Obama ve Afrika:
Obama, Tayyibiyye’den haberdar mıdır acaba?
ABD Başkanı Barack Hüseyin Obama’nın, aynı adı taşıyan babası Hüseyin
Obama’nın Müslüman bir Kenyalı olduğunu biliyorsunuz.
Peki, Kenyalılar ne zaman Müslüman
oldu? Ülkede hangi İslami tarikatlar güçlüydü? Obama ailesi hangi
tarikattandı; Aleviyye olabilir mi? Tayyibiyye nedir? Gelin Amerikan
Başkanı Obama’nın atalarının Müslüman geçmişine ilişkin tarihsel bir
yolculuğa çıkalım.
KARA Afrika’nın en çok bilinen Müslüman’ı kimdir?
Sanırım büyük çoğunluk biliyordur; Bilal-i Habeşi.
Hz. Peygamber’in müezziniydi. Aynı zamanda Müslümanlığı kabul eden
ilk yedi sahabeden biriydi.
Bilal-i Habeşi, bugün de kara Afrika İslam’ını temsil eden
güçlü bir simge. Bu nedenle, ABD’deki Müslüman siyah hareketine "Bilalian
movement" denilmekte.
Bilal-i Habeşi’nin İslam dinine nasıl girdiğini, işkencelere
rağmen Müslümanlıktan vazgeçmediğini hepimiz biliyoruz.
Peki, İslam mücahitleri, kara Afrika’yı, yüksek bir ideal olan "Bilalileştirmeye"
ne zaman, nasıl başladı?
Habeşistan’a hicret
Türkiye’de pek üzerinde durulmaz ama İslam, Medine’den önce
Afrika’ya ulaştı. Müslümanların Mekke’de ikamet etmeleri imkánsız
hale gelince Hz. Peygamber, başta damadı Osman Affan olmak
üzere, 11’i erkek 4’ü kadın 15 sahabesine Habeşistan’a (yeni adıyla
Etiyopya’ya) göç etmesine izin verdi. Yıl: 615 idi.
Habeş Kralı Necaşi Eshame, hem gelen sahabelere hürmet
gösterdi hem de kendisi Müslümanlığı seçti. Böylece İslam,
Medine’den önce kara Afrika’ya ulaşmış oldu.
Bu nedenledir ki, Kenya, Sudan, Uganda vd. ülkelerde her yıl "Hicri
Yılbaşı" kutlamaları yapılmaktadır.
İslam’ın kara Afrika’ya bu sembolik girişinden sonra, Müslüman Arap
Ordusu’nun 639’da Mısır’ı almasıyla Afrika kıtası kuzeyden
başlayarak Müslümanlaşmaya başladı.
Afrika sadece askeri fetihlerle İslam’a kazındırılmadı.
İkincil ve aslında daha önemlisi ticaretti.
İslam’dan önce, başta Hz. Peygamber olmak üzere Arap tüccarlar Kuzey
ve Doğu Afrika liman-pazarlarına gidip geliyorlardı. İslam’ın Arap
toplumunu geliştirmesiyle bu kıyı ticareti daha da gelişti. Sadece
Arap tüccarlar da gelmedi.
İran körfezindeki ülkelerden ve Hindistan’dan gelen tüccar
Müslümanlar da Afrika’ya yeni bir din ve kültürün getirilmesinde
öncü oldular.
Kızıldeniz’in iki yakası arasındaki alışverişler ve Arapların yerli
kadınlarla evlenmekten kaçınmamaları, İslam’ın özellikle Kuzey ve
Doğu Afrika’da hızla ve çabuk yayılmasına neden oldu.
Sadece ABD Başkanı Obama değil, bugün bile Kenya’da Araplarla
kaynaşan birçok aile neslinden hem siyah, hem beyaz, hem de melez
bebekler dünyaya gelmektedir.
Yeni gelen dinle birlikte dil de değişti: Arapça "sahil"
sözcüğü anlamına gelen ve yüzde kırkından fazlası Arapça olan "Svahili"
denen dil ortaya çıktı.
Dünyanın en önde gelen dillerinden biri olan Afro-İslami Svahilice,
Obama’nın baba tarafının kullandığı dildi.
Afrika’daki zaviyeler
Doğu Afrika denilen bölgeyi oluşturan Kenya, Uganda ve Tanzanya’da
Müslümanlar bugün azınlıkta. Bunun nedeni Hıristiyan misyonerler.
Oysa bugün Hıristiyan misyonerlerin yaptığını, geçen yüzyıllarda
Müslüman sufi tarikatlar yaptı. İslam’ın kıtada hákim din haline
gelmesi bu tarikat mensubu sufiler eliyle sağlandı.
