Türkiye ve Dünya Gerçekleri

TransAnatolie Welcomes You  to Turkey

 

Burak Bey!


 

 

Home ] Up ] Türkiye Gerçekleri ] Strateji ve Politikalar ] İçerik ] Ara ]

 

 

[ Burak Bey! ] Obama ve Afrika ] Obama ve Politikalari ]

 

 

Up

Burak Bey!

   
   

Kimin Zaferi: Zencilerin, ama beyazların zaferi

ÖFKE bilmiyor. Korku tanımıyor. Güvensizlik, heyecan, göz yaşı ona teğet geçiyor. Ağır hücumlar, eleştiriler karşısında sükunetini kaybetmiyor.

Kontrolü elinden bırakmayan adam. Obama.

Kırk yıl sonra, Amerika Obama ile sanki ikinci Kennedy balayını yaşamaya hazırlanıyor. Ona ilişkin aktarılan bütün anektodlar, onu Kennedy ile karşılaştırıyor. Bir dönemin efsane başkanı ile. Kennedy’nin öldürülmesi, efsaneyi daha da derinleştiriyor.

Bush gibi hiç sürprizi olmayan, bıktıran tekrarlarla entelektüel dünyanın çok uzağında kalan bir başkandan sonra, Amerika şimdi yeni bir efsane arıyor.

Kennedy ile benzerlik, Amerikalıların yeni efsane arayışı ile sınırlı değil. Bir başka ortak yanları var.

Obama da, Kennedy gibi, silah tüccarlarının ve silah sanayiinin destekçisi. Onların desteğini almadan, Amerikan başkanı olmak, hemen imkansız.

Amerikan ordusunda asker sayısını yükseltmek, orduya daha çok uçak, daha çok helikopter almak, bunun bir adım ötesinde, Pakistan’da yeni bir cephe açmak fikri, Obama ile silah tüccarları arasındaki anlaşma. Obama ile yerleşik düzen arasındaki uyuşmanın yansıması.

Efsane, düzene karşı çıkarak, düzenle uyuşmaktan geçiyor Amerika’da.
   

Missisipi'den Bugüne

Bir başkanın kimliğinde, kendine efsane arayan Amerika, Obama’yı seçmekle, efsaneyi asıl kendisi yaratıyor. Bir zenciyi seçerek.

Yüz yıl boyunca Amerika Missisipi Yanıyor filmini defalarca yaşıyor. Ülkenin her yerinde. Irk ayrımı, zenci-beyaz kavgası. 1960’lı yıllar ırk ayrımının patladığı dönem.

Zenci lider Martin Luther King’in öldürülmesi patlamanın zirvesi.

Bugün çok önemli. İnanılmaz gibi duran bir gerçek var.

Kırk yıl önce, her gün yeni cinayetlerle zirveye tırmanmış ırk ayrımı. Tıkanıyor ve sadece silahlarla, sokak kavgalarına dönüşüyor. Nasıl çözüleceği bilinmeyen etnik sorun, bugün bir zenciyi başkan seçmek olgunluğuna erişiyor.

Silahlı, sopalı ırk ayrımı yıllarından, Missisipi felaketlerinden, bir zenciyi başkan seçmek hoş görüsüne uzanan çetrefil bir süreç.

Gelinen nokta, hem beyazların, hem zencilerin zaferi. Zencilerin, ama beyazların zaferi.

Bizim ders alacağımız, almamız gereken bir sonuç.

Amerika açısından Obama’nın seçim kampanyası boyunca, kullandığı slogana denk düşüyor. Değişim.

Obama
Amerika’yı değiştirmek isterken, Amerikan toplumu kendisini değiştiriyor. Obama ile değişimde buluşuyor.

   

Irak’ta Uzun Süre

Obama sakin bir liman. Disiplinli. Gerçeğe ulaşmakta telaşlı değil. Geniş bir pencereden bakmasını biliyor.

Bizi ilgilendiren konularda bizim çıkarlarımızın tersini savunabiliyor.

Ama, bunun için bizim, "eyvah şimdi ne yapacağız" kaygısına kapılmamız yanlış. Çünkü, Amerikan sistemi, hangi iddia ile koltuğuna oturursa otursun, başkanlarını ehlileştirmekte usta.

