Türkiye ve Dünya Gerçekleri

TransAnatolie Welcomes You  to Turkey

 

Terör


 

 

Home ] Up ] Türkiye Gerçekleri ] Strateji ve Politikalar ] İçerik ] Ara ]

 

 

Demirbaş ] Ilımlı İslam ve ABD ] Türban ] Evrim ] Hükümet ] [ Terör ] Anayasa ] Öteki Pencere ]

 

 

Up

İktidarın terörle mücadele stratejisi neden yok?

   
Hedef ülkeyi çaresizmiş gibi göstererek, terörün şartlarını kabule zorlamaktır. Mücadeleyi "sivil" ve "askeri" diye ikiye ayırarak diyorlar ki; "Askeri çözüm netice vermedi. Sivil çözüme geçilmeli. Radikal adımlar atılmalı. Siyasi çözüm şart oldu."
   
   
Sömürgeci uşağı bölücü teröristler, Şemdinli Aktütün Karakolu'na yine ağır silahlarla saldırdı. Kahraman Mehmetçik hain saldırıyı yine püskürttü, ağır zayiat veren teröristler kurtuluşu kaçmakta buldu. Olayda 17 şehidimiz, 20 yaralımız var. İlk bilgilere göre ele geçen ölü terörist sayısı 23. Uçaklarımız kaçan hainleri, maalesef havadan bombalıyor.

Aktütün'ün özeti böyle. Ama bir de bölücü terörün iç cephe harekâtı var. Bu daha da önemli. Aktütün saldırısının ardından sömürgecilerin psikolojik harekât timi hemen devreye girdi. Bunlar kahramanca dövüşen askerlerimiz üzerinde şüphe yaratacak sorularla işe başladılar. PKK'nın hedefine ulaşıp ulaşmadığı, olayın cereyan şekli, bölgenin şartları ve ortaya çıkan sonuçlar hakkında yeterli bilgiye ihtiyaç duymadan, sureta devletimizi koruyormuş gibi görünerek, "Acaba bir zafiyet mi var? Niçin önceden haber alınmadı? Hatalı olanlar cezalandırılacak mı?" cinsinden sorularla askerimizi tartışmaya açtılar. Böylece, hem kanlı terör tartışılamaz, hem de ülkeyi yöneten hükümet nerede? Hâlâ, bölücü terörle topyekün mücadele için neden bir stratejisi yok gibi sorular sorulamaz hale getirildi. Terörle mücadele zordur, sıfır hatayla yapılamaz. Bunun için noksanlar, yanlışlar olacaktır. Bunlar iyi niyetle konuşulmalıdır. Ama karşımızda zihin karıştıran tam bir psikolojik saldırı var.

Bu psikolojik harekâtın hedefi, ülkeyi çaresizmiş gibi göstererek, bölücü terörün şartlarını kabule zorlamaktır. Bu maksatla mücadeleyi "sivil" ve "askeri" diye ikiye ayırarak diyorlar ki; "Artık yeter. Askeri çözüm netice vermedi. Sivil çözüme geçilmeli. Radikal adımlar atılmalı. Siyasi çözüm şart oldu."

"Radikal" veya "siyasi" çözümün ne olduğunu söylemiyorlar. Ama Türk kamuoyu biliyor. Bunu yıllardır; PKK, DTP, Barzani, ABD, AB resmen ifade ediyor. Yani, bebek katili dahil teröristlere af çıkarın. Ayrı bir kimlikle TBMM'de siyaset yapmalarını sağlayın. İki ortaklı, iki başlı rejim isteniyor.

Malum, terör bölücülüğün aracıdır. Bölücülük ise, Türk milletine mensubiyete itirazdan, etnik topluluğu millet zannetmekten kaynaklanıyor. Bu, zihinlere Haçlıların yüz yıllık sinsi çalışmasıyla sokulmuş zehirli bir virüstür. İlme, dine ve dünya uygulamasına aykırıdır. Zihinlerden kovulmadan, terör yok olmaz. Bu dönemde terörün zirve yapması ise, Erdoğan'ın hepimizi bir milletin mensubu saymayan, Türk milletini de, 36 etnik gruptan biri olarak niteleyen ısrarlı tutumundan kaynaklanıyor. Gariptir, bebek katili bile, Türk ve Kürt milleti derken, Başbakan Erdoğan'ın Türk milletini inkâr edip, tarihin bu en eski milletini etnik bir topluluk sayması, bölücülerin tezlerini çok güçlendiriyor.

Başbakan Erdoğan 24 Eylül'de Harran Üniversitesi'nin açılışında diyor ki; "Bizim ülkemizde Kürdüyle, Türküyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abhazasıyla aklınıza ne gelirse. Bunların hepsi bizim için birer alt kimliktir. Anayasal kimliğimiz ise Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak. Türkiyelilik bilincini yakalamalıyız."

Başka bir konuşmasında da; "Resmi ideoloji ırkçı bir kişilik taşıyor. (Halbuki, 1924 ve 1982 Anayasası din ve ırk farkı gözetmeksizin vatandaş olan herkesi Türk sayıyor. S.S.) Türkiye Türklerindir gibi tezler yanlıştır" diyor.

Bebek katiliyse;
"Başbakan'ın kullandığı kavramlar bana aittir. T.C. vatandaşlığını anayasal üst kimlik olarak kabul ediyoruz. Alt kültürlere engeller kaldırılmalı"

diyerek mutabakatını bildiriyor. Hasan Celal Güzel ne güzel yazmış.

"İnsanımızın "kimlik sorunu" yoktur. Kimlik sorunu, jakoben dayatmaların baskılarıyla bölücülerin karşılıklı çatışmasından cahil aydınlarımıza ve tecrübesiz politikacılarımıza intikal eden ve dış tesirlerle filizlenen sunî bir sorundur. "Türkiyelilik bilinci'değil, Türklük şuuru lazım. Çok kültürlü toplum modeli kulağa hoş gelse de, böyle bir devlet modeli düşünülemez. Bunu inşa etmeye çalışanlar, sonunda o devletin parçalanmasına sebep olurlar."

"Türklüğün" yerine "Türkiyeliliği" geçirirseniz, içi boşaltılmış kuru bir pasaport ve ırkçılık peşindeki milyonlarla karşı karşıya kalırsınız. "Ortak coğrafya" kimliğin sadece bir parçasıdır. Kimliği meydana getiren asıl harç; din, dil, kültür, tarih, tasa ve kıvanç birliğidir."


İktidarın terörle mücadele stratejisi neden yok, anlatabildik mi?


SS

   
   
   
 
 

 
   
   
   

 

 

 

Home ] Up ] Türkiye Gerçekleri ] Strateji ve Politikalar ] İçerik ] Ara ]

Demirbaş ] Ilımlı İslam ve ABD ] Türban ] Evrim ] Hükümet ] [ Terör ] Anayasa ] Öteki Pencere ]