|
Biz Kimiz?
- 4
55 milyon kişi 'etnik olarak' Türk
Araştırmada, toplumun
etnik kimliğini ifade etmekte sıkıntı duymadığı görülüyor. Toplam 73
milyon olan nüfusun 55 milyon 484 bini etnik olarak Türk. Türkiye'de
11 milyon 445 bin Kürt yaşıyor
Milliyet'in Tarhan Erdem yönetiminde KONDA'ya yaptırdığı araştırma,
çok farklı sayılarla tartışma konusu edilen Türk vatandaşlarının
etnik kimliklere göre dağılımında son derece önemli bulgular ortaya
koyuyor.
Yaklaşık 50 bin kişi ile yüz yüze görüşme yapılan araştırmada,
yaygın kullanılan adlandırmalar yerine halkın kendini nasıl bildiği,
nasıl tanıtmak istediğinin belirlenmesine önem verildi. Bunun için,
kimliğe dair sorularda deneklere seçenek sunulmadı ve herhangi bir
yönlendirme yapılmadı.
100'ün
üzerinde yanıt
Anketörlerden, kişilerin kendi verdikleri ilk cevabı anket
formlarına yazmaları istendi. Denekler bu soruya 100'ün üzerinde
farklı cevap verdi. Daha sonra bu cevapların benzerlikleri ve
sıklıkları incelenerek istatistikî anlam ifade eden belli gruplar
oluşturuldu.
Araştırmanın en merak edilen bulgularından birisini ortaya koyan
soru şöyle formüle edildi:
"Hepimiz Türk vatandaşıyız, ama değişik kökenlerden, yörelerden
olabiliriz; siz kendinizi, kimliğinizi ne olarak biliyorsunuz veya
hissediyorsunuz?"
Yandaki tabloda deneklerin cevaplarına göre oluşturulan kimlik
grupları ve bu gruplardaki kimliklerin söylenme oranları yüzde
olarak yer alıyor.
Yetişkinler etnik olarak kendini nasıl tanımlıyor?
Anadil kontrolüyle sağlanan dolaylı bilgininde katılmasıyla ortaya
çıkan tabloda Türkiye'de yetişkinlerin (18 yaş ve üstündekilerin)
etnik kimliklerin dağılımı, yüzde 78.1 Türk, yüzde 13.4 Kürt, yüzde
1.5 "Laz" ve "Türkmen" gibi yerel kimlikler, yüzde 0.1 Asya Türkü,
yüzde 0.3 Kafkas kökenli, yüzde 0.2 Balkan kökenli, yüzde 0.4 göçmen,
yüzde 0.9 Müslüman Türk, yüzde 0.2 Alevi, yüzde 0.3 "Türkiyeliyim,
dünyalıyım" vs. diyenleri ifade eden genel tanımlayan, yüzde 0.7
Arap, yüzde 0.1 gayrimüslim, yüzde 0.03 Roman, yüzde 0.05 diğer
ülkelerden ve yüzde 3.8 TC vatandaşı şeklindedir.
Araştırma 18 yaş üstü kişilerle yapıldığı için, bu yüzdeler etnik
kimliklerin sadece yetişkin nüfus içindeki oranlarını gösteriyor.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun 2006 yılı nüfus tahminine göre 48
milyon 709 bin kişi olan yetişkin nüfus içinde örneğin Türklerin
nüfusu 38 milyon 43 bin, kendini Kürt olarak tanımlayanların nüfusu
6 milyon 524 bindir.
Tabloda ham veriye göre etnik dağılım, yukarıda özetlediğimiz
düzenlemeyle ortaya çıkan dağılım ve etnik kimliklerin yetişkin
nüfusları özetlenmiştir. Ancak yüzde 1'den düşük olan gruplarda hata
payının yüksek olduğu dikkate alınmalıdır.
Nüfusun
yüzde 15.6'sı Kürt
Kendisini 'Kürt' ve 'Zaza' olarak tanımlayan yetişkinlerin toplam
nüfusa oranı yüzde 13.4. Ancak 18 yaş altındaki nüfusun eklenmesiyle
yüzde 15.68'e çıkan bu oran 11 milyon 445 bin kişiye denk düşüyor.
Yetişkinlerden elde edilen etnik kimlik dağılımı, toplam 72 milyon
975 olan tüm Türkiye nüfusunda görülmek istenirse, 18 yaş
altındakileri elde edilen verilere orantılı olarak eklemek gerekir.
