'Şimdi
Kemalizme ihanet zamanı!', Yaşar Nuri Öztürk
“Komünizm geliyor”
yaygarasıyla Türkiye’yi ürkütüp yarattığı Yeşil Kuşak İslamı ile
bizi Demir Perde’ye karşı bedava şövalye olarak kullanan Haçlı Batı,
şimdi aynı şeyi ‘Ilımlı İslam’ slogan ve projesiyle yapıyor.
Tek
fark, Türkiye’nin bu kez, gayri Müslimlere karşı değil, doğrudan
doğruya İslam âlemine karşı kullanılmasıdır.
Yeşil Kuşak
oyunundan çok daha zor bir iştir bu. Çünkü Müslümanı Müslümana karşı
kullanmak söz konusudur. Artık “Allahsız komünistler geliyor,
Allahsız komünizme karşı dine inananlar birleşmeli...” edebiyatı
yeterli olmaz. Kaldı ki o edebiyatın ne kadar namussuz bir
emperyalist edebiyat olduğu artık anlaşılmış bulunuyor.
Ucuz şövalyeyi
cepheye sürmek için belli ki yine ‘İslam’ kullanılacak, ama bu sefer
İslam’ı İslam’a karşı kullanmak söz konusu olduğundan Haçlı
iblisliği de çare bulmakta zorlanıyor.
Nasıl yapacaklar
bunu?
Önce, bir
numaralı direnç noktası olabilecek değerleri yıkmak, Türkiye’nin ve
Türk insanının omurgasını kırmak lazım. Omurga, Türkiye’yi farklı
kılan Kemalist mirastır. Onu işe yaramaz hale sokmak gerekiyor. Onun
petrolden daha güçlü olduğu anlaşılmıştır. Petrolün işini bitirdiler
ama Kemalist mirasın işini bitiremiyorlar.
Çare şöyle
bulundu: “Sizi model yapacağız” diyerek Türkiye’yi model
olmaktan çıkarmak.
İlk iş,
Kemalizm’in koruyucusu aydın güçleri bloke etmektir. Bu bloke
edişin iki ayağı var: Birincisi, dinci ekipleri güçlendirmek,
ikincisi, kilit noktalara oturtulan bazı teneke adamların morfinli
salon nutuklarıyla Atatürkçü güçleri uyutmak. Ve tam bu sırada
‘Ilımlı İslam’ denen hıyanet ve fesat projesini işletmek.
Neden bu ülke
sormuyor bu Ilımlı İslam hıyanetinin fesat kodamanlarına:
“Bizi İslam
dünyasına model yapacaksanız bu modelin kaynağı olan mirasın
yaratıcısına neden savaş açmış durumdasınız? Neden Atatürk’ten ve
laiklikten vazgeçin diye avazınız çıktığı kadar bağırıyorsunuz?”
İngiliz yazar
Andrew Mango oyunun belini kıran şu sözleri söylüyor:
“İslam
coğrafyasındaki ülkeler tabii ki laik ve demokratik Türkiye’den ders
alabilirler. Ama bugünkü Türkiye yerine 1930’ların Türkiyesine
bakarlarsa ve o Türkiye’nin bu hale nasıl geldiğini incelerlerse.
Bunu yaparlarsa kendilerini düzeltecek daha birçok şey
öğrenebilirler.”
Atatürk’ü
Neden Sevmezler?
Kişiliği,
dehası, dirayeti ve milletine imanı, aşkı vardı da ondan. Sizi
sevmeleri için bu değerlerden birini veya birkaçını yitirmiş olmanız
şart. Aksi halde sizi adam yerine koymazlar. İşlerine gelmezsiniz.
Niçin
sevmediklerini anlamanıza yardımcı olsun diye bir olayı anımsayalım:
Yıl 1932.
Birleşmiş
Milletler’in nüvesi veya ilk şekli olan Milletler Cemiyeti
(veya Cemiyeti Akvam) kurulmaktadır. Dünyanın bu en büyük uluslar
topluluğuna katılmamız için Atatürk’e çevresi telkinde bulunuyor.
Cevabı şu oluyor Atatürk’ün:
“Başvurmayı
düşünmüyoruz, ama davet ederlerse düşünürüz.”
Ve topluluk,
başvurma koşulunu Türkiye’yi davet için iptal ederek 43 üyenin
oybirliğiyle Türkiye’yi katılıma davet kararı aldı. Ve Türkiye, işte
bu davet üzerine o topluluğa katıldı.
Atatürk
Türkiye’sinde o idik; bugün AB önünde ne olduğumuz belli. Oradan
buraya nasıl gelindiğini anlamak için Atatürk’ün şu sözü bize
yardımcı oluyor:
“Dünyanın
bize hürmet göstermesini istiyorsak evvela biz, kendi benliğimize ve
milliyetimize bu hürmeti hissen, fikren, fiilen bütün iş ve
hareketlerimizle göstermeliyiz!”
Haçlı Batı,
Cumhuriyet Türkiyesi’ni küllerden yaratan Mustafa Kemal’i sevebilir
mi? Türk halkının onun mirasını değerlendirmesine seyirci kalır mı?
Sen gel de bunu
anlat dini kin aracı yaparak kafayı yemişlere! Atatürk’ün içtiği
rakıların kadeh çetelesini tutan ahmak ve alçak zihniyet, bu abur
cuburla uğraşırken, canına okumak isteyen Haçlıların nelerimizi alıp
götürdüklerinin hesabını asla yapmıyor, yapamıyor. Atatürk’e kinle
beslenen sadizm bu hesabı yapmasına engel oluyor.
Adamların
beyinleri ışık ve dirayet düşmanlığına uyarlanmış. Gerisi yok!
Hep söyledim,
hep söyleyeceğim:
Haçlılar;
Atatürk’ün yıkılması için Kâbe’nin yıkılmasını şart koşsalar, İslam
dünyasında, bu namussuz şartı rahatlıkla ve zevkle kabul edecek
alçaklar bulabilirler. Ve bunların sayısı az değildir.
Haçlı
kodamanlar,
bu eşsiz alçaklığın kokusunu çoktan almışlardır. ABD’si,
AB’si onun için bastırıyor. Orada-burada birtakım Allah ile
aldatmanın fesat mollası hıyanet başlarını besleyip elde hazır
tutuyorlar.
Yeni bir İran
yaratabilmenin hesabı içindeler.
Ancak, son adımı atmak
için, Atatürk mirasının güçlü kalelerinin tümünün işini tamamlamak
zorundalar. Yoksa yeniden hayal kırıklığı yaşarlar.
Kısacası,
Damat Ferit ekipleriyle mütareke edebiyatına bir
süre daha ihtiyaçları var!..
TransAnatolie Tour
|