş kesimini Türklere karşı savunmada kullanıyorlardı. Gönüllü birkaç Rus ere ek olarak 6.000 silâhlı Hıristiyan seferber edilmişti. Bu gibi güçlü ve silâhlı bir Hıristiyan gücün varlığı, Urmiye kentinin Müslümanları ve özellikle Şikak aşireti önderi İsmali Ağa Simko'ca bir tehdit olarak görülüyordu[5].

O tarihe dek, Urmiye ilçesinin Müslüman ve Süryani köy halkı birbirleriyle iyi geçiniyorlardı; ama savaşçı Süryani dağ aşiretinin sahnede belirmesi üzerine durum çabucak değişiyordu. O bölgeye sığınan 25.000 kadar Süryani'nin hiç parası yoktu ve gördükleri her şeye para ödemeden el koymaya kalkışıyorlardı. Yerel ve yansız halk, onlara, gerçekte savaş durumu yüzünden kıt olan erzak sağlamak için bir neden görmüyordu. Bunun üzerine Jelou Süryanileri, pazarları yağma etmeye başlıyor; kimi Müslümanlar mallarını savunmaya yeltenince, daha önce Müslümanlara dost görünen yerel Süryanilerin de yardımlarıyla, Jelou Süryanileri Müslüman halkı kırıma tabi tutuyorlardı. Her geçen gün birçok kişinin ölümüne neden olan bu olayları durdurmak amacıyla Papa'nın temsilcisi Mgr. Sontag Süryanileri etkilemeye çalışıyor; ama Amerikalı misyoner Dr. Shedd müdahalede bulunmaya karşı çıkıyor; Süryanileri destekliyor ve onları, İran katlarına ve halkına karşı kış-kırtıyordu.

   
   

Simko, Mar Shimoun'u niçin ve nasıl öldürdü

   
   

Bu sıralarda, bağlaşıklar, Kafkasya halklarını, kendilerinden yana ve Türklere karşı savaşmaya tahrik ediyor, ama Müslümanlar, Gürcüler ve hatta kimi Osmanlı Ermenileri buna karşı çıkıyor; yalnız savaş düşkünü Jelou Süryanileri Türklere karşı savaşmak meyli gösteriyorlardı. Bunun üzerine, bağlaşıklar, Rus ordusunca kullanılmak üzere Tiflis'te birikmiş oldukları savaş malzemesini Süryanilere dağıtmak amacıyla Urmiye'ye sevk ediyorlardı. Başta Patrik Mar Shimoun ve Ağa Petros adlı kışkırtıcı komutanları olmak üzere, Süryaniler, Urmiye'yi ve daha sonra Selmas bölgesini, savaşta resmen yansız kalan bağımsız ve egemen bir devlete ait olmalarına karşın, ele geçirerek orda ulusal bir yurt kurmayı amaçlıyorlardı.

Şakak aşiretine mensup Kürt önder İsmail Ağa Simko, oraya sığınan Hıristiyan göçmenlere karşı düşmanlık duyguları beslemekle birlikte, yansız kalıyordu. Süryanilerin, Kürtlerce meskûn bulunan Hakkâri dağlık ve kurak bölgesine döneceklerine, o sırada Süryanilerce işgal edilmiş bulunan verimli bölgede bağımsız veya en azından özerk bir statü sağlamak niyetinde olan Süryani önder Mar Shimoun, geçici bir süre için bile olsa, yerel Kürtlerle işbirliği yapılmadan bu plânını gerçekleştiremeyeceğini anlıyordu. Aynı zamanda, bağlaşıkların zaferinden ve Türklerin yenilgisinden sonra, o bölgenin Kürtlerini ortadan kaldırmayı ümit ediyordu. O sırada, Simko, o bölge-deki en etkili Kürt önderdi; dolayısıyla, Mar Shimoun, yerel bir Ermeni aracılığıyla Simko'yla ilişki kuruyor ve aralarında bir görüşme yapılmasını sağlıyordu. Görüşmenin, Selmas ilçesine bağlı Şahpur ve Simko'nun yaşadığı Çehrik kentleri arasında bulunan Köhne-Şehir köyünde yapılması ve bölgeye giren Türklere ve İran'ın yasal yönetimine karşı ortak harekâta geçilmesinin görüşülmesi kararlaştırılıyordu. Ancak, görüşmeden önce, Simko, bunun başarı şansını ölçüp tartıyor ve Türkiye hududuyla Urmiye Gölü arasındaki "Kürt kesiminin" yöneticisi olacaksa, kendi yetkisine asla boyun eğmeyecek olan ve o sırada bağlaşıklarca desteklenen Süryanileri ve Jelou Hıristiyanlarını ortadan kaldırması gerektiğini düşünüyordu.