Örnek çok taze. Obama, Irak’tan asker çekeceğini söylüyor. Oysa, Amerika Irak ile bir anlaşma yapmaya hazırlanıyor. Asker sayısı azalacak olsa bile, Amerikan birliklerinin Irak’ta çok daha uzun süre kalmalarını öngören bir anlaşma.

Bu da, bizim Kürt sorununda, Amerika’dan bağımsız davranamayacağımızı tekrarlayan bir işaret.

Obama iddialı. Sadece Amerika’yı değiştirmek değil, dünyayı değiştirmek iddiasında. y

Yalçın Doğan

   
   

Kimin Zaferi: Obama beyazların da zaferidir

Barack Obama, ABD'nin ilk siyah başkanı oldu ve tarihe geçti. Beyaz Saray'da siyah bir başkan oturacak ve ABD'yi yönetecek. Martin Luther King'in, "imkânsız" denilen rüyası gerçek oldu. Köle adam artık başkan.

Beyazların zaferi
1- Afrika'da hayvan gibi yakalanıp gemi ambarlarında birinin başı diğerinin ayağına gelecek şekilde bağlanarak Amerika'ya getirilen ve köle yapılan siyah adam için ABD başkanlığına bir siyahın seçilmesi elbette ayrı bir anlam taşıyor. Bu sadece ABD tarihi için değil, insanlık tarihi için de bir devrimdir.
Obama, siyahların bir zaferidir kuşkusuz. Ama sadece siyahların zaferi değildir. En az onlar kadar belki onlardan da fazla "beyaz adam"ın da zaferidir. Obama'yı başkan yapan beyazların oylarıdır. Eğer beyazlar, ABD'de hâlâ yaşayan ırkçılığa takılıp kalsalardı. Obama, ABD başkanı olamazdı. Sadece siyahların, Hispaniklerin, Latinlerin, Asya kökenlilerin oyu Obama'yı başkan yapmaya yetmezdi. Onu beyaz oylar başkan yaptı.
Bu sonuç özellikle genç nesil beyazların ırkçılığı aştıklarını gösteriyor. Bu tüm dünya için önemli bir gelişme.
ABD'nin 2006 resmi verilerine göre ırk dağılımı şöyle:
Beyaz yüzde 66.4; Siyah yüzde 12.8; Kızılderili ve Alaska yerlileri yüzde 1; Asya kökenliler yüzde 4.4; Pasifik kökenliler yüzde 2; birden fazla kökene sahip olanlar yüzde 1.6; Hispanik ve Latinler yüzde 14.8
Bu tablo, Obama'nın neden beyazların da zaferi olduğunu gösteriyor.

Ekonomi renkten önemli
2- Obama'nın seçilmesinde ABD'deki ekonomik krizin büyük payı olduğunu da kabul etmek gerekir. Beyaz ABD'liler Obama tercihleriyle, ekonominin deri renginden daha önemli olduğunu gösterdiler. Ülke ekonomisini düzelteceğine inandıkları adayın siyah olmasını önemsemediler. Başkan Bush'un kötü yönetiminin de Obama'yı en büyük desteği sağlayan faktör olduğu açık. Bu, Cumhuriyetçi McCain için bir dezavantaj, Demokrat Obama için önemli bir avantajdı.

Yeni nesil farklı
3- ABD'de yapılan analizlere göre, Obama'ya oy veren beyazların çoğunluğu gençler ve kadınlar. Bu da ABD'deki yeni neslin ırkçı olmadığını, ırkçı yetiştirilmediğini gösteriyor. Ayrıca kadınların eşitlik duygularının daha gelişkin olduğunun da bir göstergesi. O kadınlar ki, ABD'de seçme ve seçilme hakkını erkek siyahlardan 50 yıl sonra kazanabildiler. Buna rağmen Obama'yı Hillary Clinton'a tercih ettiler. Bu sonuçta şüphesiz yeni eğitim anlayışının da payı büyük.