Kabile kavgalarının yaygın olduğu, kıta emniyetinin söz konusu
olamadığı, deniz korsanları ya da karadaki silahlı eşkıyalar
yüzünden yol güvenliğinin kalmadığı dönemde, toplumsal dayanışmayı,
paylaşma kültürünü, birlikte yaşama tecrübesini, hak ve hukuka
saygıyı öğütleyen İslam, Afrika yoksullarınca hemen kabul gördü.
Afrika’da tekke demek aynı zamanda ribat demekti.
Ribatlar; sınır boylarında kurulan ve gönüllü Müslüman mücahitlerin
İslam topraklarına yönelik dışarıdan gelebilecek tehlikeleri önlemek
gayesiyle nöbet tuttukları askeri kuleler, garnizonlardı.
Bu ribatlarda hem dış tehlikelere karşı askeri, hem de tasavvuf
eğitimi verilirdi.
Sahra topraklarında, Afrika’nın kavurucu sıcağı altında yaşam
mücadelesi veren yoksul kitlelerin yegáne sığınağı da zaviyeler oldu.
Müslümanlar Afrika’nın vahşi bölgelerinde bile kurdukları
zaviyelerle sağlık hizmetlerini, dönemin ve şartların elverdiği
oranda en işlevsel tarzda gerçekleştirdiler.
Ayrıca misyoner sufiler kendilerine özgü metot, zikir, süluk ve
terbiye usullerini coğrafi ve kültürel şartlara da uygun hale
getirerek Afrikalıların İslam’a geçmelerini kolaylaştırdılar.
Afrika toprakları farklı tarikatlar arasında adeta taksim edilmiş
vaziyette idi. Senegal denince Müridiyye, Moritanya denince Ticaniye,
Fas denince Darkaviyye, Tunus denince Arusiyye, Cezayir denince
Medyeniyye, Mısır denince Şaziliyye, Libya denince Senusiyye,
Nijerya denince Kadiriyye, Sudan denince Mirganiyye ve Eritre
denince Salihiyye akla gelmekteydi.
Peki, Obama’nın memleketi Kenya’da hangi tarikatlar güçlüydü?
Obama Aleviyye mi?
Kenya’da en yaygın tarikat "Kadiriyye" idi.
Bugün dünyaya yayılmış 45 kolu olan Kadiriyye tarikatını, 12.
yüzyılda Bağdat’ta Abdülkadir Geylani (ö. 1167) kurdu.
Başta Sudan olmak üzere bazı Afrika bölgelerinde Şeyh Geylani
mehdi olarak tanınmaktaydı.
Kesin olmamakla birlikte bu tarikat 1550’lerde Hicaz’dan Doğu
Afrika’ya geldi. O tarihe kadar İslam dünyasında pek de yaygın
olmayan Kadiriyye tarikatı Afrika’da çok çabuk benimsendi ve hemen
yayıldı. Bunun temel nedeni, tarikatın sık sık zikir meclisi
düzenlemesiydi! Zikir Afrika kültürüne yakın bir dini ritüeldi.
Kenya’da bir diğer tarikat ise, 13. yüzyılda Tunus’ta Şeyh
Abdullah Şazili (ö. 1258) tarafından kurulan "Şaziliyye"
idi.
Sünni bir tarikat olan Şaziliyye’nin 15. yüzyılda Doğu Afrika’ya
geldiği tahmin ediliyor. Tarikat 19. yüzyılda bölgenin en güçlü
tarikatı haline geldi. Tarikatın Kenya’da hálá zaviyeleri var.
Burada bir parantez açacağım: Sultan II. Abdulhamid,
Şaziliyye şeyhlerinden Hasan Zafir’i İstanbul’a
çağırıp Yıldız Sarayı’nın bahçesindeki iki konağı ona tahsis etti.
Böylece İstanbul’da yaşamasını sağlayarak Afrika’daki Sünusi
ayaklanmasını bastırdı. Bu konak Beşiktaş Barbaros Caddesi
üzerindedir ve harap halde durmaktadır. Acaba bu tarihsel bina "tasavvuf
müzesi" haline getirilemez mi?
Devam edelim:
"Rıfaiyye" tarikatının da Doğu Afrika’da belli bir tesiri
vardı.
Keza, Muhammed Ali (1178-1255) tarafından Güney Arabistan’da
kurulan "Aleviyye" tarikatı da bilhassa Kenya’da güçlüydü.
"Aleviyye" zamanla iki kola ayrıldı; Ebubekir Abdullah el-Ayderus’un
kurduğu "Ayderusiyye" ile Abdullah Alevi Muhammed Ahmet el
Haddad’ın kurduğu "Haddadiyye".