25 Şubat 1918 tarihinde (bazı yazarlar bunu 3 Mart veya Martın 3. haftası olarak verirler), Patrik Mar Shimoun, refakatinde silâhlı 140 Jelou Süryani savaşcı ve 2 top olduğu halde, Köhne-şehir'e ulaşıyordu. Simko kuşku yaratmamak için, silâhlı birkaç adamıyla beliriyor; ama iki önder arasında yapılan görüşmeden sonra birçok silâhlı Kürtler de toplantı yerine ulaşıyorlardı. Toplantı bir evde yapılıyordu, ama Simko, daha önce, kendi silâhlı adamlarını, bitişikteki evlerin yassı damlarına yerleştirerek pusuya yatırmış bulunuyordu. Atlarından inen Süryani savaşcılar, atlarıyla birlikte meydanda bekleşiyorlardı. Toplantıdan sonra, Mar Shimoun, Simko'nun refakatinde evden çıkıyor ve dışarıda, her iki önder, oldukça dostane biçimde el sıkışıyordu; ama Mar Shimoun atlı arabasına binince, Simko, muhafızlarından birinin silâhını elinden alarak Mar Shimoun'u arkadan vuruyordu. Mar Shimoun yere yıkılınca, Simko'nun kardeşi tabancasını çekerek onu öldürüyordu[6]. Simko'nun ateş edişini bir işaret olarak bilen Kürtler de hep birlikte silâhlarını patlatmaya başlıyor ve birkaç an içinde, Süryani muhafızların çoğunluğunu atlarıyla birlikte öldürüyorlardı. Onlardan pek azı kaçıp kurtulabiliyordu. Kurtulanlar arasında, Mar Shimoun'un küçük kardeşi David de bulunuyordu. Bu olaydan sonra Simko, adamlarıyla birlikte, Köhne-şehir'den ayrılarak Çehrik'e sığınıyordu[7].

İngiliz kaynaklarına bakılacak olursa, Mar Shimoun'u görmeye giden İran'lı elçiler, ona, Selmas'ta ikamet eden ve "oldukça kötü ad yapmış olan bir Kürt aşiretinin önderi ve eşkiya olan" Simko'yla görüşmesini önermiş; Mar Shimoun da bunu kabul etmişti. Bu arada Simko, "Tebriz'den gelen elçilerin de bilgisi ve kasti plânlarıyla", ikametgâhının bitişiğindeki evlerin damlarında silâhşörlerini pusuya yatırıyordu. "Kürt eşkıya önderiyle" yapılan görüşme bitince, Patrik, kendisini muhafızlarının beklediği avluya çıkınca, kurşun yağmuruna tutuluyor ve adamlarından yalnız altısı kaçarak kurtuluyor ve işlenen "komplo ve cinayetler" hakkında bilgi veriyorlardı[8].

   
   

Süryaniler öç peşinde

   
   

Süryaniler bu olayları duyar duymaz, Mar Shimoun'un kızkardeşi, onlara, bulabilecekleri gücüyetmez ve masum Müslümanlardan öç almayı emrediyordu. Gemi ağıza alan Süryani silâhşörler, hiç ayrım yapmadan yüzlerce Müslüman erkek, kadın ve çocuğu öldürüyor; evlerini yağma ediyorlardı. Bir Süryani aşiret mensubu şu demeci veriyordu: "Mar Shimoun'un ölümünden sonra artık Kürt tutsak almaz olduk"[9]. O sırada Çehrik (Chara)'teki kalesinde bulunan Simko'yu cezalandırmak amacıya Ağa Petros ve Malik (Melik) Khoshaba komutasında bir Süryani gücü ivedilikle seferber ediliyor; 36 saat süren çarpışmadan sonra Simko yenilgiye uğratılıyordu. Batılı yazar Perley'in iddiasına göre, Simko'nun kalesinde, Tebriz'in İranlı valisince gönderilmiş bulunan ve Mar Shimoun'un öldürülmesini talep eden bir mektup bulmuşlardı[10]. Ancak, İngiliz Devlet Arşivi'nde, bu iddiayı doğrulayıcı herhangi bir belge bulunamamıştır.

