Türkiye ve Dünya Gerçekleri

TransAnatolie Welcomes You  to Turkey

 

Çözüm


 

 

Home ] Up ] Türkiye Gerçekleri ] Strateji ve Politikalar ] İçerik ] Ara ]

 

 

Dünya ] [ Çözüm ] Darbe ] Tehlike ] Ezan ] Fikir ] GKB ]

 

 

Up

Çözümün İlk Adımı

   
   
   
   

Türkiye-Dogal Sinirlarimiz

   
   
AKTÜTÜN olayının tartışmaları dinmiyor. Eleştiri ve çözüm önerileri çeşit çeşit. Bunu fırsat bilip gerici siyasetin sinsi niyetleriyle orduyu yıpratmaya yönelenler bile var.

Her zaman söylenenler yine tekrarlanmakta: Bölgeye ilişkin sosyo-ekonomik, hatta kültürel önlemlere gidilmesi, baş sorumlular olan ABD'nin ve Iraklı kuklalarının tekrar uyarılması, terorizm konusunda yönetim ve adli makamlara tanınan yetkilerin genişletilmesi.

Sınır ötesi operasyonlar sonrasında bir süre orada kalmayı ve bir "tampon bölge"nin kurulmasını savunanlar da eksik değil. Önerilenlerin bazısında haklılık payı olsa da, bunlar yeterli mi? Çözüme götürücü ciddi ve etkili bir adım bunlarla atılmış olacak mı?

Daha da açıkçası, Kuzey Irak'ta barındırılıp beslenen bir saldırganlığa karşı bu çeşit önlemlerle yetinmek dünyanın en güçlü ordularından birine sahip olan Türkiye'ye yakışır mı? Çözümün böyle bir orduyu bu önlemleri aşan kalıcı hudut değişikliği için devreye sokmayı gerektiren siyasal bir yönü hiç mi yok?

Vaktiyle "Musul meselesi" diye bilinen konuyu anımsamanın ve o sorunun çözümündeki yanlışlığı düzeltmeyi gündeme getirmenin tam zamanıdır.

Lozan'da çok yanlı uluslararası çözüme bağlanmamış tek sorundur bu.

Mondros Mütarekesi imzalandığı gün Musul'un güneyinden geçen hattın İngiliz kuvvetlerince sonradan ihlal edilmesiyle başlamıştır. Hukuksuz işgal, kömür yakıtından mazota geçme yolundaki İngiliz Bahriye nezaretinin isteğiyle Anadolu'nun güneydoğusuna kadar genişletildiği için, "Ahd-ı Milli" olarak son Osmanlı ve ilk Ankara meclislerince içilen bir direniş andının konusu olmuştu.

Sorun, Lord Curzon'un küstahça direnişi yüzünden Lozan'da çözülemedi.

Sonrasında İngiltere'yle sürdürülen ikili müzakerelerin gideremediği gerilim Ankara'yı yeni bir savaşın eşiğine getirmişken, Türkiye'nin henüz üye olmadığı Milletler Cemiyeti'nce bir Estonyalı generale çizdirilen kroki üzerinden bugünkü "hudut olmayan hudut"la zoraki bir çözüme varılmıştır. Bu "imkânsız sınır" olduğu gibi kaldıkça, şu ya da bu önlemle ve dıştan verilecek şu ya da bu vaatle terörün önemli bir boyutunu, yani dış kaynağını kurutmak hayaldir.

Dolayısıyla, fazla vakit geçirmeden Irak hükümeti ve arkasındaki ABD, köklü bir sınır düzeltme toplantısına çağırılmalıdır. Ancak, iyi hesaplanmış ve planlanmış bir operasyonla belirli bir toprak parçası elde tutulmadan masaya oturmanın geçersizliği de açıktır. Kıbrıs'ta "haklı ve güçlü" oluş nasıl o soruna pekâlâ kalıcı olabilecek bir çözüm getirmişse, Irak kaynaklı bir sorunun çözümü de arkasında haklılık bulunan bir güç gösterisiyle çok kolaylaştırılmış olacaktır.

Hükümet, artık ıvır zıvırı bırakıp böylesine ciddi bir girişimin siyasal sorumluluğunu üstlenmeli ve çözümün ilk adımını askere bırakmalıdır.

   
   

Misak-ı Milli

   
   

Prof.Dr. Mümtaz SOYSAL


   
   
   
   
   
 
 

 

 

 

Home ] Up ] Türkiye Gerçekleri ] Strateji ve Politikalar ] İçerik ] Ara ]

Dünya ] [ Çözüm ] Darbe ] Tehlike ] Ezan ] Fikir ] GKB ]