Kenya’nın yerli tarikatı ise Şeyh İdris Sa’ad tarafından
1930’da Daru’s Selam’da kurulan "Askeriye" idi. Ancak bu
tarikat diğerlerine göre çok az rağbet gördü.
Obama Ailesi bu tarikatlardan birine bağlanmış mıydı acaba?
Bilinmiyor. Ancak bir tarikata bağlı olduklarından şüphe yok; çünkü
hemen hemen tüm Afrikalı Müslümanlar bir tarikata mensuptu.
Bugüne kadar ABD Başkanı Obama ile ilgili her tür haberi
yapanların bu durumu görmezlikten gelmeleri hayli ilginç.
Tayyibiyye tarikatı
18. yüzyılda İslam dünyasını etkileyen yenilik (tecdit) hareketi,
başka yerlerde olduğu gibi Afrika’da da yeni tarikatların doğmasına
neden oldu.
Bunlar, Fransız, İtalyan, İngiliz sömürgecilerine karşı bağımsızlık
mücadelesi verdiler. Kısa zamanda bölgesel siyasetin de motor gücü
haline geldiler.
"Neo-Sufizm hareketi" olarak tanımlanan bu tarikatlar, hurafe
ve batıl inançlara karşı çıkıp, sünnetin yaygınlaşmasına öncelik
etmeyi rehber edindiler. Yani tasavvufi uygulamalarda yer yer
rastlanan kimi taşkınlıklara, aykırı yaklaşımlara karşı bayrak
açtılar.
İşte bu tarikatlardan biri de 18. yüzyılda Abdulkerim es-Samman
tarafından kurulan Hicaz merkezli "Samaniye" tarikatı idi.
Samaniye tarikatını geliştiren büyüten Ahmed el-Tayyip (ö.
1824) oldu. Bu nedenle bu tarikata daha sonraları "Tayyibiyye"
denmeye başlandı. Tarikat merkezi Sudan olmak üzere Doğu Afrika’da
hayli gelişti.
Uzatmayalım; "Tayyibiyye" gibi onlarca tarikat vardı
Afrika’da.
Aynı soruyu sormak durumundayım: Obamalar hangi tarikata
mensuptu?
Ailenin oturduğu Victoria Gölü çevresinde "Tayyibiyye"
tarikatının ağırlıkta olduğu biliniyor.
Obamalar "Tayyibiyye" tarikatından diyebilir miyiz?
Bu konuda elimizde bilgi/belge yok.
Sadece "ihtimaldir" diyebiliriz.
Diğer yandan, ABD Başkanı Obama, "Tayyibiyye"yi bilmeyebilir
ama Tayyip’i mutlaka tanıyacak.
Çünkü 13 Kasım’da ABD’ye gidecek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
aksilik olmazsa Obama ile görüşecek!
Kimbilir belki Başbakan Erdoğan ikili görüşmelerinde,
Obama’nın atalarının nasıl Müslüman olduğu konusunda bilgi verir!
Freddie Mercury de Afrika’dan gelmişti
Doğu Afrika’nın dünyada en tanınmış popüler isimlerinden biri Queen
grubunun efsanevi solisti Freddie Mercury idi. Ataları Zanzibarlı
idi. Şiraziler olarak bilinen tüccarlar 12. yüzyılda İran
körfezinden gelip Zanzibar’a yerleşmişlerdi. Yerel halk siyahlarla
karışıp Afro-Sirazi adı verilen bir sınıfın doğmasına neden
olmuşlardı. Freddie Mercury bunlara mensuptu.
Obama’nın kabilesi turuncu devrim
peşinde
KENYA’nın yüzde 13’ünü Luolar, yüzde 22’sini Kikuyular
oluşturuyor.
İki kabile arasında çatışma siyasi arenada da kendini gösteriyor.
27 Kasım 2007 seçimlerinde Kikuyuların adayı Mwai Kibaki,
Luoların ise Raila Odinga idi.
Devlet Başkanlığını Kikuyular kazandı.
Ancak Sırbistan, Gürcistan, Ukrayna’da olanlar Kenya’da da
tezgáhlandı. Luolar seçime hile karıştırıldığı gerekçesiyle
ayaklandı.
Ayaklanmanın öncüsü "Turuncu Devrim" isteğiyle Luoları
harekete geçiren, Turuncu Demokratik Hareketi lideri Raila Odinga
idi.
Luolar ile Kikuyuların çatışması sonucu bin kişi öldü, 200 bin kişi
yerinden yurdundan oldu.
BBC’den Mukoma Wa Ngugi, Luoların turuncu devrim yapmak için
bu vahşete neden olduklarını söyledi.
