Mavi Yolculuk
Tatil geçirmek üzere denizi seçmenin
pek çok nedeni vardır. Bir kere, deniz keyifin ta kendisidir… Dalgaların,
rüzgârın ve yelken açmanın yarattığı iç rahatlığının birbirlerine
karışımı bir başkadır; tekbaşınalık ve kendine yeterlilik duyguları,
doğayla başbaşa iletişim, arkadaşlarla birarada olmak ve kişinin kendi
kendineliği, deniz üstünde doruğa ulaşır. Tekneyle gezinmek için,
taptaze esen rüzgârın, pırıl pırıl suların ve bol güneşin olduğu pek çok
güzel yer vardır. Peki, öyleyse neden ille de Türkiye'nin Ege kıyıları
seçilir? Nedeni, yalnızca tekneyle gezmek değildir, çünkü dünyanın pek
çok kıyısında bu zevk tadılabilir; ancak, demir atıldıktan sonra
yaşanılanlar önemlidir. Ege kıyıları boyunca koyların ıssızlığı,
köylülerin samimiyeti, görülmesi gereken tarihsel yerler… Tüm bunlar
Türkiye'yi deniz yoluyla dolaşmayı çok özelleştirir.
Antik kalıntıların anayurdu ve en eski çağlarda en ünlü kişelere tanık
olmuş Ege'nin Türkiye kıyılarındaki denizinin dünyada eşi benzeri yoktur.
Bilindiği gibi, tarih boyunca eski Yunanlılar bu kıyılarda bir çok
medeniyet kurmuşlardır. İskender ve lejyonları, dünyanın bu en zengin
şehirlerini yağlamak üzere buralarda durakladılar. Bodrum yakınlarında,
bir yanda Sezar donanmasını toparlarken, diğer yanda da Antonyo ve
Kleopatra, ait kıyılarda keyif sürmekteydiler. Aziz Pol (St. Paul) sık
sık buraya gelerek, Asya'nın yedi kilesesini kurdu. Bu arada John da
Mary'I ıslah olmak üzere Kuşadası'nın yukarısındaki dağlarda bulunan son
barınağına gönderdi. Kanuni Sultan Süleyman, orduların Marmaris'te
düzene sokarak, güçlü Rodos kalesindeki Haçlı şövalyelerine saldırdı.
Aynı sularda, General Nelson, Mısır'dan geri çekilen Napolyon'u kovaladı.
Deniz taşımacılığından yararlanılarak; ticaret, ticari ilişkiler ve
medeniyet gelişti, kültür arttı ve bu topraklar tarih boyu orduların
uğrak yeri oldular. Bir zamanlar, kara yolculukları kervancılıktan biraz
daha geliştiğinde, denizaşırı ticaretin boyutları, tarihi Ege
kıyılarındaki bir çok şehrin kurulmasını ve korunmasını gerektirdi.
O zamanlar yük gemileri, bugünkü keyfi gemi yolculuklarının rotalarında,
kıyıya iyice yakın seyrediyorlardı ve rüzgâr çıktığında, rahatlıkla
koylara sığınabiliyorlardı. Bu yörede tarih boyunca şehirler kurularak,
denizciler barındı. Özellikle de Knidos, bugünün Datça'sının
yakınlarından, Lorima Yarımadası'nın ucunda bulunan geçen gemilerin
mecburen ikmal yaptıkları ve kıyıdan yukarılara doğru yelken açmadan
önce, şiddetli kuzey rüzgârının dinmesini bekledikleri bir noktaya
taşındı. Zamanla, yaşamlarını deniz ticaretinden sağlayan sayısız
Helenistik şehrin bütün direnmelerine karşın, kıyılar dolarak sığlaştı,
bu sitelerin önemleri ve deniz ticaretleri giderek azaldı.
15-25 metrelik ticaret gemilerinin çağı yakın zamanlarda sona ermiştir.
25 yıl kadar önce ticari taşımacılığın çoğu böyle yerli yapı ahşap
teknelerle sürdürmekteydi. Yol boyunca zevkle seyredilen manzaralardan
dolayı, bu deniz yolculuğunun adına modern bir Türk deyişle "Mavi
Yolculuk" denilmektedir.
Bugün, yerel kıyı trafiğini yalnızca gezinti tekneleri oluşturur. Büyük
yük gemileriyse, açık denizlerde seyreder. Arasıra inşa edilen balıkçı
teknelerinin dışında, yüzlerce tersanede, gezinti tekneleri inşa
edilmektedir. İdeal iklim koşulları, davet edici sular ve her biri
kendine özgü güzellikte birçok sayıda eski liman, koy ve kıyılar, başka
birçok hoş ve çekici özellikler, modern Türkiye'nin misafirperverliği
ile Ege'nin Türkiye kıyıları, akdeniz üzerindeki deniz yolculuğunu çok
çekici hale getirmekte ve bu seyir cennetine özel bir isim
verdirmektedir: Turkuaz kıyılar.
Turkuaz kıyılar, kuzeyde Kuşadası'ndan güneyde antalya'ya kadar yaklaşık
350 deniz milidir. Birbirine karışmış kıvrım kıvrım kıyılar, uzunluğu
iki kez artırır. Hem körfezin karşısında ve her burnun etrafında ya yeni
bir koy uzanır veya küçük bir köy, ya da antik bir site yer alır.
