Türkiye ve Dünya Gerçekleri

TransAnatolie Welcomes You  to Turkey

 

Devrim


 

 

Home ] Up ] Türkiye Gerçekleri ] Strateji ve Politikalar ] İçerik ] Ara ]

 

 

Liberal Kapitalizm ] Küreselleşme ] Washington Uzlaşısı ] Çelişki ] Toplumculuk ] [ Devrim ] Borsa ]

 

 

Up

 

Piyasa Üzerinden Karşı Devrim

   
   

ABD ve AB’nin soğuk savaş sonrasında “yeni liberalizmi” tozlu raflardan indirip yeniden dayatması çok doğaldır. Çünkü liberal yapı, “güçlünün zayıflar üzerindeki egemenliğini” , serbest piyasa üzerinden en rahat biçimde gerçekleştirebilecek olanakları sağlıyor. Türkiye benzeri “üçüncü ülkelerde” Batı kapitalizmi şu koşulları dayatır:

- serbest piyasa ekonomisi esas hedefiniz olmalı,
- her şey özelleştirilip piyasaya bırakılmalı,
- bu piyasa ise tamamen dışa açık ve “küresel” olmalı.

Artık Batı kapitalizmi için o ülkeyi denetim altına almak çok kolaydır. Tereyağından kıl çeker gibi işler otomatiğe bağlanmış olarak yürür.

ABD ve AB ülkeleri “makro ve ulusal politikalarla”, dev tekellerini bu üçüncü ülkelere yönlendirmeye başlarlar. Sınai, ticari ve mali piyasaları yavaş yavaş denetim altına alırlar.

Bu çok bilinen bir yöntemdir. Ancak bugün, 18. ve 19. yüzyıldan çok daha karmaşık akılcı ve derinliğine uygulanabilecek farklı mekanizmalarla geliştirilmiştir. Bir benzetme yaparsak, dün Afrika’da ayaklarına zincir halkalar takılarak denetim altına alınan insanlar bugün mideleri ve beyinleri aracılığı ile postmodern köleler durumuna sokulabiliyorlar. En önemlisi, ‘”birinci sınıf köleler” olarak yetiştirilen oligarşi, “sıradan köleleri” , Batı adına içerde yönetmeye başlıyor.

Serbest piyasa üzerinden siyaset…
Herkes piyasayı sadece “iktisadi bir öğe” sanır. Kısmen doğrudur; ancak bu iktisadi faktör özünde siyaset, güvenlik ve kültürle, hatta “din” ile iç içe geçmiştir.

Piyasayı ele geçirince siyasete ve dine kaynak aktarmaya başlarsınız; siyaseti, dini, imanı denetim altına alırsınız. Bu, işin teknik, mekanik ve “nesnel” boyutudur.

Hemen her ülkede görülen “olağan” şeylerdir. Ancak Türkiye’de bu nesnelliğe ek olarak “öznel” şeyler vardır.

İşte “serbest piyasa” tam da burada bütün becerilerini ortaya koymaya başlar.

Bu coğrafyada sadece büyük sermaye çevreleri değil, İslamcılar ve bölücüler de serbest piyasayı bir kaldıraç gibi kullanıp amaçlarına ulaşırlar.

- Serbest piyasa bir boyutu ile, “Batı kapitalizminin Türkiye’yi iktisadi işgalinin bir maşası haline dönüşür.”

- Diğer boyutunda İslamcılar serbest piyasayı, önlerindeki engelleri yıkmak için koçbaşı gibi kullanırlar. Ne mi yaparlar? “Artık her şeyi piyasa belirliyor, devlet yoktur, piyasa vardır” diyerek piyasayı, devleti yıkmanın bir aracı olarak kullanmaya başlarlar.

Bununla da yetinmeyip, serbest piyasanın “serbestliğini” , şeriat özgürlüğüne kaydırırlar. ”Piyasa dostu yeni anayasa” aslında tarikatların, cemaatlerin ekonomideki (ve toplumdaki) egemenliğini sağlamaya yönelik girişimlerdir. Yeni ticaret kanunu bile ”piyasayı ve sermayeyi her şeyin üzerine çıkaran” yeni bir yapılanma getiriyor.

Kooperatifler ve vakıflar gibi insana ve toplumsallığa oturtulan kurumlar sermaye şirketlerine benzer hale getiriliyor. Amaç, ”toplumcu” örgütlenmeler yerine, ‘’sermayeci ve dinci örgütlenmelerin öne çıktığı” yeni bir yapılanma sağlamak.

Bu da serbest piyasanın bir kaldıraç, bir maşa gibi kullanılması ile sağlanmış oluyor.

- Bölücüler de devlete ve üniter yapıya karşı. Sosyal devletin yıkıldığı; her şeyin serbest piyasa üzerinden belirlendiği bir ortamda bölücü terör örgütleri de bu aracı devlete karşı aynen köktendinciler gibi kullanmaya başlıyorlar. Böylelikle aralarında, “bir doku ortaklığı” , serbest piyasa üzerinden sağlanmış oluyor.

Yeni liberalizm ve sömürgecilik
Neoliberalizm emperyalizmin elindeki en önemli araç olarak “Türkiye’nin askersiz işgalinde” kullanılmaktadır*.

- Tarımın, sanayinin, ticaretin, mali sektörün, enerjinin, iletişimin ve medyanın denetim altına alınmasında serbest piyasa Batı için en uygun araç oldu. Yıllık dış ticaret açığımız 50 milyarın, borçlarımız 400 milyar doların üzerine bu nedenle çıktı.

- İslamcılar, serbest piyasayı öne çıkararak sosyal devleti yıktı. Bu yolla tarikatlar ve cemaatler serbest piyasayı kullanarak geliyorlar ve devletten boşaltılan alanları dolduruyorlar.

- Bölücüler ve terör örgütleri serbest piyasa üzerinden hem kaynaklarını genişletiyorlar hem de örgütlenmelerini güçlendiriyorlar. Bazı belediyelerin “serbest piyasa üzerinden” nasıl eylem yaptıklarını örnekleriyle görüyoruz.

ABD’nin, AB’nin İslamcılar ve bölücülerle olan Türkiye üzerindeki ortaklıkları serbest piyasa üzerinden sağlanıyor. Bu piyasa yabancı tekellerin yolunu açıyor; tarikatları ve cemaatleri devlet aleyhine güçlendiriyor; bölücü terör ile onu kullanan güçler arasında bir köprü vazifesi görüyor.

İşte bu nedenle yeni liberalizm ve serbest piyasa İslamcıların, bölücülerin ve Batı emperyalizminin dört elle sarıldıkları bir sihirli değnek haline geliyor.

Bizim savunduğumuz ulusal demokratik devrim, emperyalizmin bu dayatmalarına karşı tek çıkış yoludur.

Erol MANİSALI

(*) Türkiye’nin Askersiz İşgali, Truva, 2007
 

 

   
   
   
   
 
 

 
   
   
   

 

 
 
 

 

 

 

Home ] Up ] Türkiye Gerçekleri ] Strateji ve Politikalar ] İçerik ] Ara ]

Liberal Kapitalizm ] Küreselleşme ] Washington Uzlaşısı ] Çelişki ] Toplumculuk ] [ Devrim ] Borsa ]