Türkiye ve Dünya Gerçekleri

TransAnatolie Welcomes You  to Turkey

 

Sorun


 

 

Home ] Up ] Türkiye Gerçekleri ] Strateji ve Politikalar ] İçerik ] Ara ]

 

 

[ Sorun ] Terörist ] Toprak ] Bildiri ] Tuzak ]

 

 

Up

'Kediye Ciğer Teslim Edenler', Erol Manisalı

   

-Saldırılar Kuzey Irak'tan geliyor.
-Kuzey Irak ABD'nin askeri işgali altında. Barzani ABD'nin emrinde.
-ABD ve Barzani her türlü bilgiye sahipler.
-PKK, ABD ve AB ülkelerinden her türlü desteği alıyor.

Bu gerçekler karşısında Ankara ne yapıyor?

ABD ile "işbirliğine" gidiyor.

-ABD, AB, Talabani ve Barzani saldırılardan sonra "Ankara'ya üzüntülerini bildiriyorlar!.."

-Siyasi olarak hükümet "ABD, Bağdat ve Erbil ile işbirliği, yakınlaşma ve destek ilişkileri kuruyor".

-TSK, "siyasal olanaklar kullanılmadan PKK ile karşı karşıya bırakılıyor". Ortada göz göre göre bir oyun oynanmakta.

-Hükümet, ABD'nin ikili oyununu "görmezlikten geliyor".

-AB'nin baskısı ile TSK'nin eli kolu bağlanıyor, kanunlar değiştiriliyor, yetkiler kısıtlanıyor.

Ulusal çıkarlarını koruyan bir ülke ne yapar?

-Mademki "ABD ve Barzani Kuzey Irak'tan saldırıları engelleyemiyor, hatta destekliyorlar, kusura bakmayın" deyip girersiniz, bir güvenlik bölgesi oluşturursunuz.

Çağdaş, akılcı, dayatmalara boyun eğmeyen normal bir yönetimin yapacağı iş budur. AKP'den önce bunlar, büyük ölçüde yapılabiliyordu.

AKP'den sonra Ankara Irak'ta, Kıbrıs'ta ve Kafkasya'da ABD'nin "taleplerini yerine getirmeye başladı". Saldırıların yoğunlaşması bunun sonucudur. Olayları münferit karakol saldırıları olarak değerlendirmek, oynanan oyunu bile bile görmezlikten gelmek demektir.

Hükümet ve Meclis bu saldırılardan doğrudan doğruya sorumludurlar. TSK'ye tezkere vermek sorunu çözmez, sadece erteler. Sorunu çözmek için yapılması gerekenler şunlardır:

-Ankara'nın BOP'a karşı olduğunu açık bir biçimde ortaya koyması gerekir.

-Kuzey Irak'tan sorumlu olan ABD'nin saldırılardan da sorumlu olduğunu, "uygar ve çıkarlarını koruyan normal bir hükümet gibi ortaya koyması zorunludur".

Bu "akılcı" politikanın izlenmesi gerektiğini aklı başında olan herkes biliyor. Ancak Türkiye'deki yönetimin bunları gerçekleştirmesine imkân yok. Çünkü;

-ABD (ve AB'nin) dayatmalarına hayır diyemiyorlar. Türkiye'nin elinde "hayır demek olanakları vardır". Ancak hükümet bunu yapamaz. Kendisi, "ABD ve AB'nin desteğine muhtaçtır". Bu destek yüzünden, sessiz kalması ve "işi idare etmesi" gerekiyor.

Türkiye'nin içine düştüğü temel sorun budur.

Karakol saldırısı BOP'un bir parçası

Sınırdaki saldırı daha öncekiler gibi, BOP'un kilometre taşlarından birisidir. İşin bu yönü ne Meclis'te tartışılıyor ne de yönetimde.

Tartışılan ne? Nasıl girdiler, önlemler yeterli miydi, yardım zamanında ulaştı mı? Bunlar sonuçlardır; esas neden 2003'te ABD'nin işgalinden sonra Kuzey Irak'ın "Türkiye'ye karşı bir saldırı bölgesi haline getirilmiş olmasıdır". Bunun nedeni de BOP'un gereği olarak "bölge ülkelerinin sınırlarının değiştirilmesi meselesidir".

Yazılan, çizilen, belgeleri yayımlanan, uygulaması başlatılan bu gerçeği görmezlikten geleceksiniz, sırf kamuoyunu tatmin etmek için ABD Büyükelçisi'ne, "yahu ayıp ediyorsunuz, niye biraz daha dikkatli olmuyorsunuz" diye kerhen şikâyette bulunacaksınız; Washington,Talabani, Barzani de Ankara'ya, "Vallahi biz de çok üzüldük, ne ayıp, yapılır mı bunlar" diye timsah gözyaşlarını akıtacaklar, siz de buna katlanacaksınız.

Bu "dış politika oyununu" sürdürüp işi oluruna bırakacaksınız.

-En başta,1 Mart tezkeresine ve BOP'a destek verirseniz…

-Gürcistan'da, Karadeniz'de, Kıbrıs'ta ABD'nin oyununun bir parçası olursanız Kuzey Irak'tan Türkiye'ye saldırıların arkası kesilmez. 3-5 yıl sonra da Kafkasya sınırından saldırılar başlar, eğer ABD Gürcistan ve Ermenistan'a da yerleşirse…

Ankara, ABD ve AB'nin bölge ve Türkiye üzerinde yürütmekte olduğu örtülü ve açık saldırıları dengeleyecek "iç ve dış politika değişikliklerine gidemezse" kuşatma yoğunlaşacaktır.

Olay bir karakol saldırısı değildir; yürütülmekte olan Ortadoğu politikasının Türkiye'yi içerden ve dışardan giderek daha yoğun bir biçimde sıkıştırması meselesidir.

Ortadoğu'nun esas sorunu, sömürgeci dış güçlerin bu coğrafyada ülkeleri, halkları ve mezhepleri birbirine kırdırması sorunudur.

Aramızdaki anlaşmazlıkları çözmek için her şeyden önce emperyalizmin bölgeye egemen olmasını engellememiz gerekir. Sömürgecilerden yardım alarak bölgenin sorunlarını çözemeyiz.

Dinciler, etnik ayrımcılar, mikro milliyetçiler emperyalizme hizmet ettikleri sürece onun tutsağı olmaktan kurtulamazlar. İçimizdeki kimi İslamcılar, "kediye ciğer teslim ederek" sorunlarını çözeceklerini sanıyorlar. El Kaide'yi ve Saddam'ı akıldan çıkarmasınlar. Sömürgeciden kimseye yarar gelmez, kendinden başka…
 

   
   
   
 
 

 
   
   
   

 

 

 

Home ] Up ] Türkiye Gerçekleri ] Strateji ve Politikalar ] İçerik ] Ara ]

[ Sorun ] Terörist ] Toprak ] Bildiri ] Tuzak ]