Türkiye genelinde "her 66 yetişkin için 33 çocuk" varken,
doğurganlık oranları daha yüksek olduğu bilinen Kürtler için bu oran
farklıdır. Araştırmadaki hane halkı sayısı bilgisine, illerin nüfus
artışlarına ve yaş grubu dağılımlarına dayanarak Kürtlerde bu oranın
"her 53 yetişkin için 47 çocuk" şeklinde olduğunu temel bir kabul
olarak dikkate almak doğru olacaktır. Bu durumu dikkate alan
yaklaşımla yapılan çalışmada tüm Türkiye nüfusu içinde Türklerin
yüzde 76.03 ile 55 milyon 484 bin, Kürt ve Zazaların yüzde 15.68 ile
11 milyon 445 bin, diğer etnik gruplar toplamının da yüzde 8.3 ile 6
milyon 46 bin kişi olduğu hesaplandı.
Yetişkinlerin cevaplarına göre yüzde 13.4 olan Kürt-Zaza nüfusun
oranı, 18 yaşın altındakilerin eklenmesiyle yüzde 15.68'e ulaştı.
Türkiye'de Kürt ve Zazaların nüfusu için 7 ile 25 milyon arasında
değişen tahminler yapılmıştır. Bu tahminler karşısında KONDA, 2006
ortalarında Türkiye'de yaşayan Kürt-Zaza (çocuk, genç ve yetişkinler
toplamının) nüfusu için yaptığı son araştırma ve TÜİK verilerine
dayanarak bulduğu 11 milyon 445 bin sayısının daha gerçekçi olduğu
kanısındadır.
KONDA'nın 1993'te İstanbul'daki kimliklere dair yaptığı araştırmada
"Hepimiz Türk vatandaşıyız, ama değişik kökenlerden de olabiliriz.
Siz kendinizi ne olarak hissediyorsunuz?" sorusuna yüzde 25.15
oranında "Müslüman" ve "Müslüman Türk" cevabı verilmişti. Şimdi bu
oranın yüzde 1.02 düzeyinde kaldığı görülüyor.
Biri İstanbul, diğeri Türkiye örneklemine göre hazırlanmış olsa da
oldukça büyük olan bu farkın sebebi, 1993 araştırmasında din ve
mezhebe dair soru sorulmamış olmasıdır. Bu araştırmada ise kimliğe
dair olan bu sorudan hemen önce din ve mezhepler ile ilgili sorular
yöneltilmiştir.
Diğer bir deyişle, görüşülen kişiler dinleri ve mezhepleri ile
ilgili bilgi verdikten sonra kendilerini ait hissettikleri kimlik
için dini aidiyet dışında bir aidiyet sorulduğunu anlayarak ya da
bilerek cevap vermişlerdir.
Böyle anlaşılması, etnik yapının değerlendirilmesi açısından yararlı
olmuştur. Din ve mezheple ilgili sorulardan sonra kimliğini 'Alevi'
olarak belirtenler ayrı bir kimlik grubu olarak tabloya eklenmiştir.
Bu hususun, Aleviliğin tanımına ilişkin tartışmalara ışık
tutabileceğini sanıyoruz.
Etnik
kimlik saklanmıyor
Etnik kimlikle ilgili soruya cevap vermeyenlerin oranı, tüm diğer
sorular gibi yüzde 2-3 oranında çıktı. Bu oran, halkın kimliklerini
açıklamada temelde bir sorunu olmadığını gösteriyor.
Ancak yine de Güneydoğu veya Kürt sorununun devam ettiği bir ortamda
kimliklerini açıkça söylemekten çekinen kişiler olabileceğinden,
araştırmada kişilerin etnik kimlikleriyle ilgili dolaylı olarak
bilgi sağlayan verileri de incelemek gerekti. Bunun için, kimliğin
önemli unsurlarından olan anadili bir gösterge olarak alıp etnik
kimliklerde buna göre düzenleme yapıldı.
Örneğin anadili Arapça olup da kimliğini "Türk" olarak belirtmiş
olan kişiler "Arap" olarak değerlendirildi ve buna göre yeni
yüzdelere varıldı. Böylece "Müslüman", "TC vatandaşı" gibi etnik
kimlikle ilgisiz cevap verenlerin etnik kimliğini daha doğru tespit
etme fırsatı elde edildi.
Başat dil ve başat kimliğin aleyhinde görünse de bu düzenlemenin
bizi etnik kimlikler konusundaki gerçekliğe daha fazla yaklaştırdığı
söylenebilir.
