Karagöz
ve Hacivat taklide ve karşılıklı konuşmaya dayanan, iki boyutlu
tasvirlerle bir perdede oynatılan gölge oyunudur. Karagöz
oynatıcısına kurgusal, hayalbaz denir. Yardımcıları çırak,
yardak, dayrezen, sandıkkardır. Oyunda konuşmaların değişmesi
baş hareketleriyle yapılır.
"Karagöz ve Hacivat" oyunlarında,
Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan ve toplumun farklı sosyal ve
ekonomik katmanlarından gelen tiplerle (kabadayılar, uyuşturucu
müptelaları, engelliler vb), İmparatorluk şemsiyesi altında
yaşayan çeşitli milletleri temsil eden tiplemelerin (Yahudi,
Rum, Arap, Kürt, Acem, Arnavut vb.) hemen hepsi yer alır. Bu
tiplemeler temsil ettikleri kitlenin en temel özellikleri (kılık,
kıyafet, davranış biçimleri, şarkılar, danslar, maniler vb.) ile
ön plana çıkarlar ve perdede göründükleri anda bu özellikleri (işaretleri)
ile anında fark edilirler. Bu tiplemeler ve temel özellikleri
şunlardır:
- "Karagöz":
Saçsız başına ışkırlak adı verilen şapka giymektedir.
Hiçbir zaman düzgün bir işi olmayan Karagöz eğitim
almamıştır. Hacivat'ın ona bulduğu geçici işlerde çalışır.
İçi dışı bir, olduğu gibi görünen, tepkilerini çabuk açığa
vuran bir halk adamıdır. Halkın sağduyusunu temsil
etmektedir. Merttir, cesurdur bu yüzden başı sürekli
beladadır. Meraklı, patavatsız ve açık saçık konuşur. Bazen
hile yaparak diğerlerini kandırmaya çalışır. Karısı ile
sürekli didişir.
- "Hacivat":
Yukarıya doğru kıvrık sivri bir sakalı olan Hacivat, kurnaz,
içten pazarlıklı bir tiptir. Eğitim almış olduğu bellidir ve
her konuda iyi kötü bilgi sahibidir. Herkesin nabzına göre
şerbet verir. Karagöze göre daha kültürlü, aklı başında ve
güvenilir bir tiptir. Arapça ve Farsça sözcükleri sıkça
araya sokuşturduğu süslü bir dille konuşur. Bu nedenle
Karagöz onun dediklerini çoğu zaman anlamaz ya da
anlamazlıktan gelir. Oyunlardaki gülütler genelde bu söz
oyunlarına ve yanlış anlaşılmalara dayanır.
- "Çelebi":
İstanbul lehçesiyle konuşan kibar aile çocuğudur. Ailesinden
kalan mirasla geçinir. İyi giyinip, güzel konuşur. Şiir
okumasını sever.
- "Tiryaki":
Uyuşturucu müptelası bir işsizdir. Bu nedenle hep uyuklar.
Tütün, nargile, kahve, gibi keyif verici maddelere de
düşkündür.
- "Beberuhi":
Diğer adları Altı kulaç ve pisboptur. Yılışık ve
yaygaracı olan bu karakter hızlı hızlı konuşur, işi
gürültüye getirir, sık sık ağlar.
- "Kayserili":
Asıl adı Mayısoğlu olan karakter, Kayserili şivesiyle
konuşur ve genellikle bakkal veya pastırmacı olarak perdede
gözükür. Bir işareti de kolundaki yumurta sepetidir.
- "Kastamonulu":
Asıl adı Himmet Dayı veya Himmet Ağa olan bu iri yarı
adamın mesleği odunculuktur ve işareti elindeki baltasıdır.
Kaba saba bir adamdır ve Kastamonu şivesiyle konuşur.
- "Laz": Tipik
işareti elinde taşıdığı kemençedir. Hızlı konuşur, kimseye
konuşma fırsatı vermez, çabuk öfkelenir, çabuk sakinleşir.
- "Kürt:
Genellikle hamallık ya da bekçilik yapar, şiveli konuşur.
- "Acem (Püser,
Nöker): Ya İrandan ya da Azerbaycandan gelmiştir. Mesleği
genelde halıcılık, antikacılık ya da tefeciliktir. Bu zengin
tip eğlenceye düşkündür ve etrafına para saçar.
- "Arap": İki
farklı türü vardır, ya Ak Arap veya Kara Arap olarak
perdede gözükür. Çoğunlukla halayık, uşak veya deveci
rolündedir. Kına, kahve, fıstık satar. Ak Arap'ın diğer
adları: Hacı Fitil, Hacı Kandil, Hacı Şamandıra'dır.