Obama'nın sınırları
4- Barack Obama, Beyaz Saray'a oturduktan sonra seçim kampanyasında olduğu kadar özgür olamayacaktır. Beyaz Saray, Başkan'ın hareket sınırlarını anımsatacaktır. Bu bakımdan Obama'dan bir siyah devrim ve ABD'nin çıkarlarını ve konumunu altüst edecek çok radikal değişiklikler beklememek gerekir. Siyah başkan, ABD söz konusu olduğunda beyaz başkandan çok farklı olmayacaktır.

Siyahların durumu
5- Obama'nın başkan olmasıyla, yüzyıllardır dışlanan, horlanan siyahların kendine güvenleri artacaktır. Bu gündelik yaşamlarına da yansıyacaktır. Tabii, siyah başkanın, yeniden ırkçılığın körüklenmesine vesile edilmemesi gerekir. Siyahlar mutluluklarını zafer şarhoşluğuna, beyaz düşmanlığına dönüştürmemelidir.

Obama'nın 'değişim'i
6- Obama'nın değişim sözü seçmenler üzerinde çok etkili oldu. Şimdi Obama'nın yaratacağı değişim beklenecek. Eğer Obama, ABD'nin rotasını savaştan barışa çevirebilirse, gerçek bir değişim yaratabilir. Barışa, adalete, insan haklarına yönelmesi önemli değişiklikler yaratır. ABD'yi ve sistemini ortadan kaldırmaz ama savaşarak değil, konuşarak, öldürerek değil, anlatarak, anlaşarak barışa, demokrasiye, insan haklarına hizmet edebilir. Atatürk'ün deyişiyle yurtta barış, dünyada barış için çalışabilir. Bu iyi bir değişim olur.y

Fikret Bila

   

Farkı Rengi mi?

ABD, yeni Başkanı’nı “seçti”!

Aslında Obama sadece ABD’nin değil, hepimizin “Başkan”ı…

Bizimki “BOP’un eş başkanı” ise ve millet ABD’de hapşırdığında biz burada nezle oluyorsak eğer, o zaman Obama bizim de “Başkanımız”dır.

“En büyük Başkan, bizim Başkan…”

İşte yeni “Başkanımız” Barrack Obama, Chicago’da yaptığı teşekkür konuşmasında “Bu gece yaptığımız şey, Amerika’ya değişimi getirdi” demiş.

Ne çabuk!

Amerika’da her seçim döneminde sürekli “değişim”den bahsedilir, bir değişim edebiyatıdır, gider! Her seçilen Başkan da artık değişimin gerçekleştiğini söyler.

Reagan da, “baba” Bush da, Clinton da, “yavru” Bush da Amerika’yı değiştirmişti!

Demek “big brother”, bugüne kadar yeterince değişememiş olacak ki, şimdi de Obama değiştirecek ABD’yi!

Hadi hayırlısı!

Aslında bu sefer ”değişen” bir şeyler var.

Başkan’ın “rengi” değişti mesela!

Ama bizler için, dünya için ne değişecek?

Amerika Başkanı kararırken, dünya daha mı aydınlanacak?

Şimdi yeni Başkan’ın deri rengine gönderme yaparak konuşmak, kimilerinin tepkisini çekebilir. Bu tavır ırkçılık olarak görülebilir. Aslında dikkati çekmek istediğim nokta, tam da budur.

Obama’nın renginden başka neyi farklıdır?

ABD’nin gerçek egemenlerinin çıkarları, çokuluslu şirketlerin kârlarına kâr katması, dünyanın bir avuç asalağın yararına yağmalanması söz konusu olunca, Başkan’ın renginin “kara” ya da “ak” olması fark etmiyor.

Aslında Başkan hep “yeşil”dir!

Doların yeşili!

“Siyah” Obama da, “beyaz” Mc Cain de her zaman “yeşil”den yanadır!

“Yeşil” dünyaya egemen olduğu sürece, bizlere düşen de morarmaktır! y

Serdar Ant

 

   

 

   

 

   
   
   
 
 

 

 

 

 

Home ] Up ] Türkiye Gerçekleri ] Strateji ve Politikalar ] İçerik ] Ara ]

[ Burak Bey! ] Obama ve Afrika ] Obama ve Politikalari ]