Çarpışma sırasında birçok kişiler yaşamlarını yitiriyor, mal ve mülk tahrip ediliyor ve her iki yan da yağma davranışlarında bulunuyordu. Simko'nun kardeşi ölüyor; kendisi ise yaralı olarak, 200 adamıyla birlikte Hoy'a kaçıyor; o tarihten sonra kaçak yaşam sürmeye başlıyordu. Süryanilerin Müslümanlara karşı işledikleri vahşet o kadar dayanılmaz bir kerteye geliyordu ki, 1918 yılı Mart ayı sonunda, Kotur yakınındaki Yezidekent sakinleri adına 6 Kürt aşiret önderince imzalanan bir dilekçe, Van komiserine gönderiliyordu. Bu dilekçede, Süryanilerin, İranlıların silâhlarını almak ve kenti tahrip etmek amacıyla Hoy doğrultusunda ilerledikleri; Van ilçesine girerek "sadık Kürt halkı" öldürecekleri bildiriliyordu[11].

İngiliz İstihbarat Servisi mensubu Binbaşı E.W.C. Noel, bu olaylardan çok sonra, 1919 yılı Mayıs ayında kaleme aldığı bir raporda şöyle der:

"1916 (?) yılının ilkbahar ve yazında, Rus ordusunun ve ona eşlik eden Hıristiyan öç ordusunun işgal ederek tahrip ettiği bölgede yapmış olduğum ve 3 ay süren gezi sonunda, Albay Ağa Petros'un mektubunda Türkler aleyhine yapmış olduğu şikâyetler kadar, Türklerin de kendi düşmanlarına karşı güçlü şikâyetleri olduğunu söylemekte zerre kadar kuşkum yoktur. Yerel sakinlerin ve görgü tanıklarının genel ifadelerine göre, Ruslar, kendilerine eşlik den Nesturi ve Ermenilerin önerileri ve kışkırtmalarıyla, - ki bunda bizzat Ağa Petros baş rolü oynamıştır -ellerine düşen Müslüman sivil halkı, hiç ayrım yapmadan kesip öldürmüşlerdir. Revandız kentinin tahribi ve ora halkının toptan kırıma tabi tutulmuş olması bunun tipik bir örneğini oluşturur. Revandız ve Neri ilçelerinden geçen bir gezginci, orada, Hıristiyanların Müslümanlara karşı genel ve toptan yapmış oldukları vahşetin belirtilerini bulacaktır. Bundan daha korkunç ve daha yaygın bir olay düşlemek güç olacaktır"[12].

   
   

Ermeni militanlar yine sahnede

   
   

Militan Süryanilerin bu vahşeti sürerken, militan Ermeniler de rahat oturmuyorlardı. Doğu Anadolu'da korkunç eylemlerde bulunan, ama Türk ordusu önünden kaçarak, Ağa Petros komutasındaki Süryani milis gücüyle bağlantı kurmak üzere çeteleriyle birlikte İran topraklarına giren Ermeni çete başı Antranik, bağlaşıkların tahrikiyle kuzeyden Hoy'a saldırıyordu. Bu sırada Şahpur'u işgal eden Süryani milisler, oradaki masum Müslüman halkı korkunç bir katliamla ortadan kaldırdıktan sonra, güneyden Hoy üzerine yürümeye başlıyordu. Ancak, Hoy halkı, Türk güçleri ulaşıncaya dek Antranik'in milis gücüne karşı direniyor; onun plânlarını altüst ediyor; Antranik, Erivan'a doğru geri çekilmeye zorlanıyor; Ağa Petros ve milisleri ise Urmiye'ye dönüyorlardı[13].

Gümrü'deki İngiliz istihbarat subayı Robert McDowell'in Yüzbaşı Gracey'e 25 Nisan 1918'de gönderdiği yazıda, Ermenilerle Süryanilerin İngiliz denetimi altında askeri sahada işbirliği yapmaları olasılığına değiniyor, şöyle diyordu:

"Dağ Süryanilerini Antranik'le birleşmeye inandırabileceğime güvenim vardır. Onlar, yaklaşık olarak 7.000 adamdan oluşacaktır... Emir Han gibi Kürt önderleri ve Çölemerik Kürtlerini, ya yansız kalmaya, ya da bizimle birleşmeye, doğrudan doğruya, veya kimi Süryanilerin aracılığıyla inandırabileceğim... Urmiye ve Sırdaşt arasındaki Kürtlerin daha bir çoğunu kazanarak, Süleyman Han'ın işini sürdürebileceğim"[14].

   
   

İngilizler Süryanileri istismar etmeyi tasarlıyor

   
   

Bu arada, İngiliz General Dunsterville, Urmiye bölgesindeki Hıristiyan Süryaniler hakkında bilgi sağlıyor ve onları yeterince silâhlandırarak, birkaç İngiliz subayın komutasında, Türklerin ulaşım hatlarını tehdit edebilir ümidiyle onlarla ilişki kuruyordu. O sırada Türkler Culfa'dan hareket ederek Tebriz'i işgal etmişlerdi ve onların Bakü'ye girerek petrol kaynaklarını ele geçirmelerini önlemeye çalışıyordu [15].