TÜRKİYE'NİN YÜZDE 85'İ 'ANADİLİM
TÜRKÇE' DİYOR
Anadil ile kimlik karşılaştırması, kimliklerin tutarlı
belirlenmesinde önem taşıyor. Türkiye'de oturanların yüzde 85'inin
anadili Türkçe... İkinci sırada yüzde 13 ile Kürtçe-Zazaca geliyor
Araştırmada, deneklerin anadilleri ve konuştukları dilleri
belirlemek amacıyla iki ayrı soru soruldu.
Bu sorular, "Anadiliniz hangisidir, yani annenizden öğrendiğiniz
konuşma diliniz hangisidir? ve "Aile içinde günlük yaşamda hangi dil
kullanılmaktadır?" ifadesiyle deneklere yöneltildi.
Bu sorulara alınan cevaplara göre, Türkiye'de oturanların yüzde
85'inin anadili Türkçedir. İkinci sıradaki anadil yüzde 13 ile
Kürtçe-Zazaca, üçüncü sıradaki anadil yüzde 1.38 ile Arapçadır.
Aralarında yakın bir ilişki bulunan anadil ile kimlik
karşılaştırması, kimliklerin tutarlı belirlenmesinde önem taşıyor.
Araştırmamızda, kimliğini "Türk" olarak söyleyenlerin bir kısmı (yüzde
4.08'i) anadilinin Kürtçe olduğunu söyledi. Ayrıca, kimliğini "Kürt"
ya da "Zaza" olarak belirtenlerin yüzde 8.82'si anadilinin Türkçe
olduğunu belirtti.
Kimliğini "TC vatandaşı" olarak ifade edenlerin yüzde 14'ünün
anadili Kürtçe-Zazacadır. Anadili Kürtçe olanların içinde kendisini
"Türk" olarak tanımlayanlar, başka bir deyişle asimile olanlar
bulunduğu bir gerçektir. Ancak etnik kimliklerin bu çelişkiler
giderilerek tespit edilmesi gereği açıktır. Kimlik kısmında bazı
kabullerle bu yaklaşım uygulanmıştır.
Aşağıdaki tablolarda, birbirleri içine giren kimlikler, anadillerin
kimliklerin arasına sıkışması, erimesi görülmektedir.
Kürtlerde
eğitim ortalamanın altında
Araştırmada, farklı kimlikleri yaşayan insanların ekonomik ve sosyal
durumlarının, tavırlarının, farklı sorunlar hakkındaki görüşlerinin
de öğrenilmesi amaçlandı.
Eğitim durumuna bakıldığında, toplum genelinin yüzde 67.4'ünün
eğitim seviyesi lisenin altındayken, Kürtlerde bu oran yüzde 78'e
çıkmakta, yüzde 9 olan genel üniversiteli oranı da Kürtlerde yüzde
5.5'e düşmektedir. Kendilerini "genel" tanımlayanların ve "diğer"
etnik kimlik gruplarının eğitim durumlarının genelden biraz daha iyi
olduğu görülmüştür.
Laz, Çerkez ve göçmenler
"Deneklerin cevaplarına göre Türkiye'de yetişkinlerin kimliklerinin
dağılımı" bulgularına 18 yaşın altındaki gruba ilişkin veriler de
eklendiğinde, Arapların nüfusu 550 bin olarak hesaplandı.
Aynı çalışmada göçmenlerin 310 bin, Lazların 220 bin, Kafkasya
kökenlilerin (Çerkez, Çeçen, Gürcü) 210 bin, Romanların 30 bin kişi
olabileceği görüldü.
Türkiye'de yaşayan gayrimüslimlerin sayısı ise 80 bin dolayında
tahmin edildi. Ancak çok düşük oranları ifadelendirmeye çalışan bu
sayılardaki hata paylarının yüksekliği göz ardı edilmemelidir.
Yeni
nesillerin durumu
Diğer
taraftan, bu gruplardaki yeni nesillerin etnik aidiyet konusundaki
ifadelendirmelere nispeten daha az önem verdikleri dikkate
alınmalıdır.
En yoksul
gelir diliminde en çok Kürt-Zazalar yer alıyor
Etnik kimliklerin gelir durumuna bakıldığında en yoksul gelir
diliminde en çok Kürt-Zazaların (yüzde 23.8) olduğu görülüyor. Hemen
ardından Araplar geliyor.
