2002-2009

Bir Baştan Bir Başa Anadolu

Home ] Çamkerten ] Bağımsızlık ] Manifesto ] Atatürk ] Resimler ] Başkan ] Aksaray ] İletişim ] İçerik ] Ara ]

 

 

 

 

 

2002’de Darbe Geldi, Şimdi Gül Moskova’ya Gidiyor

   
   
       
   
   
2002’de Ecevit darbe yedi. 2002’deki “Moskova teması,” Ecevit’e karşı darbeyi getirdi. 2002’de ABD’nin Irak’ı işgal planlarına destek vermeyi reddeden ve Rusya ile işbirliğini geliştirerek denge politikası kurmak isteyen Ecevit hükümeti, “sivil bir darbe ile” çökertilmiş ve AKP’nin gelişi sağlanmıştı.

-Ecevit 14 Ocak 2002’de ABD’ye “zoraki bir ziyaret” yaparken asker Moskova’da işbirliği temaslarını sürdürüyordu. Irak’ı işgale hazırlanan ABD ve İngiltere, Ecevit’ten destek alamayınca düğmeye bastılar.

-Tam da bu aylarda, 7 Mart 2002’de MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç, Rusya ile işbirliği yapılarak Batı’nın dengelenmesinden söz ediyordu. Asker BOP’a karşı çıkıyor ve dengeli bir politikayı tercih ediyordu.

-Kaderini ABD’ye bağlayan “kimi büyük patronlar” devreye sokuldu, medya hazırlandı.

Türkiye’nin de hedefte olduğu BOP’u destekleyecek bir yönetim getirilmeliydi. Denge politikası isteyenler, BOP’a karşı çıkanlar, ulusal bir duruş sergileyenler ABD’nin (ve Batı’nın) hedef tahtası olmuşlardı.

Ecevit hükümeti devrilmese Putin 2002’nin sonbaharında Ankara’ya gelecek ve kapsamlı bir işbirliği anlaşması yapılacaktı. Hükümetin, “içinden sabote ettirilerek” adeta bir sivil darbe ile dağıtılmasının hedefinde, “denge politikalarını savunan ulusalcıların” tasfiyesi vardı. Ve bu yapıldı.

-Yerine Amerikancı, BOP’u savunan, denge politikaları yerine siyasal İslamı öne çıkaran bir yönetimin gelmesi sağlandı. Tayyip Erdoğan Başbakan, Abdullah Gül Dışişleri Bakanı oldular.

İktidara gelen yönetim ABD, İngiltere ve İsrail’in bütün taleplerini, Meclis’te reddedilen 1 Mart tezkeresi hariç, yerine getirdiler. Ancak hükümetin desteklediği Amerikancı (ve İsrailci) Ortadoğu politikaları AKP’de ve Türkiye’de bölünmelere neden oldu; halkın büyük çoğunluğu ABD, İngiltere ve İsrail’e karşıydı. Davos’taki Erdoğan-Peres kavgası, hükümetin izlediği politikaların, Türkiye’nin ulusal çıkarları ile çatışmasının bir sonucudur. Erdoğan dahi saf değiştirme ihtiyacını duydu, en azından bu görüntüyü verdi.

Ve 2009’da Gül Moskova’da…

Türkiye ve Rusya bölgenin iki önemli devleti; aralarındaki ilişkilerin geliştirilmesi çok doğal. Karadeniz’de, “dış güçlere karşı çıkarlarımız ortak”, Kafkasya’da, Fener Patrikhanesi’nde taleplerimiz örtüşüyor. Doğalgaz konusunda Rusya’ya ihtiyacımız var. Ve iş çevrelerimiz için Rusya pazarı yaşamsal önem taşıyor.

Rusya ile ilişkilerimizin gelişmesi ABD’yi (ve AB’yi) rahatsız ediyor. Çünkü onlar, kendi himayeleri altında bir Türkiye’nin devamını istiyorlar. Sorun Türkiye’yi yöneten oligarşilerin Atatürk’ten sonra, Batı’nın denetimi altına sokulmalarından kaynaklanıyor.

-1960’ta Menderes Moskova’ya gitmeyi planladığı için darbe körüklendi.

-Demirel, Sovyetler Birliği ile kapsamlı iktisadi işbirliğine soyunduğu için 12 Mart 1971 faşist darbesi Amerikancılar tarafından hazırlandı.

-12 Eylül darbesi “piyasacı, Batıcı, sermayeci ve dinci” bir kompozisyonun altyapısını sağlamak için ABD tarafından yapıldı.

- 2002’de Ecevit, “Cumhuriyeti ve Lozan’ı ayakta tutabilmek amacıyla denge politikasına yöneldiği için hükümete sivil darbe gerçekleşti”. İddianamelerde de açıkça belirtildiği gibi, Rusya ve Avrasya ile işbirliğinin geliştirilmesi yoluyla denge politikasını savunanlar, suçlanmaktadırlar. İşin arkasında kimlerin olduğu açıktır.

Ve şimdi de Abdullah Gül Moskova’da. Yoksa 2002’de ABD (ve Batı) tarafından engellenen denge politikası için yeni bir adım mı atılıyor? Eğer böyleyse, Amerikancılar hariç, bütün Türkiye bunu destekler. Çünkü Türkiye’nin tek parça kalabilmesi, Lozan’ın ayakta tutulabilmesi buna bağlıdır.

Ortada küçük bir sorun var; acaba AKP yönetimi, ülkenin ulusal çıkarlarını gözeterek, ABD’ye rağmen bunu yapar mı? Özellikle “yapabilir mi” demedim, çünkü yaptığınız zaman karşınızdaki sizin, nerede ve niçin durduğunuzu anlayacaktır.

Güney Amerika’ya bakın, görürsünüz.


Prof. Erol Manisalı
 
   
             

 

 

Türkiye, Türkiye Gerçekleri, Avrupa Gerçekleri, ABD Gerçekleri, Kafkasya Gerçekleri, Ortadoğu Gerçekleri

 

 

Home ] Çamkerten ] Bağımsızlık ] Manifesto ] Atatürk ] Resimler ] Başkan ] Aksaray ] İletişim ] İçerik ] Ara ]

 

İbrahim Çamkerten: Aksaray Belediye Başkan Adayı, CHP, Cumhuriyet Halk Partisi; Camkerten Anadolu'nun Kalbi Aksaray'ın Belediye Başkan Adayı;2009’da Yönetimi, Ekonomiyi, Siyaseti, Turizmi, Kültürü, Dış İlişkileri, Diplomasiyi, Bilimi, Teknolojiyi, Türkiye'yi, Dünya'yı, Yabancı Dilleri Bilen; Basiretli, Şehircilik Uzmanı, Yurtsever ve Toplumcu Bir Belediye Başkanınız Olacak!