- "Arnavut" (Mestan
Ağa, Bayram Ağa, Celo Ağa, Recep Ağa, Şaban Ağa, Ramazan Ağa):
Bahçıvan, ciğerci, celep, korucu veya bozacı rolündedir.
Cahil cesareti vardır. Çabuk öfkelenip hemen silahına
davranır, bir kabadayı gibi davranır fakat sıkıyı görünce
kaçar.
- "Rumelili"
("Muhacir"): Trakya şivesiyle konuşan ve adı
çoğunlukla Hüsmen Ağa olan bu tip perdeye pehlivan ve
arabacı olarak gelir. Güreşte yenilince mızıkçılık eder.
- "Yahudi" ("Çıfıt"):
Korkak, yaygaracı ve geveze olan bu karakter eskici, sarraf
veya tefeci olarak perdede gözükür. İnatçı ve pazarlıkçıdır.
- "Frenk" ("Rum"):
Türkçe kelimelerin arasında sıklıkla Rumca kelimeler
sarfeder. Mesleği çoğunlukla doktor, meyhaneci, terzi ya da
tacirdir.
- "Ermeni":
Müzik ve şiire düşkündür. Mesleği ya kuyumculuk ya da
lağımcılıktır.
- "Çerkez":
Başında kalpak ve belinde kılıç vardır.
- "Tuzsuz":
Bu kabadayı tiplemesinin asıl adı "Tuzsuz Deli Bekir"dir.
Kaba kuvvetine güvenir ve etrafındakilere sürekli çatar,
gözdağı verir. Her an kavga çıkarmaya hazırdır.
- "Matiz":
Rumca'da matiz sarhoş anlamına gelir. Elinde sürekli
olarak şarap şişesi bulunan Matiz tasviri, sarhoş,
külhanbeyi vb tipleriyle yaklaşık olarak aynıdır.
- "Zeybek":Adaletsizliğe,
haksızlığa ve zulme uğrayanları korumak için halkın içinden
çıkarak başkaldıran silahlı bir halk kahramanıdır. Eşkiyaya
karşılık olarak da kullanılmaktadır.
- "Zenneler":
Oyunun temasına göre farklı farklı rollerde gözükürler.
Genelde az konuşurlar. Zenne Karagöz'ün karısı rolündeyse
perdede gözükmez sadece sesi duyulur.
- "Çengi":
Genelde oyunun sonunda ortaya çıkıp oynayan bu karakterin
adı genelde çengi kız veya Afettir.
- "Cazu":
Uçmak ve insanları farklı kılıklara sokmak gibi doğaüstü
yetenekleri olan yaratıklardır. Bir ejderin veya bir küpün
üzerine binmişlerdir ve ellerinde yılan şeklinde kamçıları
vardır.
- "Cin": Bir
diğer doğaüstü bir yaratıktır.
Bunların
dışında Osmanlı imparatorluğu sınırları içinde yaşamış her türlü
tip perdede yerini almıştır. Bunlardan bazıları: "Rum", "Çingene"
"Külhancı", "Pişekâr", "Kavuklu", "Kilci", "Tulumbacılar", "Bekçi",
"İmam", "Haham", "Doktor", "Sünnetçi", "Bolulu Aşçı", "Hokkabaz",
"Soytarı", "Curcunabazlar", "Köçek", "Cambaz", "Ayvaz Serkis", "Denyo",
"Aşık Hasan", "İskele Kâhyası", "Seymenler", "Deliler", "Dansöz",
"Bok Ana", "Hımhım", "Kekeme", "Fahişe", "Hermafrodit", "Canan",
"Ferhat", "Tahir", "Yaşar (Karagöz'ün oğlu"), "Sivrikoz" (Hacivat'ın
oğlu), Hacivat'ın kızı, Sirin'in annesi, Zühre'nin babası vb.
Karagöz
oyunları yazılı bir metne dayanmazlar. Sözel olarak nesilden
nesile aktarılan hikâyeler üzerinde zamanın şartlarına göre
çeşitli eklemeler ve çıkartmalar yapılmıştır. Zaman içinde dekor
ve kostümlerle karakterlerin davranış ve konuşma biçimlerinde
değişiklikler olmuştur. Evliya Çelebi'nin aktardıklarından
anlaşıldığına göre, bazı oyunların da değişmeden günümüze kadar
gelebildiği anlaşılmaktadır. Bazı oyunlar ise sonradan
uydurulmuştur.