Dunsterville, bu amacı gözönünde tutarak, Zancan ve Tebriz arasındaki Mianeh'i işgal ediyor; Şahin Kale'ye süvari birlikleri ve Urmiye'ye bir uçak gönderiyordu. Uçağın pilotu, Teğmen Pennington, Hıristiyanlar tarafından iyi karşılanıyordu. Yapılan görüşmede, Süryani müfrezesi Urmiye ile Suçbulak (Mahabad) arasındaki Türk ve Kürt güçlerini yararak Şahin Kale'ye (Şahin Kale ?) gitmesi; oradaki İngilizlerden silâh ve mermi alması ve Tebriz'le Culfa arasındaki Türk ulaştırma hatlarına saldırmak amacıyla Urmiye'ye dönmesi kararlaştırılıyordu.

Bu operasyonun birinci evresi bütünleniyordu; ama yola geç çıkan Süryani müfrezesi, Şahin Kale'ye saptanan tarihten sonra ulaşıyor ve İngiliz bölüğünün oradan ayrıldığını öğreniyordu. Süryani müfrezesi Şahin Kalede'yken, Türklerin kuzeyden Urmiye'ye saldırmalarını önlemek amacıyla Selmas ovasına gönderilen Süryani birlikleri, Urmiye'ye çekiliyor ve Ağa Petros'un güneye çekildiğini öğrenince, terkedilmiş olduklarını sanıyorlardı. Türklerin sahnede yeniden belirmesi üzerine, Simko ve öteki Kürtler yine tehdit edici bir tutum izlemeye başlıyor ve bundan paniğe tutulan Süryaniler, karıları, çocukları ve sürüleriyle kentten kaçmaya başlıyor; Mahabad bölgesindeki Kürt aşiretleri yarmayı başarıyor, ama General Ali İhsan Paşa'nın Tebriz'e vali atadığı İran'lı Majd-es-Saltaneh'in gönderdiği bir İran müfrezesi tarafından Miandab'da saldırıya uğruyor ve ağır zayiat veriyorlardı.

Yapılan çarpışmalar sırasında Kürtlerle Süryaniler birbirlerine hiç acıma göstermiyor; 10.000'e yaklaşık Süryani de dahil olmak üzere, birçok kişiler ölüyor veya tutsak ediliyordu. Ancak 50.000'e yaklaşık Süryani, Şahin Kale'ye ulaşıyor; oradan Hamadan'a götürülüyor; Hamadan'da İngiliz koruyuculuğu altına alınarak daha sonra Irak'a sevkediliyorlardı[16].

   
   

Savaşın Sonu

   
   

30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Bırakışması'yla[17] Osmanlı İmparatorluğu'nun yenilgisi kesinleşinceye dek, başta İngiltere, Fransa ve Rusya olmak üzere, Bağlaşık Devletler, uzun yıllar o İmparatorlukta güven, barış ve gönenç içinde yaşamış olan Rum, Ermeni, Süryani, Kürt ve öteki etnik ve dinsel toplumları kendi çıkarları için ve bol sözlerle çelerek ayaklandırmışlar; Anadolu halklarını birbirlerine kırdırmışlar ve onlara vermiş oldukları sözleri, kendi çıkarları sağlandıktan sonra unutmuşlardır.

Ancak, bu düzen, kışkırtma ve istismar politikalarını Türk Kurtuluş Savaşı döneminde de, Lozan Konferansı'na dek ve dahası, ondan sonra da ve belki günümüze dek sürdüre gelmişlerdir..

   
   

Dipnotlar

   
   