"Diğer" etnik kimlikler en yüksek gelir dilimlerinde nispeten daha
az yer alıyor ve yarısından fazlasının hane geliri 2. dilimde
toplanıyor. Araştırma bulgularında Kürtlerin, kendini "Zaza" olarak
belirtmiş olanları da içerdiğini not etmek gerekiyor.
Kimileri Zazaların da Kürt olduklarını düşünürken, bazıları Kürtler
ve Zazaların tamamen ayrı etnik gruplar olarak değerlendirilmesi
gerektiğini iddia ediyor.
Sonuçlar, Zaza nüfusunun Kürt nüfusuna göre çok daha az olduğunu ve
bazı konularda farklı düşündüklerini gösteriyor. Yetişkinler
arasında kimliğini Kürt olarak hissedenler Türkiye nüfusunun yüzde
8.61'ini oluştururken "Zaza" olarak hissedenler yüzde 0.41'ini
oluşturuyor.
Kürt ve Zaza nüfusu kendi içinde değerlendirildiğinde, Zazalar bu
toplamın 4.5'i oranındadır.
Tabloda, Kürtlerin ve Zazaların durumlarındaki ve görüşlerindeki
farklılıklar yaklaşık oranlarla görülüyor.
Kürt ve
Araplar daha kalabalık hanelerde yaşıyor ve daha yoksul
Etnik kimliklere göre hane halkı sayısına bakıldığında, Kürtlerin ve
Arapların daha kalabalık hanelerde yaşadığı görülüyor. Kürtlerin
yüzde 17.6'sı, Arapların yüzde 12.1'i 9 veya daha fazla kişilik
hanelerde yaşıyor.
1927'DEN
1965'E KADAR YAPILAN SAYIMLARDAKİ BULGULARLA KARŞILAŞTIRMA
Sayılar tarihsel gelişime uygun
1927 yılından 1965'e kadar Devlet İstatistik Enstitüsü'nün (Türkiye
İstatistik Kurumu) yaptığı 7 nüfus sayımında vatandaşlara "anadil"
ve "konuştuğu ikinci dil" sorulmuştur. Ancak 1965'ten sonraki nüfus
sayımlarında bu soru yöneltilmemiştir.
Bu soruların yöneltildiği 7 nüfus sayımında "Anadilim Kürtçe" veya "Bildiğim
ikinci dil Kürtçe" diyenler, en düşük yüzde 8.07, en yüksek yüzde
9.88 olmuştur ki bu sayılara Zazaca konuşanlar dahil değildir.
Kuşkusuz devlet memurlarınca yapılan bu sayımlarda da, kimliğini
gizleyenler, soruya yanıt vermeyenler olmuştur.
KONDA'nın Milliyet için yaptığı araştırmada da, "anadil" ve "bilinen
ikinci dil" konusundaki sorularda "Kürtçe" cevabı veren
yetişkinlerin sayısı yüzde 11.97'dir. Etnik kimliğe ilişkin soruda
da kendisini "Kürt" olarak tanımlayan yetişkinlerin oranı 8.61'dir.
Görüldüğü gibi, araştırmamızda elde edilen oranlar genel olarak
tarihsel gelişime uygundur.
3 milyon
Türk-Kürt evlilik yoluyla akraba
Toplumsal yapı, nüfusun belli yüzdelerini temsil eden etnik ve dini
kimliklerden ibaret değildir. Farklı etnik kimlikler arasında
evliliklere bakıldığında Türkler ve Kürt-Zazalar arasındaki
evliliğin, nüfusun yüzde 3.7'sini temsil ettiği görüldü. Diğer bir
deyişle, Türklerle akraba olan Kürt sayısı (aynı zamanda
Kürt-Zazalar ile akraba olan Türk sayısı) 2 milyon 708 bindir. Yani
2 milyon 708 bin kişinin ailesinde Türk-Kürt/Zaza evliliğinden
kaynaklanan akrabalık bağı vardır.
Türkler ve "diğer" etnik kimlikler arasında yüzde 3.6 oranı ile 2
milyon 661 bin kişide akrabalık bağı gözlendi. Kürt-Zazalar ve "diğer"
etnik kimlikler arasında akrabalık yüzde 0.5 ile 353 bin kişide
görüldü.
Bu akrabalık ilişkileri, Türkiye'nin toplumsal yapısının, beraber
yaşayan, birbiriyle evlenen ve ortak kültürler oluşturan farkı
farklı grupların birbirine geçen ilişkileriyle oluştuğunu
göstermektedir.
Kim, kimliğini neyle tanımlıyor?
|
|