Tahmin ettiğiniz gibi Luolar ile Kikuyuların çatışmasında büyük
güçlerin desteği de vardı.
Luoların lideri Raila Odinga’nın arkasında ABD vardı.
Batı’nın "totaliter" olarak değerlendirdiği Kikuyular,
bağımsızlıktan beri iktidardalar. Önceleri Sovyetler Birliği ile
müttefiktiler.
Sonunda Kibaki Devlet Başkanı Odinga, Başbakan yapılarak
çatışmalara son verildi.
Nerede bir renkli devrim girişimi olsa, adının mutlaka geçtiği "para
sihirbazı" George Soros, ABD seçiminde Barack Obama’yı
destekledi.
Soros’un Kenya’daki Turuncu Demokratik Hareketi’nin de
finansörü olduğunu biliyor musunuz?
Obama’nın babasının, Odinga’nın dayısı olduğunu
belirtmeliyim! Kuzenler yani. Soros’un vakıflarıyla ilgili
tartışmalar bugün Kenya’da da medyanın gündeminde.
Bakalım Obama’nın ABD Başkanı olması Kenya’daki Luolar ile
Kikuyular arasındaki çatışmayı nasıl etkileyecek?
Kuzenler; Obama ile Odinga bakalım el ele verip
Kenya’ya Turuncu Devrim getirecekler mi?..
Kunte Kinte’yi kaçıranlara
Obamalar yardım etti mi?
TEK kanallı televizyonun unutulmaz dizilerinden biriydi:
Kökler.
Afrikalı Müslüman siyah genç Kunta Kinte, davul yapmak için
kütük ararken köle peşinde koşan Amerikalılar tarafından yakalandı
ve gemiyle ABD’ye götürülüp köle olarak satıldı.
Kuşkusuz Amerikalılara bu esir ticaretinde yardımcı olan Afrikalılar
da vardı.
Bunlar arasında Obama’nın akrabaları var mıydı acaba?
Obama Ailesi, Afrika’nın en büyük tatlı su gölü olan Victoria
Gölü çevresinde yaşayan Luo kabilesinden.
Luo kabilesi, bugün Sudan, Uganda, Kongo, Kenya, Tanzanya’ya
yayılmış bulunan köklü bir kabile.
Kenya’nın yüzde 13’ü Luo kabilesinden. Luoların büyük çoğunluğu
Hıristiyan, çok azı Müslüman. Buraya bir not eklemeliyim: Kenyalı
Müslümanların ritüelleri, gelenekleri pek Anadolu Müslümanlığına
benzememektedir, Örneğin reenkarnasyona inanıyorlar.
Luolar, Kenya’nın en büyük etnik grubu Kikuyular ile sürekli
çatışıyorlar.
Kikuyular, Somali’nin güneyindeki Shungwaya’dan gelmişlerdi.
Luolar, Somali’den gelen içlerinde Müslümanlar da olan Kikuyulara
düşmandılar ama nedense Somali’deki siyah renkli Yahudi kabilesi
Yabirsler ile çok sıcak ilişkileri vardı.
Luolar ile Yabirsler dinsel farklılık olmasına rağmen kız alıp
veriyorlardı!
Luo kabilesiyle Yabirsler’in ilişkisi eskiye dayanıyordu. Yabirsler,
Hz. Davud döneminde Somali’ye gelip Luolar ile ilişkiye
geçmişlerdi.
Bu ilişki konusunda Batı basınında son dönemde ilginç haber yorumlar
çıktı.
İddialara göre, Luolar, Afrikalıları Yabirsler aracılığıyla köle
olarak Amerikalılara satmışlardı! Beraber köle ticareti yapmışlar
yani.
Ve bu yüzden Luolar, Batı ile oldukça iyi ilişkiler kurmuşlardı.
Afrikalı kabilelerin bu nedenle Obama’nın kabilesi Luoları
pek sevmediği yazılıyor.
Bu iddiaları ortaya atanlar iki örnek olay gösteriyor:
Bunlardan birincisi, Obama’nın babasının Amerikalı misyonerin
bursuyla ABD’ye gitmesi.
İkincisi ise, seçim çalışmaları sırasında Obama hakkında
sürekli, "Obama hiç köle olmadı" denilmesi. Bu propaganda
ilginçti; sanki Afrika’da yakalanıp Amerika’ya köle olarak
getirilmek ayıptı!
Barack Hüseyin Obama’nın dünyanın en sevimli siyasal lideri
haline gelmesinin nedeni Kunta Kinte’lerin bu çileli hayatı
değil midir?
Soner YALÇIN
TransAnatolie Tour
|