Bodrum'dan çevreye kalkan gezi amaçlı tarifeler çok çeşitlidir. Bodrum
yarımadasının kuzey ucundaki ıssız Güllük Körfezi'nde, düzinelerde
metruk koy boyunca gümrah ormanlar kayalık kıyılara doğru alçalır.
Ziyaretçiler, sayısız metruk koyun ağaçlıklı yamaçlarında otlayan keçi
sürülerinin boyunlarındaki çanların seslerini duyar. Güllük Körfezi'nden
yalnızca bir kaç kilometre içerilerde antik Didim harabeleri ve Iasos
yer alır. Doğuştan denizci konuklar buralardaki harabelerin arasında
demir atar, yerel denizcilerin yakaladığı balıkları birer birer tadarlar.
Bodrum'dan güneydoğuya doğru, Güllük'ten daha çok tanınan Gökova Körfezi
yeralır. Gökova'nın sayısız koyları, birer birer, kendilerine has
keyiflerin türlerini sunarlar. Deniz kenarındaki köy ve tavernalar daha
kalabalık ve canlı birer atmosfere sahiptirler. Gökova'nın içindeki bir
ada üzerinde kurulu antik Keramos şehri kalıntıları da ayrıca ünlüdür.
Kleopatra kumsalının, Kleopatra ve sevgilisi Antonyüs için Mısır'dan
getirtildiği rivayet edilir. Gökova'nın güneybatı ucunda, bir zamanların
en büyük şehri ve antik çağın en büyük heykeltraşı Preksiteles'in vatanı
olan Knidos'un kalıntıları yer alır. Bugün Knidos'a ancak deniz yoluyla
ulaşılır; binlerce yıl öncesinde de olduğu gibi, bu tarihi liman yatları
barındırır.
Gökova Körfezi'nin ardında güneyde antalya'ya doğru kıyı 200 mil uzanır.
Datça Yarımadası'nın uzun burnunun altındaki Hisarönü Körfezi'nde,
doğuştan denizci konukların keşfedebilecekleri yüzlerce koy ve ada
bulunmaktadır. Hisarönü'nün ardında yeralan ünlü Marmaris'in geniş
koyunda, Türkiye Egesi'nin en büyük otelleri ve marinası yer alır.
Marmaris'ten Antalya'ya kadar uzanan kıyı, olağanüstü güzellikleri
gözler önüne serer. Karetta Kaplumbağaları'nın son yuvalandıkları yer
olan İztuzu kumsalı yemyeşil Dalyan'ı korur. Nehrin ağzındaki kumsalın
karşısında bulunan küçük teknelerin getirdikleri konuklar ünlü Kaunos
harabelerini ziyaret ederler. Körfeze iyice sokulmuş Göcek Köyü ile
gürültülü Fethiye Limanı, Fethiye Körfezi'nin içindedirler. Fethiye'nin
güneyindeki Ölü Deniz'in çakıllı kumsalı, benzeri görülmemiş
güzellikteki küçük limanı korur. Küçük birer köy olan Kalkan ve Kaş'I
ziyaret edenler, batık şehri ve Osmanlı Kalesi'ni görme şansını elde
ederler. Mavi yolculuğun son durağı Antalya'dır. Konuk tekne burada eski
kasabanın gölgesine demir atar. İçindeki ziyaretçiler de Türkiye'nin en
büyük ve en ünlü yazlık şehirlerinden birinin gece yaşamından ve eğlence
türlerinden örnekler yaşarlar. Bir çok uğrak limanının büyüleyici ve
pırıl pırıl güzelliğinin yanısıra, Mavi Yolculuk sırasında, gulet tipi
özel yapıdaki tekne ile pek çok yer gezilip görülebilir. İtalyanca'daki
"gouletta" sözcüğünden gelen "gulet"ler, geleneksel Akdeniz yelkenli
teknelerinin çağdaş uyarlamalarıdır. Ege çamından yerel olarak inşa
edilen guletin, geniş kaburgalı bir güvertesi ve geniş hacimli kabinleri
vardır. Kaptan, aşçı ve tayfadan oluşan mürettebatı ve doğaya uyumlu
görüntüsüyle guletler, turkuaz kıyıların keyfini çıkartmak için idealdir.
Denizi yüzlerinde hissetmek için yaratılmış deneyimli veya acemi
denizciler, bu turkuaz suların keyfini çıkartabilmek için, kıyılardaki
Kuşadası, Bodrum, Marmaris veya Antalya gibi belli başlı limanlardan;
yat, üstü açık tekne, flotilla ve gulet gibi çeşitli türde tekneler
kiralayabilirler.
Ege'nin Türk kıyıları, doğası, tarihi ve konukseverliği ile, benzer
yörelerden farklıdır. Buralara kolayca gelinebilir. Geldikten sonra da,
modern dünyanın dert ve kederlerinden uzaklaşılır. Antik tarih, tenha
koylar ve zamanın dışında kalmış köyler… Şehirlerin itiş kakışından ve
telaşlı sayfiyelerden yalnızca kısa bir mesafedeki bu yerler, en yorgun
konukların bile, biraları gelerek keşfetmelerine fırsat verir. Mavi
Yolculuk, bir başka yerde asla görülemeyecek keşifler yapılacağını
garanti eder.
TransAnatolie Tour
|