[1] Stephen Pelletiére: The Kurds: an unstable element in the Gulf, (Kürtler: Körfez'de dönek bir unsur), Westview Basımevi, 1984, s. 53.
[2] Sir Arnold Wilson: A clash of loyalties (çarpışan sadakatlar), Oxford, 1931, s. 32.
[3] Arfa: The Kurds, a.g.e., s. 48 vd.
[4] W.A.Wigram: Our smallest ally (en küçük bağlaşığımız), Londra, 1920, s. 16-19.
[5] Eagleton, a.g.e., s. 9-10.
[6] Bu olayı değişik biçimde anlatan belgeler için bkz. İDA, FO 371/3264/52091: Marling'den Dışişleri Bakanlığı'na kapalı telyazısı, Tahran, 21.3.1918; Tebriz'deki İngiliz konsolosun gönderdiği 21.3.1918 tarihli telyazısına atıfta bulunuyordu.
[7] Arfa, a.g.e., s. 51-3.
[8] İDA, FO 371/4177/11181.
[9] İDA, FO 371/3264/57685: Marling'den Dışişleri Bakanlığı'na kapalı telyazısı, 31.3.1918; ilişikte, Tebriz'deki konsolosun 30.3.1918 tarihinde gönderdiği telyazısının sureti; ayr. bkz. İDA, FO 371/7793/E 12115.
[10] David Barsum Perley: Whither Christian Missions (Hristiyan Misyonlar nereye), 1946, s. 30.
[11] İDA, FO 371/3889/112963: Gracey'den Pike'e, 20.4.1918.
[12] İDA, FO 371/3658/84426: Webb'den Curzon'a yazı no. 773/M/1743, İstanbul, 17.5.1919; ilişikte, Noel'in raporunun sureti.
[13] Arfa, a.g.e., s. 160.
[14] İDA, FO 371/3264/78866: McDowell'den Gracey'e yazı, Gümrü, 25.4.1918.
[15] L. Dunsterville: The adventures of Dunsterforce (Dunsterforce adlı askeri birliklerin maceraları), Londra, 1920.
[16] Arfa, s. 55-6; Eagleton, s. 9-10; Pelletiére, s. 55-6; Wilson, s. 24 vd.
[17] Sonyel: Türk Kurtuluş Savaşı ve dış politika, a.g.e., s. 7 vd.

   
   
   
   
TransAnatolie Tour
Kültür Gezi Sağlayıcısı ve Operatorü-Kültür ve Turizm Bakanlığı 4938 No'lu Grup A Lisans
 

 
   

 

 
 
 

Turkey

Turquie

Türkei

Turkije

Türkiye

 

 

Home ] Up ] TransAnatolie Turlari ] TransAnatolie ile Türkiye ] Anadolu ] Şehirler ] Müzeler ] Biz Kimiz ] İçerik ] Ara ]

1. Bölüm ] 2. Bölüm ] 3. Bölüm ] 4. Bölüm ] [ 5. Bölüm ]

 

Mail to  info[at]transanatolie.com with questions or comments about this web site.

 

Copyright © 1997 TransAnatolie. All rights reserved.
Last modified: 2023-10-28
 
Explore the Worlds of Ancient Anatolia and Modern Turkey by TransAnatolie Tour: Ancient Anatolia Explorer, Asia Minor Explorer, Turkey Explorer; Cultural Tour Operator, Biblical Tour Operator, Turkish Destinations, Cultural Tours to Turkey, Biblical Tours to Turkey, Health and Cultural Tours to Turkey, Thermal, Thalasso Holidays in Turkey,  Archaeological Tours to Turkey, Historical Tours to Turkey, Cultural Heritage Tours to Turkey, Cultural Tours to Turkey, Hobby Eco and Nature Tours Holidays to Turkey,  Beach and Plateau Holidays in Tuirkey, Anatolian Civilizations, Ancient Cultural Museums in Turkey, Top Turkish Museums, Museums in Turkey, Anatolian Civilizations Museum, Istanbul Archeological Museum, Ephesus Museum, Mevlana Museum, Topkapi Museum, Museum of Topkapi Palace, Turkish Cities, Turkish Destinations, Ancient Cities in Turkey, Ancient Anatolian Cities, Turkey in Brief, Turkish Culture, Turks, Turkish Language, Turkish Philosophers....Circuits culturels en Turquie, Excurcions en Turquie, Vacances en Turquie, Circuits de Culture en Turquie, Circuits de Croyance en Turquie, Turquie, Villes Antiques en Turquie, Musees en Turquie, Empires Turcs, Revolution de Mustafa Kemal Ataturk, Turquie d'Ataturk, Culturele Tours in Turkije, Rondreizen in Turkije, Reizen naar Turkije, Culturele Rondreizen naar Turkije, Vakanties in Turkije, Groepsreizen naar Turkije, Turkije, Turkse  Geschiedenis, Geschiedenis van Turkije, Oude Steden in Turkije, Oude Beschavingen, Oude Anatolische Beschavingen, Turkse Steden, Turkse Musea, Musea in Turkije, Turkse Steden, Overzicht van Turkije, Turkije in het Kort, Turks, Turkse Taal, Turkse Gescheidenis, Osmaanse Rijk, Ottamaanse Rijk, Gezondheid Tours Vakanties in Turkije, Geloof Tours in Turkije, Culturele Tour Operator, Turkije Specialist