Karagöz
Osmanlı topraklarında olgunlaşmış bir gölge oyunudur. Ancak daha
sonraları bu gölge tiyatrosu hem Osmanlı idaresinde yaşamış hem
de bu imparatorlukla yakın kültürel bağları olan Orta Doğu'daki
Arap ülkeleri ile Kuzey Afrika ve Balkan ülkelerinde de aynı
derecede popüler olmuştu. Suriye, Mısır, Tunus, Cezayir ve
Yunanistan Karagöz'ü alıp karakterlerini ve konularını
yerelleştirerek kendi kültürlerine uyarlamışlardır. Diğer şehir
ve ülkelerdeki bu yaygınlaşmanın bir nedeni de "agitprop" (ajitasyon
(kışkırtma) ve propaganda) amaçlı kullanılmaya müsait olmasıydı.
Örneğin Halep'teki oyunlar, 1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan
beri itibarı azalmış olan Yeniçeri Ocağı'nı hicvetmek için,
Cezayir'de ise sömürgeci Fransızları aşağılamak amacıyla
kullanılmıştı. Burada Fransız subayları perdede şeytan formunda
betimlenmiş, ve Karagöz'e devasa penis ile dövdürülmüştü. Doğal
olarak bu gösteriler yasaklanmakta gecikmedi. Türk Karagözü'ne
en çok benzeyen form Yunanistan'da ortaya çıkmıştır,
Yunanistan'da işlenen gölge oyununun konusu ile birlikte
Karaghiozis ve Hatziavatis olan isimlerinde de benzelikler
bulunmaktadır.
"Gölge oyunları", ya da "gölge
tiyatrosu" "Karagöz ve Hacivat"tan yüzyıllar önce ilk kez Çin'de
ortaya çıkmış, buradan diğer Uzak Doğu ülkelerine yayılmış,
oradan da İran, Mısır, Osmanlı İmparatorluğu yoluyla nihayet
Avrupa'ya gelmişti. Bu yayılışı sırasında gösteriler, yörenin
yaşam tarzları ve kültürlerine bağlı olarak form ve tarz
değiştirmiştir.
----
Karagöz
(literally Blackeye in Turkish) and Hacivat (shortened in time
from "Hacı İvaz" meaning "İvaz the Pilgrim", and also sometimes
written as Hacivad) are the lead characters of the traditional
Turkish shadow play, popularized during the Ottoman period and
then spread to most nation states of the Ottoman Empire. It is
most prominent in Turkey, Greece, Bosnia and Herzegovina and
Adjara (autonomous republic of Georgia). In Greece, Karagöz is
known by his local name Karagiozis; in Bosnia and Herzegovina,
he is known by his local name Karađoz.
The central theme of the plays are
the contrasting interaction between the two main characters.
They are perfect foils of each other: in the Turkish version
Karagöz represents the illiterate but straightforward public,
whereas Hacivat belongs to the educated class, speaking Ottoman
Turkish and using a poetical and literary language. Although
Karagöz has definitely been intended to be the more popular
character with the Turkish peasantry, Hacivat is always the one
with a level head. Though Karagöz always outdoes Hacivat's
superior education with his "native wit," he is also very
impulsive and his never-ending deluge of get-rich-quick schemes
always results in failure. In the Greek version Hacivat (Hatziavatis)
is the more educated Turk who works for the Ottoman state, and
often represents the Pasha, or simply law and order, whereas
Karagöz (Karagiozis) is the poor peasant Greek, nowadays with
Greek-specific attributes of the raya.
Hacivat
continually attempts to "domesticate Karagöz, but never makes
progress. According to Turkish dramaturge Kırlı, Hacivat
emphasizes the upper body with his refined manners and aloof
disposition, while Karagöz is more representational of "the
lower body with eating, cursing, defecation and the phallus."
Other characters in the plays are different ethnic characters
living under Ottoman domain such as (in the Turkish version)
Armenians, Albanians, Greeks, Franks, and Arabs, each with their
unique, stereotypical traits. In the Greek version new
characters have been introduced or altered: the Pasha, the
daughter of the Vezir (both representing the state, the latter
being very beautiful and courted unsuccessfully by Karagöz (Karagiozis),
Barba-Giorgos (the enormous Roumeliot shepherd who acts as an
uncle to Karagöz), the Morfonios (beautiful) with the enormous
nose (adapted from a previous Ottoman character), Velingekas
(the policeman who represents the Ottoman state but has his own
macho honor code) as well as inventions such as Stavrakas (the
Piraeot Rebet, macho character) and his Rebetiko band, Nionios
from Zante, the Cretan, the Jew (adapted from the Ottoman
character), Aglaia, wife of Karagöz, his ever hungry three boys
Kollitiri, Skropios, and Birigigos, and others. Also,
Hatziavatis nowadays is more often than not presented as being a
conformist Ottoman Greek, rather than a Turk.
KaragözHacivat
plays are especially associated with the Ramadan in Turkey,
whereas they are associated with the whole year in Greece. Until
the rise of radio and film, it was one of the most popular forms
of entertainment in Turkey, whereas in Greece it continues to be
popular and televised too.
|